HALE
Gerçekleri anlatmak, içimde biriken yaşları dökmek ve özür dilemek iyi gelmişti. Asal'la aramızdaki samimiyetin eskisi gibi olması biraz zaman alacağa benziyordu. Olsun... On altı yıl beklemiştim onu. Bana tekrar güvenmesi için bir on altı yıl daha beklemem gerekiyorsa, beklerdim. Yine de inşallah o kadar uzun sürmezdi. Çünkü onun attığı her buruk bakış, benim yüreğimdeki ateşi harlıyordu ve kendimden ettiğim nefreti tetikliyordu.
"Saat geç oldu. Sizinkiler bir kere daha aramadan seni eve bırakayım."
Barışmamızı kutlamak için güzel bir yemek yemiş, ardından bizim için yazdığı şarkının üzerinden geçmiştik. Film izlediğimiz sırada annem sık sık telefonla taciz etmiş, açmadığım her aramasından sonra da mesajları ardı ardına döşemişti. Hepsinde de eve geç kaldığımı özetleyen bir sitemdeydi. Benim eve gitmek isteyip istemediğim umurunda bile değildi.
"Tamam ama önce tatlı yiyebilir miyiz?"
Eve mümkün olduğunca geç gitmek uğruna mide fesatı geçirmeyi bile göze almıştım. Asal'ın alnı şaşkınlıkla kırıştı. "Hale, miden de bir tatlıya daha yer kaldığını sanmıyorum." İşte bu noktada gerçekten haklıydı. Dünden beri ağzıma tek bir lokma koymadığım için yemeği, yemeğin yanında gelen tatlının büyük bir kısmını nefessiz yemiştim. Bu da yetmiyormuş gibi içtiğimiz çayın yanına çıkardığımız abur cuburların da neredeyse dibini görmüştüm. Bir lokma daha yiyecek yerim kalmamıştı ama aklıma eve gitmemek için başka bir bahane gelmiyordu. "O zaman çay içeriz. Olur mu?" Asal'ın tek kaşı havalanırken "İlla bir şey yiyip içmem gerekiyor diyorsun yani?" diye sordu. Sanırım eve gitmemek için oyalandığımı anlamıştı.
"Evde bir şey mi oldu Hale?"
Nedense sevdiği olduğumuzdan beri bana çok az 'Peri Kızı' demişti. Tamam, şu anda bana bu şekilde seslenmemesi normaldi ama bu yeni bir şey değildi. "Bir şey olmuş," diyerek yüzüme daha dikkatli bakmaya başladı. Sanırım asılan suratımı evdeki olaylara yontmuştu. Başımı hayır anlamında sallarken "Burada bir şey oldu," deyip kalbimi gösterdim. "Bana neden Peri Kızı demiyorsun?" Kırgınlığımı belli eden ses tonumla sorduğum soru Asal'ın kaşlarını çattı.
"Diyorum."
Başımı itiraz edercesine salladım. "Eskisi kadar demiyorsun," dediğimde eskisi kadar kelimesini sorguladı. "Yani sevgili olmadan önce daha fazla söylüyordun." Sıkıntılı bir iç çeken çocuk "Peri Kızı diyorum ama sanırım sen kaçırıyorsun," dedi. Doğru olabilir miydi? "Neden kaçırdığını sorgulamak bile istemiyorum. Hayal kırıklığı kotamı fazlasıyla doldurdum."
Duyduğum cümle resmen içime oturmuştu ama ne diyebilirdim ki...
"Gerçekten tatlı yemek istiyorsan, bildiğim bir yer var."
Benimle böyle mesafeli konuşması o kadar canımı yakıyordu ki. "Yok... Eve gitsem daha iyi olacak." Yavaşça ayaklandım. Montumu üzerime giymek için hamle yaparken "Hale," diye seslenen ses iç çekti. Nefesinden tam arkamda olduğunu hissettiğim Asal'a bakmak istemiyordum. "Güzelim," diyerek beni kendi etrafımda döndürdü. Karşı koymadım. Yüzüne bakmayacağımı anlayınca başparmağıyla nazikçe çenemi tuttu ve başımı havaya kaldırdı. Göz göze gelmek kaçınılmazdı artık.
"Bana biraz zaman ver."
Nefesi tatlı tatlı yüzümü okşadı. Dudaklarına o kadar yakındım ki içimden yükselen öpme isteğine karşı koymakta zorlanıyordum. "Seni gerçekten kırmak istemiyorum ama hazmetmem gerekenler varken-"
Konunun ciddiyetini kendime hatırlatarak dudaklarının etki alanından çıktım. "Biliyorum," diyerek kestiğim cümlesiyle bir adım geriledim. "Haklısın da... Ben sadece." Boğazıma oturan yumrular yüzünden cümlenin devamını getiremedim. "Sen sadece ne?" diye soracağını adım kadar iyi biliyordum. Neyse ki çalan telefon imdadıma yetişmişti. Asal sehpanın üzerindeki telefonuna uzanırken "Belli ki birileri daha eve gitmek istiyor," diye iç geçirdi. Kimden bahsettiğini anlamak için telefonun ucundaki sese odaklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VELİAHTLAR 2 - HASAL
Ficción GeneralHer bir yaprak kendi yazdığı hikayenin başrolünü üstlendi. Tek tek kaleme aldı tüm geleceğini... Hale & Asal Onların başlangıcı Yaz'ı, Kış'a çeviren bir kasırgaydı. Oysa ki bu sadece buz dağının görünen yüzüydü. Kış'ı yakıp kavrulan Yaz, tam aşkı bu...