~ Yuva ~

5.3K 545 1.8K
                                    

|Yazar / Şifa konağı

Kaybetme korkusu...

İnsanın içini kemirip bütün bedenini yavaş yavaş çürüten ve sonunda ruhun bedenini terk edene kadar insanın aklını kaçırmasına sebep olacak derecede şiddetli işkence veren tek korku çeşididir.

Bu korku acı verici olduğu kadar tehlikelidir de..

İnsanı yanlış kararlara sürükleyeceği gibi öyle derin yaralar açar ki sabrını son damlasına kadar tüketip kendini kaybetmene bile yol açabilir.

Şuan Hyunjin'in kalbini kemiren ve düzgün düşünmesine engel olan şey sert yatakta cansızca yatan, ve saniye saniye nefesini dinlediği betasını kaybetme korkusuydu..

5 gün boyunca bir saniye olsun betasının bulunduğu odadan çıkmamış ve bu korkuyla baş etmeye çalışmıştı.

Bu 5 gün onun için zaman kavramını unutturacak kadar uzundu. Bunu yadırgamamak gerek çünkü kaybetme korkusu insana kendini bile unuttururken zaman kavramı bunun yanında bir hiçti..

Jeongin'in beyaz teninde oluşmuş morluk ve kızarıklıkların çoğu geçip gitmişti ama hala nabzı oldukça düşük ve nefesi düzensizdi. Bu da Hyunjin'i delirtiyordu.

Onu ilk gördüğü an öfkeden ve endişeden deliye dönen alfa şimdi küçüğünün sağ elini kavramış bir halde Jeongin'e yalvarıyordu. Gözlerini açsın diye...

Oturduğu koltukta kendini biraz daha Jeongin'in yattığı yatağa doğru çekip başını küçüğünün koluna koydu ve elini bırakmadan biraz nefeslenmeye çalıştı.

Ne zaman boğulsa böyle yapıyordu.

Jeongin'in kokusunu iki gece önceden beri alamamıştı. Vücudu daha da zayıfladığı için feromonu salgılayamıyor demişti ablası ama Hyunjin'in aldığı her nefeste ciğerlerine küçüğünün kokusu doluyor gibi hissediyordu. Ya da beyni ona oyun oynuyordu..

Jeongin'in tek bir hareketini bekliyordu. Sabırlıca o anı bekliyordu. Jeongin'in onu öylece bırakmayacağını biliyordu ama kaybetme korkusu kalbine küçük tohumlarını bırakmıştı bile ve bu korku bir kez akla girdi mi bulaşıcı bir hastalık gibi bütün hücrelerini ele geçirinceye kadar durmuyordu...

Kapının açılma sesiyle yavaşça başını kaldırdı ve gelen kişiyi görür görmez heyecanla birden oturduğu koltuktan ayaklandı;

"Hyung, sonuç ne? Bulabildiniz mi o şerefsizi?" Kurumuş dudaklarını aralamakta başta zorlansa da liderinden gelecek iyi bir haberi duymak onu heyecanlandırdığı için merakla konuştu alfa. Chan içeriye girip kapıyı kapattı ve onun yanındaki sandalyeye doğru adımlarken konuştu;

"Henüz değil.. ama bulacağız merak etme." Lider son 5 gündür sabahtan akşama kadar ormanda dolanıp Changbin'den bir iz bulmaya çalışıyor, akşamları da önce Felix'in kaldığı konağa gidiyor, içeri giremese de kapının dışından ona sesleniyor sonra da Hyunjin'in yanına uğruyordu. Hem haber vermek, hem de haber almak için... Bu da o gelişlerinden biriydi be yine aynı haberi vermişti...

Hyunjin son günlerde duyduğu aynı sözlerle derin bir iç çekip başını olumlu anlamda sallayarak gözlerini alfadan çektiğinde Chan boğazını temizleyip önce Jeongin'e baktı, sonra da Hyunjin'in yanından geçip betanın yanına vardı.

"He Ran bir şey dedi mi? Jeongin'in durumu nasılmış?" Eliyle Jeongin'in saçlarından okşayıp dikkatle bembeyaz kesilmiş betanın yüzündeki yaralarla bakarken konuştu lider.

"Dünden bir farkı yok. Ne iyiye gidiyor ne kötüye. Bir de.. bana şey dedi.." duraksadı ve titrek bir nefes aldı öncü alfa. "..yani her duruma karşı hazırlıklı olmamı söyledi." Deyip dolan gözleri yüzünden sinirle soludu.

SAKLI KLAN • CHANLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin