Bu bölüm kan, ter ve gözyaşı içermektedir! ⚠️ Hassas okuyuculara önemle duyrulur. Özellikle son kısımlar..
Keyifli okumalar dilerim 💓
|Lider köşkü/ Chan
Kapanmıyordu işte...
Lanet gözlerim kapanmıyordu. Ne zaman kapansa karşıma geliyordu üç gündür yokluğunu çektiğim gök mavisi gözleri, sıcacık gülüşleri ve güzelliğine güzellik katan çilleri.. Hiç çıkmıyordu aklımdan ciğerlerimin özlediği kokusu..
Ah o kardelen kokusu...
Acınası bir haldeydim. O geceden sonra geçmiş şu 3 gün boyunca ciddi anlamda bitik durumdaydım ama o iyiymiş. Ben ölü bir vaziyette evlilik gününün gelmesini beklerken, o iyiymiş işte..
Jeongin her akşam gelip sadece 'hiç bir sorun yok' diyerek gidiyordu ama bu akşam.. bu akşam 3 gündür yapmadığım şeyi yapıp kendime daha fazla hakim olamadım ve onun nasıl olduğunu sordum. Aldığım cevapsa paramparça olan beni kül etmişti.
'O gayet iyi efendim. Odasından pek çıkmıyor ama onun haricinde pek bir sorun yok. Sadece geçen gün biraz kötüydü. Neler olduğunu sordum ama söylemedi. Birkaç saat sonra da birlikte yemek yedik ve o durgun halinden eser yoktu. Yani merak etmeyin Felix emin ellerde..."
Bu cevap beni mutlu etmeliydi. Onun iyi olduğunu öğrenmek beni mutlu etmeliydi. Etmişti de ama içimde bir burukluk taşımıyor değildim. Ben öldükten sonra eskisi gibi yaşamaya devam ettiğini bilmek hiç de iyi hissettirmedi bana. Aksine kalbime bir darbe daha indirdi...
Böyle mi olacakti sonumuz?
Beni sevdiğini biliyordum. Gözlerinde görüyordum bunu ama seven insan aşkını kaybettikten sonra nasıl gülebilir ki?
Bu durum zihnimi oldukça yoruyordu. 'Yoksa beni sevmiyor muydu?' dememe bile sebep oluyordu. Oysa öyle emindim ki ben...
Seviyor gibiydi işte...
İçimde öyle ağır çatışmalar vardı ki beni sonu meçhul bir arbedeye zincirli bırakıyordu. Bütün benliğim onun yokluğunu üzerine kurulmuşken, havadaki kokusu beynimin en ücra köşelerini bile sarhoş ederken, ben onsuz delirmek üzereyken, o iyiydi...
Bunun acısını tarif edilemezdi ama yüzlerce keskin hançeri kalbime aynı anda saplasalar bu kadar acıtmazdı...
Kızgındım ona. Öyle kızgındım ki kendim mahvolmamışım gibi başkalarının da hayatını mahveden kararlar vermiştim. Anice çıkışmıştım. Sahte bir düğün için 'asla olmayacak' dediğim şeyi yapıp evlilik hazırlıkları başlatmıştım. Üstelik kimseye söz hakkı vermeden bitiriyordum bu hikayeyi.
Öyle kızgındım ki ona şimdi çıksa karşıma...
Yanağımdaki yaşları sildim ve gözlerimi tavandan çekip oturduğum koltuğumdan ayağa kalktım. Masanın kenarından geçip ağır adımlarla karşımda bütün duvarı örten kitaplığa doğru yürüdüm. Bedenim yüreğimin yükünü taşımaya korkarcasına ilerliyordu.
Bütün isimli defterlerin arasında yerini adım gibi ezberlediğim beyaz kaplı deftere uzanıp elime aldım ve her gece yaptığım şeyi yapmak için yeniden masama geçtim. Kendimi koltuğa atıp beyaz defteri masanın üzerine koydum ve divit kalemi elime aldım.
Kalemi mürekkebine batırmadan önce ay ışığının gecenin bu saatinde odayı aydınlatmak için yetersiz olduğunu düşündüğüm için masanın üzerinde duran mumu alevlendirdim..
Yazmalıydım yoksa beynimin içindeki binlerce fikirle sonunda kafayı yerdim ama gözlerimi deftere çevirir çevirmez kapağında yazan 'Lee Felix' yazısı yüzünü gözlerimin önüne getirdiği an elimdeki kalemi hızla masaya vurup sırtımı geriye atarak sandalyeye yaslandım ve başımı havaya kaldırarak derince soludum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI KLAN • CHANLİX
Fiksi Penggemar'Kardelen ölürse güneşi bir daha doğmamak üzere batırırım. Bu yüzden hikâyenin sonunu ikimiz için değiştireceğim.' ~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~• Erkek bir omega olduğu için kendi babası tarafından ölüme mahkum edilmiş soylu genç bir...