Bölüm 3

6.1K 177 26
                                    


Gözlerini birkaç kere açıp kapattı, rüyada olup olmadığına emin olamıyordu. Gözleri onunla oyun mu oynuyordu, alkol de almamıştı sarhoş değildi. Bu nasıl olabilirdi bilmiyordu ama karşısında resmen Bay ukala oturuyordu.

İnsanlar çift yaratılmış derlerdi acaba bu adam da Bay ukalanın Türkiye versiyonu olabilir miydi? Kaç kere düşünmüştü, ismini, nereli olabileceğini. Aklına asla Türk olabileceği hele de Kaan'ın kuzeni olabileceği gelmemişti.

Hem belki de o değildi. Peki o zaman gözlerine neden o kadar soğuk bakıyordu? Ortamdaki her şeyin flulaştığını hissetti Ceylan. Sadece o ve karşısında oturan adam vardı. Böylesi tesadüf kaç kişinin başına gelirdi ki hayatta? Ya çok şanslıydı ya da çok şanssız, hangisi olduğuna karar veremedi. Annesinin sesiyle beraber tüm fluluk gitmiş dünyaya geri dönmüştü. Bay ukalaya bakarak konuşuyordu.

"Siz daha önce tanışmamıştınız değil mi? Az önce de bahsetmiştim ya Giray'cığım, Ceylan'da senin gibi İngiltere'den yeni döndü. Dünya ne küçük değil mi?"

Ceylan sadece karşısındaki adama bakıp gülümsedikten sonra kafasını tabağına çevirdi, ne diyeceğini bilemiyordu. Aynı onunla ilk göz göze geldiğinde bilemediği gibi.

Giray, Ceylan'a bakarak konuştu.

"Maalesef tanışmadık ve evet kesinlikle öyle Nazan hanım, dünya çok küçük."

Dünya çok küçük! Ceylan bu laftaki imayı anlar anlamaz kafasını kaldırıp Giray'a baktı. Kendisiyle dalga mı geçiyordu bu adam? Gerçekten de ukalanın tekiydi, bir de utanmadan gülümsüyordu.

"Siz hangi şehirdeydiniz?" Bu soruyu Ceylan'a mı sormuştu yoksa yanlış mı duymuştu? "İngiltere'deyken..."

"Londra. Londra'daydım." Hızlıca bir cevap verip gözlerini masada oturanlarda gezdirmeye başladı. Birden masada Murat'ın da olduğunu hatırladı. İyice gerildiğini hissetti. Murat ve Giray aynı masadaydı. Murat Kaan'ın en yakın arkadaşı ve Giray da kuzeniydi. Muhtemelen tanışıyorlardı. Acaba Murat hiç Giray'a Ceylan'dan bahsetmiş miydi? Bu olasılık tüylerini ürpertti.

Böyle donuk kalması şüphe uyandırabilir miydi acaba? Hem karşısında her gece rüyasına giren adam vardı. Daha birkaç saat önce Melis'e galiba ondan hoşlandığını söylememiş miydi? Bu kadar soğuk kalması iyi değildi. Ayrıca alt tarafı 'sevişmişlerdi' yani bunda ne vardı? İki arkadaş olabilirlerdi.

"Siz nerdeydiniz?"

"Ben de Londra'daydım." Sanki bu soruyu bekliyormuşcasına hemen cevap verdi Giray.

Acaba ne zamandan beri aynı şehirde nefes almışlardı, Ceylan birden merakına yenik düşerek ağzından kelimelerin dökülmesine izin verdi.

"İş için mi?" der demez pişman olmuştu, o neydi öyle meraklı gibi.

"Öyle de denilebilir." Gülümsedi.

Ceylan bu gülüşü ne kadar özlediğini hissetti. Birden yanaklarına ateş basmıştı. Fırsatı olsa Giray'ı sabaha kadar oturur, gözlerini kırpmadan izlerdi. Ama fırsatı yoktu, zaten Murat'la aynı masada olduklarını düşündükçe keyfi kaçıyordu.

Konuşacak bir şey de bulamıyordu. Bakışları tabağı ile Giray arasında gidip geliyordu. Giray ise ara sıra masada dönen muhabbete dahil oluyor, bazen telefonuyla ilgileniyordu. Sevgilisi mi vardı acaba? Ceylan, bu düşünceyle beraber kalbinin sızladığını hissetti. Şimdi odasına çekilse fazla mı ayıp olurdu? Giray'ı görmek ona yetmiş ve artmıştı, üstüne Murat'ı görmeyi hiç kaldıramazdı.

Bir anda muhabbetin konuğu Ceylan olmuştu, az önce iş konuşuyorlardı şimdi konu nasıl Ceylan'a gelmişti anlamıyordu.

"Keşke hepimiz Ceylan kadar şanslı olabilseydik. En son iş için birkaç günlüğüne yurtdışında bulunma şansı yakalamıştım. Uzun zaman oldu."

AŞK YÜZÜNDEN +18 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin