Bölüm 13

2.7K 118 23
                                    



Giray geldiğinde elini mi uzatsa yoksa sadece bir gülümsemeyle yetinip ilk adımı karşı tarafa mı bıraksa bilemediği için belli belirsiz bir tebessümle "Merhaba," diyebildi.

Sesinin bu kadar pürüzsüz çıkmasına sevinirken tebessümü dudaklarından yüzüne doğru yayıldı. Tam olarak düşüp bayılmadığı için bir yandan kendiyle gurur duyarken hevesle iç çekti. Giray buradaydı işte.

"Merhaba.."

Giray da sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdiğinde yanaklarından şakaklarına kadar kızardığını hissetti. Böyle dostane bir şekilde karşılanacağını bilmiyordu. Bilseydi yaklaşık on dakika boyunca kendine asla işkence etmezdi.

Bir şey söylemesi gerektiğinin farkındaydı ama beyni düşünmekten o an yoksundu.

Ceylan ne söyleyeceğini düşünürken sessizliğini bozan taraf Giray oldu.

"Gidelim mi?"

Ceylan "Hı hı." diye mırıldanıp kafa sallarken Giray bavuluna uzandı.

"Önemli değil." dedi Ceylan. Elbette bavulunu Giray'a taşıtmayacaktı.

Giray "Lütfen," diye itiraz ederken eli Ceylan'ın bavul kulpunu tutan eline dokundu. Ceylan ansızın hissettiği bu dokunuşla ürperir gibi titredi ve bir anlığına nefes almayı unuttu. Minik bir dokunuş yetmişti işte.

Belki daha uzun, hatta bir ömür sürsün isterken zoraki elini çekti. Giray bavulu Ceylan'dan teslim alıp arabaya doğru yürümeye başladığında Ceylan sersem adımlarla Giray'a eşlik ediyordu. Minicik bir dokunuştan öyle etkilenmişti ki arkasından yürürken Giray'ın dokunduğu yeri okşuyordu. Tanrım, yeniden tenini hissetmek ne büyük bir mutluluktu...

Giray bavulunu bagaja yüklerken Ceylan arabaya binmek için Giray'ı bekliyordu. O gelmeden arabasına binmenin uygunsuz kaçacağını düşünüyordu nedense.

Bagaj kapağının kapanma sesi duyulduğunda Ceylan heyecanla sıçradı. Acaba ön koltuğa mı geçmeliydi yoksa arka koltuğa mı? Sürekli ikilemde kalıyordu. Ne Giray'ın yanına oturacak kadar yakın ne de arkaya oturacak kadar uzaklardı. İçinden tam da bozulacak zamanı bulduğu için Cerenlerin arabasına hakaretler ediyordu. Bir insan nasıl bu kadar şanssız ve aynı zamanda nasıl bu kadar şanslı olabilirdi? Geceyle gündüzün aynı anda olması gibi... İşte Ceylan tam olarak orada sıkışmış hissediyordu kendini..

Giray sürücü kapısına gelip Ceylan'a merak dolu bir bakış gönderdi.

"Binmeyecek misin?"

Ceylan dört bir yana dağılan düşüncelerini hızla topladı ve masumca gülümsedi.

"Bineceğim. Seni bekliyordum."

Kapıları aynı anda açıp arabaya bindiklerinde Ceylan kesinlikle burada nefes almasının güç olacağını anlamıştı. Giray'ın kokusu arabanın her yanına dağılmıştı, üstelik burada, hemen yanıbaşındaydı ama Ceylan ona uzansa bile dokunamayacaktı. Artık emindi, bu dünyaya cehennemi yaşamaya gönderilmişti.

Giray arabayı çalıştırdı. İkisi de tamamen suskundu. Duyulan tek ses, arabanın sesiydi. Ceylan birkaç saniyeliğine bakışlarını Giray'a çevirse de hemen gözlerini kaçırıp camdan dışarı çevirdi. Destek almak için kolunu arabanın kapısına yasladı ve yanağını eline koyarak yolu seyretmeye başladı. Yanındaki insanla paylaşacak tek kelimen olmadığında yapılacak en iyi şey buydu.
Ceylan tam olarak böyle düşünüyordu. Aksini düşünmek belki biraz ütopik kaçsa da en azından aralarındaki gerginliğin hâlâ sürdüğünü belli edecek herhangi bir davranışta bulunmamıştı ikisi de. Bu iyi bir şeydi.

AŞK YÜZÜNDEN +18 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin