Bugün öyle bir yağmur yağıyor ki, şuan evimde elimde kahvem ve en sevdiğim kitabim ile olmayı tercih ederdim. Ancak ben İstanbul trafiğinde bir an önce eve varmaya çalışıyorum. ''Hem yağmur hem bu trafik of of , etrafıma göz gezdirirken aniden arabanın direksiyonunu sol tarafa kırdım ve ara sokağa geçiş yaptım. Sanırım buradan düz devam edersem eve varışım yirmi dakikayı bulur. ancak gittiğim düz yol o kadar ıssız ki kendime kızıyorum '' neden o trafik de beklemedin ki Mira DİYE ''Aradan on dakika geçmişti ki önüme çıkan şeyle frene basmam bir oldu ve kafamı direksiyona çarpmaktan son anda kurtardım. Bir anda yan tarafımının kapısı açılınca yerimden sıçradım ve karşımda elinde silahla bana bakan gri gözlerle kesiştim. Koltuğa oturup, çabuk sür demesine rağmen ben hala ona bakıyordum. '' Sana arabayı sür dedim'' o korkuyla tekrar yerimde sıçrayıp arabayı sürmeye başladım. Silahı bana tutmuş bir şekilde bakmaya devam ediyordu. '' kimsin sen , ne istiyorsun benden'' sesimin titremesine engel olamadım. o kadar korkuyordum ki.. Zar zor konuşmuştum.
''Sen sadece sür iki sokak sonra sağa dönecek ve düz devam edeceksin. Ben dur dediğim zaman da duracaksın. Dediklerimi yaparsan bu silah kafanda patlamaz . Anladın mı'' Sesimi çıkarmadım. ''Sana anladım mı dedim '' diye bağırması ile kafamı sallamakla yetindim.
Ara da sırada yan gözle ona bakıyordum, o ise bir dakika gözlerini benden çekmiyordu. '' Sağa dön'' Hemen döndüm. Bu adam yola bakmadan nasıl biliyordu da dön diyordu. '' Ne saçmalıyorsun Mira düşünmen gereken bu mu gerçekten.'' ben kafamın içinden bunlarla savaşırken tekrar sesini duydum.
''Dur demesi ile frene bastım. Kafamı yavaşça ona doğru çevirdim. O da ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu.
''Şimdi beni iyi dinle küçük kız, Bugünü unutacaksın, yüzümü unutacaksın. Sen bugünü hiç yaşamadın. Eğer ki polise gidip anlatırsan seni bulur ve hayatındaki herkesi buna sende dahilsin öldürürüm. Anlaştık mı? '' demesi ile kafamı salladım. Bana son kez bakıp arabadan indi. Bir kaç saniye boşluğa baktım. Sonra kendime gelip arabayı çalıştırdım.
Sonunda eve gelmiştim. Ancak hala gözlerimin önünde griler parlıyordu. Anahtarı vestiyere bırakıp, duşa girmeye karar verdim. Kaynar su başımdan akarken gözlerimden akan yaşlara karışıyordu. Yalnızlığımın dördüncü yılı ve ben yine suyun altında ağlıyorum. Kaçtım, peki neden? Cevap belli Mira unutursun dedin. Öle olmadı , hala ışıklar açık yatıyorsun, aynı kabusları tekrar tekrar görüyorsun. Kollarımı bacaklarımdan geçirerek başımı dizlerime dayadım ve hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Ne kadar süre suyun altında kaldım hatırlamıyorum. Çıktığımda saat gece yarısı on iki olmuştu. Üstümü giyip, evin bütün ışıklarını yaktıktan sonra kedimi oturma odasında ki koltuğa attım. Zorla uykuya teslim olduktan sonra aynı kabuslar la ter içinde uyandım, saat sabahın dördü olmuştu ve ben sadece iki saat uyumuştum. Uyuyamayacağımı bildiğim için kendime kahve yapıp küçük balkona çıkarak bir sigara yaktım.
Yine düşüncelere dalmışken, karşı kaldırımda üstünde kapşonlu biri vardı ve bana bakıyordu. Birkaç saniye birbirimize baktık ve aniden ayağı kalkıp içeri geçtim. '' Kimdi o'' Lanet olsun olabilir mi? Yok yok Mira kendine gel kızım, olamaz, nerede olduğunu bilmiyor. Odanın içinde bir sağa bir sola gidip geliyordum. Perdeyi hafifçe aralayıp baktım ama kimse yoktu. Uyuyamayacağımı bildiğim için iş saatine kadar mutfağa geçip kek ve poğaça yaptım. Gözüm saate kayınca yedi olduğunu görüp, hazırlanıp evden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL
RomanceAşk nedir sizce? Aşkı anlatmak zordur. öyle bir yakar ki seni küle dönersin... sonra tekrar doğar ve aynı sekilde devam edersin. .. Mira yağışlı bir havada evine gitmek isterken karşısına Ateş çıkar ve aşk onları öle bir kavurur ki, yaşad...