Dokuz gündür iki katlı bahçeli bir evde kalıyorduk. Ancak hangi şehirde olduğumuzu bilmiyordum. Geceleri benim uyuduğumu sanıp Yağız yanıma geliyordu. Dakikalarca beni izliyor, saçma sapan konuşuyor, beni ne kadar çok sevdiğini söylüyordu. Söyledikleri hiç umurumda değildi. Tek aklımda olan Ateş'i çok özlediğimdi. Dokuz gün içinde çok zayıflamıştım. Aynaya her baktığımda başka bir Mira vardı. Gözlaltlarım çökmüş, neredeyse kemiklerim görünüyordu. Baş ağrılarım da bu yüzden artmıştı.
Murat Kaya 'da bir kaç defa konuşmaya geldi. Hayatımda ona yer yoktu. Tüm konuşma çabalarını geri püskürttüm. Aslında annem ile ilgili olan herşeyi öğrenmek istiyordum. Yüzünü görmek bile nefretimi artırıyordu.
Bu odanın içinde olmak beni boğuyordu. Kaçma planları yapıp, Ateş'i aramanın bir yolunu bulmalıydım. İlk olarak hangi şehirde olduğumu öğrenmeli ona göre yol çizmeliyim. İlk işim bu odadan çıkmak oldu.
Kapıyı açarak koridora göz gezdirdim. Üç oda bulunuyordu. Geniş uzun bir holü vardı. Merdivenlerden aşağı indim. Aşağıda kimseler yoktu. Mutfağa geçip bir şeyler yesem iyi olacaktı.
Nereye kaybolmuştu bunlar. Bir iki kapıyı kontrol ettim kilitliydi. Telefon var mı diye baktım oda yoktu. Dışarısı koruma kaynıyordu. Yağız bu gücü nereden buluyordu. Kimse gelmeden karnımı doyurmalıyım. Mutfağa geçerek sandviç ve bir kahve hazırlayarak masaya geçtim.
Kilit açılma sesini duyduğumda umursamadan yemeğime devam ettim. Arkam kapıya dönük, ayak seslerini duyuyor gelen kişiyi bekliyordum.
'' Sonunda bir şeyler yemeğe karar vermişsin ''
Gelen Yağız dı onu duymamazlıktan geldim ama o sandalyeyi çekip karşıma oturdu. Yüzünü görmeye bile tahammülüm yoktu. Ondan korkmadığımı anlaması gerekiyordu.
'' Neden konuşmuyorsun, artık beraberiz. Geçmişe çizgi çekmeli yeni bir hayat kurmalıyız.'' dedi.
Silik bir gülümseme sunup elimdeki sandviçi tabağa bırakarak kollarımı masaya dayadım.
'' Unuttun galiba ben evliyim ve Ateş beni bulup senin yanından alacaktır. İkimiz ile ilgili çok fazla hayal kuruyorsun Yağız çok fazla ''
Sinirlenmeye başlıyordu. Bir süre kaşları çatık şekilde gözlerimin içine baktı. Keyifle kahvemden bir yudum aldım.
'' Bu saatten sonra seni bulamaz çünkü Türkiye değiliz.'' demesi ile kahvem boğazımda kaldı.
Duyduklarım doğru olamaz. Ne demek Türkiye de değiliz. Lanet olsun bunu tahmin etmeliydim. Hızla ayağa kalkıp bağırarak konuşmaya başladım. O da benim ile beraber ayaklandı.
'' Ne saçmalıyorsun sen Türkiye de değiliz de neredeyiz lanet herif.'' çıldırmıştım.
Şimdi beni nasıl bulacaklardı. Mutfak da bir ileri bir geri yürüyordum. O esnada Murat Kaya 'da girmişti içeri.
'' Kızım bir sorun mu var.'' Onun sesini duymak daha çok sinirlendirdi beni.
'' Bana kızım deme ikinizden de nefret ediyorum duydunuz mu nefret. Benim hayatımı çaldınız siz.''
Yağız yine o sinsi gülümsemesi ile bakıyor Murat Kaya pişmanlıkla. İkisinide orada bırakıp odama çıktım.
Gözyaşlarım kendiliğinden akmaya başlamıştı. Yatağa oturup ellerimi yüzüme koyarak hıçkıra hıçkıra ağladim Neden ben neden. Niye öldün anne yaşıyor olsaydın belki de bunlar başıma gelmeyecekti. Saatlerce yatakta oturup düşündüm. Hava kararmıştı. Birazdan Yağız ya da Murat Kaya yemeğimi getirirdi. Murat Kaya'nın huyuna gitmem gerekiyordu. Hangi ülkede olduğumuzu öğrenip öyle plan yapmalıydım. Tam da tahmin ettiğim gibi kapı çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL
RomanceAşk nedir sizce? Aşkı anlatmak zordur. öyle bir yakar ki seni küle dönersin... sonra tekrar doğar ve aynı sekilde devam edersin. .. Mira yağışlı bir havada evine gitmek isterken karşısına Ateş çıkar ve aşk onları öle bir kavurur ki, yaşad...