Koşarak yanına çömeldim. Vücudunu tarayıp kurşunun nereye isabet ettiğini bulmaya çalıştım. Fakat gözyaşlarım o kadar çok akıyordu ki bir türlü bulamıyordum. Hemen yanımızda bir araba durdu. Elini bırakmadım o şekilde arabaya taşıdılar. Başını kucağıma koyacak şekilde oturdum. Cenk sürücü koltuğuna Asya'da hemen yanına geçti. Gözleri açıktı. Elini kaldırıp gözyaşımı sildi.
''Ağ-la-ma, iyiyim sadece sıyırdı. '' dedi zorlukla. Ağlamamı durduramıyordum.
'' Çok kan var, nasıl sıyrılmış olabilir. '' konuşmaya başlayacaktı susturdum.
'' Sus konuşma hastaneye varmak üzereyiz iyi olacaksın. Sende beni bırakmayacaksın. Bir kez daha kimsesiz kalmayacağım. Söz verdin bana seni bırakmam dedin.'' Ağlayarak Ateş den cok kendime söylüyordum bu sözleri. Hastaneye gitmeyi beklerken iki katlı bir binanın önünde durduk.
'' Hey burası hastanede değil Cenk neden geldik buraya '' dedim.
'' Hastane olmaz zaten sadece sıyrık, kimin yaptığını bilmiyoruz. Ateş'i ve sizi riske atamam. Oktay abi doktor onunla ilgilenecek merak etme. Mert gel koçum yardım et.'' Kaçırılma olayından sonra ilk kez Mert'i görmüştüm. Hızla arabadan çıktım.
'' Saçmalık bu neden hastane yerine bu lanet olası eve geldik Cenk'' bana aldırmadan Ateş'i kapıdan içeri geçirdi. Asya'nın koluma dokunmasıyla ona sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladım.
'' Şşşş iyi olacak merak etme. O çok güçlü biri hem Cenk'in dediği gibi sadece bir sıyrık hadi sil göz yaşlarını içeri girelim.'' Başımı sallayıp beraber içeri girdik. Kapı girişinde Mert bekliyordu.
'' Neredeler '' dedim.
'' Yukarı çıkardılar Mira Hanım'' dedi vakit kaybetmeden merdivenlere yöneldim. Holün sonunda olan odanın kapısı açıktı. O tarafa doğru yürüdüm. İçeri girdiğimde Ateş sedyeye yüz üstü yatırılmıştı. Gözlerimiz direk birbirini buldu. Ona bakmayı kesip gözümü karşımda duran orta yaşlı gözlüklü adama çevirdim. Cenk de diğer tarafta eline eldiven geçiriyordu. İçeri de bir sürü ameliyat aletleri vardı.
'' Böyle olmaz dedim başımı iki yana sallayarak.'' Oktay denen adam elindeki iğneyi seruma geçirerek ilacı aktardı. Bir iki saniye sonra Ateş'in gözleri kapandı. Bu olanları izleyecek gücüm olmadığından odadan çıktım. Merdivenleri koşarak inip kapıdan dışarı kendimi zorlukla attım. Sanki herşey üstüme geliyordu. Ateş'i o halde kanlar içinde görmek canımı yakmıştı. Kafamı sağıma çevirdiğimde Mert sigara içiyordu.
'' Bana da bir tane verir misin'' dedim. Cebinden sigarasını çıkarıp bir tane uzattı çakmağı elinden alıp yakmasına izin vermedim. Kimsenin sigaramı yakmasına izin vermezdim. Ateşi vuran Yağız dı. Çok iyi biliyorum Yağız dı. Attığı mesajla bunu yapacağını belirtti. Bu düşüncelerle boğuşurken Mert içeri girdi. Aklıma gelen fikirle Egemen'i aradım. Bana yardım edebilecek tek kişi oydu. Bir iki çalıştan sonra cevapladı.
'' Mira '' dedi
'' Yardımına ihtiyacım var , yarım saat sonra Yeniköy sahilinde buluşabilir miyiz.''
'' Tamam da ne oldu'' dedi
'' Gelince konuşuruz kapatıyorum dedim ve kapattım. Kimseye görünmeden gitmeliydim. Şanslıyım ki koruma yoktu etrafta. Bir taksi çevirip Yeniköy sahiline doğru yol aldım. Çok geçmeden sahile varmıştım. Kendime boş bir bank bulup Egemen'i beklemeye başladım. Telefonum sürekli çalıyordu. Ardı ardına Cenk ve Asya arıyordu. Duymamak için telefonumu kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL
RomansaAşk nedir sizce? Aşkı anlatmak zordur. öyle bir yakar ki seni küle dönersin... sonra tekrar doğar ve aynı sekilde devam edersin. .. Mira yağışlı bir havada evine gitmek isterken karşısına Ateş çıkar ve aşk onları öle bir kavurur ki, yaşad...