17

44 2 2
                                    

05 Nisan 2020

Dünya aralık ayının sonundan beri Çin'de ortaya çıkan ve her yere yayılan virüsü konuşuyordu. Sosyal medyada hızla dağılan korku dolu videoları artık görmemek için telefonumu sessize aldım. Günlerimi öğrenciyken yüzüne bakmadığım kitapları okumakla geçirirken, akşamları gecelere kadar internette iş başvurusu yapmakla uğraşıyordum. Dışarıya ise sadece arada yürüyüş yapmak için ve bakkala uğramak için çıkıyordum. Hayatın bana ters geldiği bu zamanda eskiden hiç tadını çıkarmadığım küçük şeylerin artık farkındaydım. Bugün yürüyüşe çıktıktan sonra evime döndüm, bu sıcak akşam havasında her zamanki gibi iş aramaya devam etmem gerekiyordu ama Belçika'da havalar ısındığında geceleri hissedilen nem çok rahatsız ediciydi. Böyle sıkkın günlerde cevap gelmeyen yerlere sürekli istekler yollamak artık bana gülünç geliyordu. Neredeyse bütün mağazalar kapılarını kapattıktan sonra bir yerde çalışabilmek artık hayal kurulacak bir şey haline dönüşmüştü. Birçok iş arama sitesinde kendime bir hesap açıp iş ilanı açmış şirketlere başvuru yapmıştım. Kıyafet mağazasında satış asistanı, temizlik görevlisi ve bir fast food restoranında aşçı olarak çalışmış olmam ve tecrübe edinmiş olmam da onları ilgilendirmiyordu çünkü hiçbiri dönüş yapmıyordu. Bir "of" çektikten sonra iş aramamda yardımcı olan asistanıma bir e-mail daha yollayarak iş bulmakta hâlâ olumlu bir cevap alamadığımı belirttim. Kendisi okula başlayana kadar iş aramaya devam etmem gerektiğini ve arada sırada ona haber vermem gerektiğini söylemişti. Çok üstelemiyordu, bu zamanda iş bulmanın ne kadar zor olduğunu biliyor olmalıydı. Buzdolabından soğuk bir şeyler içtikten sonra saat çok geç olmadan yatağıma girdim. Odanın ışığı kapalıyken kucağımda bilgisayarımla önümüzdeki sene için yazarlık veya yönetmenlik ile alakalı hangi bölümleri okuyabileceğimi araştırmak bana yeraltı dünyasında gizli işler yapan biri gibi hissettiriyordu. Dengesini yıllardır bulamadığım eğitim hayatımı anlayıp bir düzene sokmak olası bir çözüm yolu bulmaya çalışmak belki de bana çok özel bir araştırma yapıyormuşum hissiyatı veriyordu. Önümde birçok seçenek vardı ama hangisi bana uygundu ve hangisinin verdiği yorgunluğa dayanabilirdim? Bir başka film okulu denemeyecektim, bu benim için kesin bir karardı. Üniversite hayatım tekrar başlamadan bu boş anlarımda hikaye anlatımı veya film dünyası ile alakalı kitaplar okumak dışında neler yapabileceğimi farklı sitelerden araştırırken karşıma birden çok ilgimi çeken bir şey çıktı. On dakikadır her sayfasını karıştırdığım bu siteyi gezdikten sonra neredeyse emin bir şekilde karar vermiştim. Üniversiteye başlamadan sertifikalı bir kısa kurs alıp daha sonra yıllar boyunca okuyacağım bölüm ile ikisini birleştirecektim. Bu alacağım kararı düşündükçe içimde birçok düğüm bulunduran karmakarışık olmuş olan ip yumağı sanki birden çözülmeye başladı. Şimdi tek umduğum şey istediğim kısa kursu bulabilmekti. Yüzlerce kısa kurs bulunan ve isimleri alfabetik ve uzun bir liste şekilde düzenlenmiş bu sitede yazarlık ve senaristlik ile ilgili bölümlere bakıyordum ve... ikisi de vardı. Hangisini seçecektim? Hem yazarlık hem senaristlik bölümlerine tıkladıktan sonra ikisinin de ders süresinin iki-üç ay uzunluğunda olduğunu gördüm. Birbirine benzeyen bu iki sanatı aynı anda almam ne kadar mantıklı olurdu? Aslında çalıştığım bir iş yoktu hatta ilgilenmem gereken herhangi bir şey de. İkisini birden yapabilirdim ama içimde bu iki kurs arasından bir tanesini seçmenin en mantıklısı olduğunu hissediyordum. Yazarlıktan daha çok başından beri gönlümde senaristlik yatıyordu. Bu yüzden ikisinin arasında bir seçim yapmakta çok zorlanmadım. Bilgisayarımı kapattım ve yatağımın içine bir kedi gibi süzüldüm. İçim rahatlamıştı. Bu gece uzun süredir uyuyamadığım kadar huzurlu bir uyku çekecektim.

hayalimin peşinden gitmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin