10 Mayıs 2020
Çocukluğumda babaannem ile ilkokula yürürken geçtiğimiz yolun üzerindeki yeni binalar bana çok garip geldi. Orada yürürken mahallenin eski bir yerleşim yeri olduğunu söylemek mümkün değildi. Her yerde sürekli inşaat oluyor ve bununla birlikte sokakların şekli tanınmayacak şekilde değişiyordu. Bazı şeyler sadece hatıralarda kalır dediğimiz o anlar bu denli değişikliklerle hatıralarımdan siliniyor gibiydi. Hatırlayamadığım o eskinin yerini alan, her yeri mavi cam ile kaplı olan bu binanın yanında duruyordum. Başımı kaldırdım ve binanın yüksekliğine bakmak isterken aynı hizada bulunan güneş ışığı birden gözüme çarptı. Ani bir hareket ile bakışlarımı çevirdim ve az önce görmediğim uzun bir insan sırası içerisinde bulunduğumu fark ettim. Herkes iki saniyede bir ileriye doğru bir adım atıyordu, tıpkı robot gibi. Etrafıma baktım ve bu insanların bakışlarında bir tuhaflık olduğunu fark ettim. Hepsi gözleri açık bir şekilde uyuyorcasına boş bakıyordu. Onlar gibi her iki saniye de bir adım atmalıydım, yoksa arka sıramdaki kişi beni o güçlü adımlarıyla ezebilirdi. Nereye ilerlediğimi anlamamış olsam da tıpkı onlar gibi adım atmaya devam ettim. O anda uzaktan gelen ilginç bir ses duydum, ses zamanla bana yaklaşıyor gibiydi. Soluma baktığımda büyük ve mavi cam ile kaplı olan binadan acınacak kadar endişeli gözüken yansımamı gördüm. Sağıma baktım ve etraftaki bütün arabaları yerlerinde öylece durmuş olduğunu gördüm, hiçbiri de kornaya basmıyordu. Sessiz ve ilerlemeyen bir trafik vardı etrafımda. Önüme ve arkama tekrar baktığımda benimle birlikte nereye gittiğini bilmeyen bir sürü insandan başka hiçbir şey yoktu. Bakmadığım tek yer kalmıştı. Bakışlarımı tekrar yukarı kaldırdım ve bu kocaman ve uzun binanın yüksek katlarının birinden beyaz bir kuşun düşüşünü gördüm. Düşen bir kuş nasıl olur da böyle bir ses çıkarırdı? Sağ tarafıma hızlı bir şekilde bir adım atarak o anlamsız sıradan çıktım ve kuşun nereye düşebileceğine baktım. Yerimi kuşun düşüşüne göre değiştirdim ve ellerimi birleştirerek kuşun düşüşünü izledim. Gittikçe bana yaklaşarak düşen kuşu yakalamıştım! Elime birden düşmesin diye onun düşüşü ile birlikte ben de yere eğilmiştim. Parmaklarımın üzerinde ölü bir kuşa bakıyordum ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Etrafımda bana yardım edebilecek biri var mı diye bakarken karşımda ayna gibi duran ince mavi camda sürekli adım atan insanların arkasında duran yansımama bakakalmıştım. Gözlerimi tekrar kuşa çevirdiğimde kuşun gözlerini açmaya çalıştığını farkettim. Kımıldamaya başladıktan sonra ayakları üzerinde durup etrafına şaşkın bir şekilde baktı, kanatlarını açtı ve... uçtu. Kuşun nereye uçtuğuna bakarken havada bulunan güçlü güneş gözümü alıyordu ve daha fazla o tarafa bakamadım. Tekrar gözümü açmaya çalıştığımda üzerime örttüğüm yorganın motiflerini gördüm. Rüyalar... Bu bana Grillparzer'in bir sözünü hatırlatıyor, "Biz uyuyunca rüyalar uyanırlar." Günüme bunları fazla düşünmeden başlamayı tercih ettim. Bu tarz tuhaf rüyalarımı küçük bir deftere not alma alışkanlığım vardı. Bu rüyamı da o not defterime yazacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hayalimin peşinden gitmek
Nonfiksi- #2 belçika [14/05/2022] - #1 düşünce [15/03/2023 - 23/03/2023] - #1 nostaljik [29/01/2024]