İyi okumalar...♡♡♡
<><><>
Alfa, irislerini bir önündeki kapıda bir de elindeki çiçek dolu sepette gezdiriyordu. İçeri hangi yüzle gireceğini bilmiyordu. Belki ilk defa birine karşı özür dilemeliydi. Kral olsa bile bunu yapmak zorundaydı.
Derin bir nefes alarak kapıyı tek eliyle ittirmiş, ardından odanın içine ilk adımını atmıştı. Oda buram buram Lonicera çiçeği kokuyordu. Ciğerlerine bu kokunun dolmasıyla içi kıpırkıpır olmuştu sanki.
Daha fazla olduğu yerde beklemeyerek sırtı dönük bedene yavaş adımlarla ilerlemeye başlamıştı. Her adımında alt dudağına dişlerini daha sert batırıyordu.
Felix ise hissettiği feromonlarla saçlarını oynadığı eli durmuş, kalbi tekrardan korkuyla çarpmaya başlamıştı. Arkasını dönmese saygısızlık yapmış olur muydu?
"Felix?"
İstemese de Felix yerinden yavaşça doğrulmuş, kendisini ayakta duran Alfaya çevirmişti. Gözleri anında kucağında tuttuğu çiçek dolu sepete ilişmiş, renk renk çiçeklerle gülümsemişti. Ancak bu gülümsemesi kısa sürmüştü. Ona verecek hali yoktu nasıl olsa? Sevgilisine aldığını düşünmüştü Omega.
"Kralım, neden geldiniz? Ben gayet iyiyim."
Hyunjin, Felix'in dediklerine karşı kafa sallayıp elindeki sepeti Felix'in kucağına bırakmıştı. Omega, kucağına konan çiçeklerle kaşları şaşkınca havalanmıştı.
"Olanlar için özür dilerim Omega. Ben sadece öfkemi kontrol edemedim ve..."
Hyunjin, içinden onlarca defa tekrar ettiği cümleleri dile getirememiş, ne söyleyeceğini bilemeyerek cümlesine devam edememişti.
"Çiçekler için teşekkür ederim kralım ama çiçekler canlıyken daha güzellerdir. Böylece koparıldıklarında tüm güzelliklerini birkaç güne kaybediyorlar. Soluyor ve onu hayata bağlayacak hiçbir şey olmuyor. Acımasızca, hiç canlarının yanacağını düşünmeden böyle davranan kişilere gerçekten çok içerleniyorum."
Alfa duydukları karşısında gözleri titrekçe kapanıp geri açılmıştı. Ne diyebilirdi ki? Yaptığını dolaylı bir şekilde yüzüne vurmuştu Omega.
"Hyunjin?"
İlk defa onun ağzından duyduğu ismiyle ne zaman eğdiğini bilmediği kafasını kaldırıp Omega'ya bakmıştı. Sarı irisleriyle öylece kendisine bakıyordu.
"Omega?"
"Yanıma gel."
Hyunjin ne yapacağını bilemez halde öylece olduğu yerde kalakalmıştı. Sarı irislerle, altın sarısı saçlarının uyumu göz kamaştırıcıydı.
"Felix acı çekiyor. Yardım et ona."
"Ben yapamam. Benden korkuyor."
"Ama ben senden korkmuyorum. Hemen yanıma gel!"
Sesini yükseltmesine karşın Hyunjin şaşkın adımlarla yatağa ilerleyip Omega'nın yanına oturmuştu. Bununla Omega anında Hyunjin'in göğsüne sokulmuştu.
"Felix her zaman güçlüydü. Küçüklüğünden beri hakaretlere maruz kalsa bile güçlü durdu. Hep yanındaydım ama hiçbir faydam olmadı ona karşı. Ormanda yaşanan olayda cesaret edip kurda dönüşseydim ayakları ve dizleri parçalanmaz minik bedeni acı çekmezdi ama yapamadım. Korktum. Şimdi ise bedenen acısının yanında ruhuda acı çekiyor. Bende acı çekiyorum ama onun çektiği acı bir bedene sahip olduğu için tarif edilemez. Sevilmediğini hissediyor, saraya geldiği ilk gün bütün Omegalar ondan uzak durdu. Sadece benimle konuştu. Her zaman iyi düşünür, asla kötü düşünmez o."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soul Mate/Hyunlix√
Fanfiction[TAMAMLANDI] Kral Hyunjin, uzun zamandır birlikte olduğu Omega'yı gerçek Ruh eşi olduğunu sanar ancak ormanda tesadüfen karşılaştığı saldırıya uğramış Omega ile inandığı her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu görür. "𝑖𝑛𝑎𝑡𝑐𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑐𝑖𝑣𝑐𝑖�...