Innie'yi sanki gerçekten var olan biriymiş gibi hissediyorum çocuk gözümün önünde oynuyor sahnelerde, delirdim mi doktor bey
***
Innie, odasında oturmuş, bacaklarını kendine çekmiş hiçbir şey yapmadan dururken ne düşünüyordu, bilmiyordu. Açıkçası zihninden bir şeyler geçiyordu ama ne geçtiğinden emin değildi, o kadar hızlı geçiyordu ki her şey net bir ana ulaşamıyordu.
Normalde her gece bu saatler duştan çıktığı gibi koşarak telefonunu alır, Yejoon'un ona attığı sesli iyi geceler mesajını dinlerdi ama şimdi ne telefonu vardı ne de Yejoon.
Kaşları çatıktı, yüzünde 'ben acı çekiyorum' gibi bir ifadenin tam aksine 'öfkeliyim' dedirten o ifade vardı, başını çevirip odasının camına baktığında yatak odasında oturan Minho ve Jisung birbirlerine karşı tam olarak ne diyeceklerini bilmiyorlardı.
Jisung, eşine bakıp biraz daha ona kayarak koluna sarılmış, başını omuzuna yaslamıştı. Minho saatlerdir susuyordu ve onun zihninden geçen şeyleri anlayamamak Jisung'a sıkıntı veriyordu.
Minho sanki bunu anlamış gibi aralarındaki sessizliği bozarak gözlerini ellerinden çekmeden kafasını salladı. "Innie'ye böyle bir yara vermek istemezdim."
"Min..." dedi Jisung sonunda hakim olduğu konu ile, kafasını kaldırıp elini Minho'nun yanağına atarak kendisine dönmesini sağlamış, baş parmağı ile dudağını okşamıştı. "Senin bir suçun yok, Innie de bunu biliyor, biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum ama bir baba olarak ona böyle bir yara bırakmak istemezdim, bilerek veya bilmeyerek ve zoruma giden ne biliyor musun, herkes sadece Innie'nin bizim aramızda gidip geldiğini biliyor..." Gözlerini kapatıp o anı unutmak için kafasını salladı bir anlık. "Kimse onun, benim seni boğmak üzere olduğum o anı gördüğünü bilmiyor."
"Üzgünüm," dedi Jisung'a bakarak. "Bu can sıkıcı konuyu hatırlatmak istemezdim, üzgünüm."
"Bebeğim," diyerek onu kendine çekti Jisung, iki elini de yanaklarına yerleştirerek uzanıp dudaklarını Minho'nun yanağına bastırdı ve bir öpücük bıraktı. "Biz o anları ailecek atlattık, tamam geçmişimizde bir yerde durabilir ama ne ben ne de Innie, seni suçlamıyor, ikimiz de seni çok seviyoruz, sen bizim aşkımızsın."
Dudaklarından öptü. "Emin ol kimse bu konunun açılmasını istemezdi ama olan oldu ve Yejoon bilmiyordu, bir yerde elbette öğrenecekti çünkü Innie için etkileri olan bir şey, kabul böyle öğrenmesini kimse istemezdi ama olan oldu ve senin burada kendini suçlaman gereken tek bir yer bile yok."
"Innie, Yejoon'u asla affetmeyebilir."
Jisung da bu konuyu biliyordu ama ellerinden bir şey gelmezdi, yapabilecekleri bir şey yoktu. "Zaman geçtikçe eskisi gibi olmasalar bile özür dileyip en azından medeni bir şekilde kalabilirler, yapacak bir şeyimiz yok ki sevgilim, Yejoon istemeyerek de olsa kırmış ve can alıcı bir noktaya dokunmuş biz ne yapabiliriz? Onlar büyüdü artık hayatlarına karışacağımız kadar küçük değiller, eğer ilişkilerine devam etmek isterlerse elbet ederler ama gerisine karışamayız bu Yejoon'un özür dilemesine ve Innie'ye bağlı."
Minho başını salladı, başını çevirerek yanağını tutan Jisung'un avucuna bir öpücük bırakmış, "Innie'ye baksak mı?" demişti. Jisung kafa salladı. "Uyumuyordur eminim ve uyumayacak, onu bugün böyle bırakmamız her ne kadar istemesem de daha iyi."
Bir anda sözleriyle Innie'nin kalp kırıklığını iyileştiremezlerdi, ikisi de bunu bildiği için gece boyu sürekli sıkıntıdan uyansalarda Innie pozisyonunu bozmadan sessizce oturmaya devam etmiş, yerinden kalkmamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/306543295-288-k670118.jpg)