Sınır 200 yorum
***
Innie sınıftaki yerinde oturmuş önündeki test kitabını çözerken dikkatini sadece o kitaba vermişti, yapamadığı soru ile oflayıp gergince alnını kaşıdı ve kafasını kaldırıp etrafa baktı.
Tam da o ara sınıfa nöbetçi öğrenci gelmiş, onun yanına ilerlemişti. "In, seni müzik hocası çağırıyor."
"Neden?" dedi kitabı kapatıp, kaşları çatılmış, merak etmişti. Çocuk omuz silkti. "Bilmiyorum ama konferans salonunda seni bekliyor."
Müzik öğretmeninin onu neden aradığını anlamamıştı, kafasını sallayıp sınıftan çıkmış, koridorda yürümeye başlamıştı. Onun sınıfına yürüyen Yejoon gördüğü beden ile duraksarken elindeki kağıdı parmakları arasında sıktı istemsizce.
Bazen hayat gerçekten planladıkları gibi gitmiyordu, yazın başında Innie ile okulda beraber çalışırız, bunaldığımızda müzik odasına kaçarız diye konuştukları o anların hiçbiri gerçekleşmemişti, hayata sahici olarak bakmak gerçekten canını yakıyordu.
Koridorda ki pufa otururken Innie de konferans salonuna girdi, sahnede oturmuş birkaç öğretmen ile kaşları kalkarken "Hocam?" deyip başıyla selam vermiş ve onlara doğru ilerlemişti merakla. "Beni çağırmışsınız."
Hocalardan biri gülümsedi. "Merhaba Innie, evet seni çağırdık. Otursana."
Innie onun işaret ettiği koltuğa oturup onlara baktığında hocası anlayarak devam etmişti. "İkinci sınavlardan sonra yani yaklaşık üç ay kadar bir zaman var aynı bir önceki senelerde de olduğu gibi müzik yarışması düzenlemek istiyoruz da sen birinci olmuştun ve performansın çoğu kişinin hala aklında. Acaba katılmak ister misin?"
Müzik yarışmasını duyduğu gibi yutkundu ister istemez Innie, gözleri koca sahneyi tarafı, tam köşede Yejoon'un kollarına atladığı an gelirken nefesinin tıkandığını hissetti. O günü hala dün gibi hatırlıyordu, sahnede kocaman bir öz güvenle zıplayıp şarkı söylemesini, eğlenmesini, amcaları ve babalarını sonra Yejoon'un onu öpmesini.
Sahnedeki deli dolu anları aklına gelirken 'küçükmüşüm' diye geçirdi içinden ve dudaklarını birbirine bastırıp başını iki yana salladı.
"Hayır." Ekledi. "Teklifiniz için teşekkür ederim hocam ama katılmayacağım."
"Aa," dedi bir başka hocası. "Neden ki? Hatırlıyorum o günü hala, tüm okul senin enerjinle beraber eğlenmişti."
"Son sınıf," deyip elini ensesine attı. "O zaman lisenin başındaydım, iki sene önceki gibi rahat değilim biliyorsunuz sınav var. Tüm vaktimi ona ayırmak istiyorum."
"Sen de haklısın, o da doğru. Peki o zaman, yapacak bir şey yok. Sen nasıl istersen öyle olsun, yeni sınıflar senin performansını görmek istiyordu biz de videosunu izletiriz."
Gülümsedi. "Olur."
Ayağa kalktı ve eğilerek selam verdi. "Ben gideyim, iyi günler hocam."
"İyi günler."
Innie konferans salonundan çıktığı gibi tuttuğu nefesi verirken karıştırdığı saçlarını düzeltip kantine uğradı ve bir su alarak arka bahçeye çıkıp banka oturdu. Vücudunu geriye vermiş, başını arkaya atmış iki sene öncesini düşünüyordu.
Tek mottosu o zamanlar eğlenmekti çünkü bir yıl boyunca çok sürünmüşlerdi ailecek ve artık kötü bir şey dahi olmasın istiyordu, nerede eğlence varsa oradaydı. O anki davranışlarını düşündükçe güldü.
"Olgunlaşmışım ya," diye mırıldandı sonra ekledi. "Olgunlaşmışız."
Yejoon ile ikisi de çok büyümüştü, kafa yapısı olarak, fiziksel olarak gerçekten çok büyümüşlerdi. Yejoon kilo almıştı, boyu uzamıştı, beraber spora gitmişlerdi, vücudu biraz daha gelişmişti. Kendisi de öyle.