Şimdiden özür dilerim, ağlayacak olanlar için
***
"Sizi çok özledim."
Jisung'un sesi Innie'ye ulaşırken, Minho telefonunu sabitleyip arkasından sandalyede oturan Innie'ye sarıldı ve kendisini de kadraja soktu. Jisung'un gelmesine birkaç gün vardı, Innie eski rutinine dönmüş gece yarılarına kadar ders çalışıyorken az önce burnunun kanamasından dolayı ikisi de kavga etmeye başlamıştı.
Kavgaları aniden Jisung'un görüntülü araması ile son bulmuş, Minho ayakta zor duran oğlunu sandalyeye oturtmuştu.
"Biz de seni çok özledik." dedi Minho, Jisung'un yüzünü inceledi. "Uykulu duruyorsun, geçe kalmışsın."
"Birazcık." deyip yakalanması kıkırdadı Jisung, koltuktan kalkıp yatağa ilerlemiş telefonunu da havaya kaldırmıştı. "Erken kalktım sabah ondan. Aşkım! Innie'm, bebeğim! Sen de çok yorgun duruyorsun, uyu istersen bebeğim. Hım?"
"Uyurum." dedi Innie, yorgun gözleri çok kolay kendini belli ediyordu. "Biraz seni göreyim. Giderim."
"Ama ağlarım ki, of, çok özledim, sonunda bitti, geliyorum. Böyle sımsıkı sarılacağım ikinize de!"
Minho kıkırdadı. "Üşütme birkaç günde orada quokka, sıkı giyin."
"Aşkım giyindim ki. Ben dikkat ediyorum kendime, aklım sizde."
"İyiyiz bizde." deyip ona güzel bir gülümseme göndermiş Minho, Innie'nin fazla konuşmadığı görüntülü aramayı Jisung'u uyuması için gönderdikten sonra da kapatmıştı.
Anında onun kolları arasından çıkan Innie merdivenlere yönelirken Minho "Innie," diye seslendi gülen yüzünü düşürüp ciddi bir tavra bürünerek. "O odaya gittiğinde ders çalışmayacaksın."
"Ya, ne yapabilirim!" deyip ona döndü Innie merdivenlerden. "Ders çalışmayıp ne yapabilirim! Uyuyayım mı, sınava sen mi gireceksin yarın! Zaten asıl sınavla ilgilenmiyormuşuz gibi bir de bu saçma sapan sınavları koyup üstüne hayvan gibi zorluyor, ne yapabilirim!"
Minho da dayanamayarak sesini yükseltti. "Kendini o kadar kaybettin ki yarınki sınavdan geçeceğini mi düşünüyorsun aptal! Bu halle sınava mı gireceksin, gözlerine bak, vücuduna bak! Neden kendine önem vermiyorsun!"
"Bıktım be sizden!" dedi Innie, elleri titrerken parmakları arasında tuttuğu kalemi yere fırlattı öfkeyle. Vücudu titriyordu, alev alev yanıyordu, ağlamak istiyordu ama öfkesi o kadar çoktu ki karşısındakinin babası olmasını umursamadan bağırdı.
"Bıktım sizden! Senden, Jiwon'dan, amcamlardan, bıktım hepinizden! Biriniz bile anlamıyorsunuz, yeter artık! Innie sağlığını önemse, Innie kendini önemse, Innie çalışma, çalışmayınca da çalış! Yoruldum ben, hepinizden çok yoruldum!"
Bu cümleleri o kadar zamandır içinde tutuyordu ki gelen patlama hissiyle ağzından ne çıktığının farkında değildi, Minho susmuş ona bakarken "Tavsiye falan vermeyin bana!" dedi. "O salağa söyle arayıp o da vermesin! Kendisi benim gibi bir sınava girmediği için bir bok biliyor gibi tavsiye veriyor, bıktım be sizden!"
"Innie sınırları aşıyorsun!" dedi Minho, Jiwon'un sadece onun için çabaladığını biliyordu, bugüne kadar Yejoon'u da hep sözde mesleğini aşağıladığını duymuştu ama bu sözlerden sonra Yejoon'a da neler dediğini artık çok basit bir şekilde tahmin edebiliyordu.
"Umurumda değil!" dedi Innie. "Sınırlar, kişiler artık umurumda değil! Aylardır saçma sapan konuşuyorsunuz, bırakın beni artık tamam mı, beni bırakın! Evet, öldüreceğim kendimi, ders çalışırken öldüreceğim çünkü bu siktiğimin sistemi onu istiyor!"
![](https://img.wattpad.com/cover/306543295-288-k670118.jpg)