Yejoon titreyen dizi ile önündeki bilgisayara bakarken ekranın açılmasını bekliyor bu sırada da stresten tırnaklarını yiyordu. "Bebeğim," deyip elini tuttu Felix onun ve kucağına indirdi. "Yeme tırnaklarını, iyi değil bu."
Changbin de yanlarına gelip oturmuş, kolunu çocuğunun omuzuna atmıştı. "Stres olma güzelim." deyip çocuğunun yanağından öptü. "Hiçbir şey senden önemli değil tamam mı, sen çabaladın iyi de kötü de gelse bizim için öncelik olan sensin."
"Bilmiyorum." dedi Yejoon, kendine güveni varsa bile yavaş ekranı beklerken uçup gitmişti. Gözü bir yandan telefonda, Innie'nin de sonuçları için merak ederken açılan ekranla beraber hızla oraya baktı.
Ağır ağır ekranı okumuş ve ardından da alttaki kısma bakmıştı.
"Kazandım!" dedi sabahın erken olmasını umursamadan bağırarak. "Kazandım, baba kazandım! Her şeye rağmen kazandım!"
Şimdi ekrandaki sonuca bakarken tüm anlar gözünün önüne geliyordu, koca bir yıl ne zaman gelecek diye düşünmüştü ve şimdi puanına bakıyordu. Döndüğü gibi kollarını Felix'e sardığında Felix de çığlıkla ona sarılmış "Benim bebeğim emeklerinin karşılığını aldı!" demişti.
Changbin sırıtarak ekranı okudu.
"Yedi bin sekiz yüz ellinci olmuşsun." Mutlulukla çocuğuna baktı. "Yejoon derece yapmışsın resmen, ilk on binin içindesin. Tanrım... Sen nasıl bir mucizesin böyle?"
Yejoon güldü, üstüne atlayan Changbin ile çığlığı basarken kahkaha atmış ve kollarını babasına sarmıştı. Çok değil birkaç dakika sonra zil çalmaya başladı, Yejoon yerinden fırlayıp koşarak kapıyı açmış ve karşısındaki telaşlı sevgilisine bakmıştı.
Innie gözlerini ona dikti. "Nasıl? Nasıl geldi, iyi mi?"
Dudaklarını ısırdı sırıtışını durdurmak adına, başını aşağı yukarı salladı. "Tahminimden de iyi." dediği anda Innie "İşte benim güzelim be!" diyerek onu kollarının arasına alıp havaya kaldırmış, Felix ise uzanıp Changbin'in gözlerini kapatmıştı.
Changbin eşinin elini indirdi. "Tamam bu sabah huysuzluk yapmayacağım."
"Emin miyiz hayatım?"
Gülümsedi. "Eminiz hayatım."
Felix ona güldü, Changbin de eşinin burnunu sıkarken Yejoon heyecanla geri çekilmiş ve Innie'nin yüzünü tutmuştu. "Sen peki, sen, hı? İyi mi, iyi değilse bile üzülme tamam mı?"
Innie ona bakıp gülümsedi. "O sınav yüzünden ne zorluk çektim ben," dedi. Kaşlarını kaldırdı. "İntikamımı almadan bırakır mıyım sence?"
"Süper o zaman?"
"Sevgilin ilk binin içinde bebeğim."
"Innie şaka yapıyorsun!" diye bağırdı Yejoon şaşkınlıkla. Bir çığlık attığında Innie'nin şaka yapmadığını anlamıştı. Tekrardan üstüne atlayıp boynuna sarıldı. "Tebrik ederim!" dedi mutlu bir şekilde. "Aşkım!"
Güldü. "Yapacağını biliyordum, biliyordum of! Çok mutluyum şu an, Innie geçti, atlattık!"
Innie kıkırdadı. "Hım," dedi yanağını öperken, fısıldadı. "Atlattık aşkım."
Yejoon bu kelimeyi ilk defa sevgilisinin ağzından duyunca mutlu bir şekilde gözlerine bakmış sonra da onu elinden tutup içeri çekmişti. Changbin heyecanla ona baktı. "Nasıl sonuçlar?"
"İlk binin içinde!" diyen Yejoon ilk konuşandı. Innie onun bu heyecanına gülmüş ve kafa sallamıştı. "Üç yüz yirmi beşinciyim." dedi. "Sıfır üç yirmi beş sayısı bizi salmıyor."