[Medya:Minik Neji ve Hinata ]
4 YIL SONRA
-Yazardan-
Hinata 4 yıldır kendi başının çaresine bakıyordu. Artık 16 yaşına basmıştı. Babası soruşturma da tüm suçlamaları kabul etmiş, kasten adam öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almıştı. [30 yıl hapis cezası]
Evde tek başına yaşıyordu. Kimsesi yoktu. Evden akademiye, akademiden eve...Düz ,monoton bir hayatı vardı. İnsanlara zerre güvenmiyordu. Tek güvendiği sadece Neji idi. O da ortalarda yoktu. Ona ne olduğunu kimse bilmiyordu.
[Flashback]
5 yıl önce
-yazardan-
Neji, Hinata ile oyun oynarken ormanlıkların arasında bir şey fark etmişti. Bir karartı olduğunu düşünüyordu. Buna bakmaya karar verdi."Hinata"
"Efendim Neji-nii san ?"
"Hadi eve gidelim. Sen önden git ben geleceğim."
"Tamam !"
Hinata zıplaya zıplaya eve doğru yürüdü. Neji de o sırada ormanlığa doğru yürüyordu.
-Neji-
Biraz endişeleniyordum. Şu sıralar köyde ufak çaplı suçlar işleniyordu ve bunların haddi hesabı yoktu. Hiruzen-sama bunlarla ilgileniyordu. Eğer bir tehlike varsa Hiruzen-sama'ya bildirmeliyim ! O karartı neyin nesiydi ? Biraz daha ilerledim. Bazı sesler duymaya başladım. Oraya bakmak için ilerlerken kafama bir şeyle vurulduğunu hissettim. Gözlerim kararmıştı...
[Flashback end]
Kimse Neji'yi bulamıyordu. Hiruzen onu bulmak için çok uğraşmıştı. Tabii vâdesi buna yetmemişti. Tsunade yeni hokage olmuştu. Neji'den umut kesilmek üzereydi. 5 yıldır bulunamıyordu genç çocuk...
-Hinata-
Alarmın sesiyle sıçradım. Saat sabah 6 suları...Akademiye gitmek için hazırlanmalıyım. Banyoya girip sıcak bir duş aldım. Ardından üzerime bir havlu geçirip dolabımın karşısına geçtim. Her zamanki gibi siyah bir tişört, üzerine açık mor ve beyazdan oluşan kapşonlumu geçirdim. Altıma da siyah bir pantolon ve beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Yeni aldığım için altları neyse ki temizdi. Saçlarımı at kuyruğu yaptım. Alnımın üzerine düşen kâhküllerimi olduğu gibi bıraktım. Mutfağa gidip ocağa ufak bir cezveyle kaynaması için su koydum. Gözlerim duvardaki saate ilişti. 07:00...
"Lanet olsun ! Geç kalıyorum. Akademi neden sabahın bu saatinde ki !"
Hemen buzdolabımdan bol soslu hazır rameni çıkarıp masaya koydum. Kapağını kaldırdıktan sonra yavaşca kaynar suyu içerisine döktüm. Derse 15 dakika kalmıştı. Tanrım,lütfen yetişeyim... Ramen kutusunu elime alıp kapıya koştum. Yolda yiyebilirdim. Umarım dökmem...Zaten giyili olan ayakkabılarım bana kolaylık sağladı. Çantamı da alıp dışarı fırladım. Kapıyı kilitleyip hızlı adımlarla yürümeye başladım. O sırada rameni hüpletiyordum.
"Bu ramen efsane ya ! Yemeden duramam. Yanına Onigiri falan...Nefis !"
"Sende mi ramen seviyorsun ?"
Kulağıma gelen sesle ürktüm. Yan tarafıma baktığımda saçları güneş gibi pırıl pırıl parlayan mavi gözlü bir çocuk gördüm. Otuz iki diş gülümseyerek bana bakıyordu.
"Sen de kimsin ?"
"Uzumaki Naruto, ileride hokage olacak kişi-ttebayo !"
"Pff...Komik olma ! "
Hokage olmak mı ? Bunu kim ister ki ! Açıkcası omzuma o kadar yükü almaya üşenirim...
"Ciddiyim-ttebayo !"
"Her neyse...Akademiye geç kalıyorum. Beni oyalıyorsun."
İnsanlardan zerre haz etmem. Çok az konuştuğumu söylerler. O yüzden kestirip atıyordum bu çocuğu. Baktığımda gözlerini kısmış, somurtkan bi halde bana bakıyordu. Umursamayıp bitirdiğim ramenin kutusunu ve çubuklarını yaklaşmış olduğum çöpe attım. Hala yürüyordum. Akademiye yaklaşmıştım. Kolumda takılı olduğunu zannettiğim hayali saate baktım. Lanet olsun ! Saatimi takmayı unutmuşum.
"Derse 3 dakika var. "
Hala yanımda yürüyen çocuk söylemişti bunu.
"Hey ! Neden hala burdasın ? S-sapık mısın yoksa ?!"
"Ne sapığı-ttebayo ?! Akademiye gidiyorum !"
Kapıya varmıştık. Birbirimize kısık gözlerle bakıp içeri girdik. Sınıfa girmiştim. Neyse ki Kakashi-sensei hala gelmemişti. O hep geç kalırdı zaten.
Sırama geçip çantamı koydum. Soluklanmaya çalıştım. Gözlerimi kapatıp başımı sırada birleştirmiş olduğum kollarımın üzerine koydum. Bir kaç saniye sonra yanı başımda bir tıkırtı duydum.
"Yorulmuşsun. Al, su iç."
Kafamı kaldırdığımda bana bir pet şişe su uzatan pembe saçlı bir kız gördüm.
"Ben Haruno Sakura. Okula nakil geldim. "
Ardından sıcak bir gülümseme yaydı. İfadesizce konuştum.
"Hyūga Hinata. Sağ ol."
Suyu almadım. Yeni gelen birine pat diye güvenemezdim. Kızın yüzü düştü. Sonra yanıma oturup kitaplarını sıraya çıkardı. Demek sıra arkadaşım olacak. Yanıma genelde kimse oturmak istemezdi. Umursamayıp gözlerimi sınıfta gezdirdim. Sonra kaşlarımı çattım. Bu çocuk sabah yanımda gelen çocuk. Ne çok nakil geliyor ya !
Ben bunları düşünürken Kakashi-sensei kapıdan girdi. Elinde her zamanki kitabıyla beraber endişeyle gülerek özür dilediğini belirtti. Sonra masasına geçti. Flört Cenneti...Sensei bu kitaptan ne anlıyor cidden anlamıyorum. Daha sonra derse geçti...Teneffüs zili çaldığında biraz hava almak için bahçeye çıktım. Ağaca asılı olan salıncağa yürüdüm. Yürürken ayagıma birinin çelme taktığını farkettim. Hızla konuştum.
"AKAMARU ! SENİ KÜÇÜK- "
Tam düşecekken beni birinin tuttuğunu hissettim. Hey ! Bu kim ? Arkamı dönmek için hamle yaptım. Bu sınıfa nakil gelen...
716 kelime
Bölümün sonuna geldik millet. Umarım güzel bir bölüm olmuştur. Kitap hafif komediye karışık. Karamsar bir kitap olmamasını planlıyorum...Düşünceleriniz benim için çok önemli ^^ yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen ! Hoşçakalın !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begonya || 《NaruHina Fanfic》
Fanfiction...Gözlerini kapatmıştı. Pürüzsüz ve beyaz teni beni büyülüyordu. Hissettiğim nefesleri çiçek bahçesinde esen yumuşak ve rahatlatıcı meltem gibiydi. Kulağına yaklaştım ve fısıldadım. "Beni o kristal gözlerinden mahrum bırakma..."... Ana shipler: Nar...