-Naruto-
Akşam olmak üzereydi. Sasuke ile biraz daha takıldıktan sonra o gitmişti. Sakura'dan haber aldığını söylemişti. İyi şanslar, aptal.
Üzerime beyaz bir sweat, siyah bir pantolon, siyah spor ayakkabılar giydim. Koluma bir saat ve siyah bir bileklik taktım. Saçlarımı dağınık bırakıp sırt çantamla birlikte dışarı çıktım ve Hinata'nın evine doğru yürümeye başladım.
<...>
Evin önünde bekliyordum. Kapının açılma sesi geldiğinde arkamı döndüm. Hinata...
Üzerinde mor bir sweat, altında siyah, diz boyunun üzerinde bir etek vardı. Uzun beyaz çorapları ve siyah babetleriyle çok tatlı görünüyordu. Saçlarını dağınık ev topuzu yapmış, alnına bir kaç tutam saç bırakmıştı.
Hemen yanına ilerlerdim.
"Hinata, çok tatlı olmuşsun."
"Ş-şey, öyle mi ? Sende..."
Gülümseyip ona doğru uzandım.
"Naruto, n'apıyorsun ?"
"Hiç~"
Elinden tuttum. Onu güzel bir yere götürecektim. Tabii şuan elini tutmamdan olsa gerek kıpkırmızı kesilmişti.
"Utanma bu kadar~"
Onu çekiştirmeye başladım. Hadi bakalım, gidiyoruz.
<...>
Kocaman bir çiçek bahçesine getirmiştim onu. Renk renk çiçekler ve ağaçlar vardı. Tam ortada akan bir nehir vardı. Ateş böcekleri, yakında kızıla boyanmış gökyüzünün koyu maviye boyanmasıyla ortaya çıkacaklardı.
"Güzel mi, Hinata ?"
Gözleri fal taşı gibi etrafı izliyordu.
"Çok güzel."
Elinden tutarak nehir kenarındaki kayaların üzerine oturmasını sağladım. Derince bir nefes alarak ferahladım. Çantama uzanıp içinden Hinata için bir hediye çıkardım.
"Hinata, bu senin için."
"Bu bir kolye..Çok güzel."
"Annemden kalan bir kolye...Senin olsun istiyorum."
Kolye siyah renkli bir zincire sahipti. Ucunda siyah ve kırmızı renklerine bürünmüş bir begonya asılıydı. Çeşitli taşlarla işlenmişti.
"A-ama Naruto..."
"Şşş...Bu artık sana ait."
Parmağımı dudaklarına bastırmıştım. Şaşkın şaşkın bakıyordu. Fazla tatlı.
Ateş böcekleri etrafta uçuşmaya başlamıştı bile. Hinata'nın pürüzsüz tenini aydınlatıyorlardı. Hinata bir anda hareketlendi ve serçe parmağıma kırmızı bir ip bağladı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. İpin diğer ucunu da kendi serçe parmağına bağladı.
"Kaderin kırmızı ipliği, Naruto."
Kocaman gülümsedi. Ne olduğunu anlamıştım. Bende gülümsemesine karşılık verdim.
"Hiçbir şey bizi ayıramaz, Hinata."
Elimle çenesinden narince tutup yüzüme yaklaştırdım. Soluklarını hissedebildiğimde gülümsedim.
"Küçük bir yaramazlık yapabilir miyim ?"
Kafasını onaylarcasına hafifçe salladı ve gözlerini kapattı. Yumuşak görünen dudaklarına yaklaştım ve öpmeye başladım. Yumuşacık...
<...>
"Hinata, bak bak ! Ateş böcekleri bir tane çiçeğin etrafında toplanmış."
Parmağımla çiçeği işaret ettim. Parmağımdaki kırmızı ipliği unutmuştum. Ramen yiyen Hinata'nın yüzünü hayal edemiyordum. Dönüp baktığımda ramenin yarısı suratına yapışmıştı.
"Naruto."
"E-efendim ?"
Nefesini sakince vermeye çalışıyordu. Eline bir bez alıp yüzünü temizledi.
"Ne çiçeği ?"
Bu kez elimdeki ipi unutmayarak elinden tuttum ve yavaşça kaldırdım. Çiçeğe doğru ilerledik. Parıl parıldı.
"Bak, Hinata. İşte bu."
"Bu...Bir Begonya."
"Evet, senin bana hediye ettiğinden. Çok güzel değil mi ?"
"Evet..."
Parmaklarını uzattı ve çiçeğin taç yapraklarına dokundu. Bunu yapmasıyla ateş böceklerinden bir tanesinin eline konması bir oldu. Bu sırada telefonuma zangır zangır mesaj geldi. Salak Sasuke'dir kesin. Gerizekâlı.
Telefonu açıp baktığımda bir sürü çığlık mesajı atmış bir Sasuke vardı. Sakura ile çıkmaya başlamışlar. Şuan cevap veremeyeceğimden telefonu kapatıp cebime koydum.
"Önemli bir şey mi, Naruto ? Erteleme."
"Yok yok. Sasuke ve Sakura çıkmaya başlamışlar. Onu haber veriyor."
"Aa ne güzel."
Sevinip gülümsüyordu. Pozitif ve sevecen sevgilim benim~
15 yıl sonra
-Naruto-
Bıktım ulan bu kağıtlardan. Hiç bitmiyor.
O anda çat diye kapı açıldı. Sasuke'yi gördüğümde 'n'oluyor ?' bakışı attım.
"Sakura nerede ? Hastaneye baktım, eve baktım, her yere baktım. Nerede bu kadın ?!"
"Salak, burada işte karın-ttebayo."
Gözlerimle yanımda duran Sakura'yı işaret ettim. Üzerindeki tozları elinin tersiyle silip boğazını temizledi ve istifini bozmadan oturdu ve devam etti:
"Şu Boruto veledine bir şey söyle. Sarada'yı rahat bıraksın."
Bu sırada yine kapı açılmıştı. Bu kez Neji ve Tenten gelmişlerdi. Tenten konuşmaya başladı:
"Sadashi sizin çocuklarla mı beraber ?"
Derince bir nefes verdim.
"Önce Sakura, sonra Boruto ve Sarada, şimdide Tenten ve Neji'nin kızı Sadashi...N'oluyor-ttebayo ?"
Sakura araya girdi:
"Eminim Mitsuki dahil, dördüde haylazlık peşinde. Ne zaman bitecek bu çile ?"
Neji devam etti:
"Daha Sadashi'nin eğitimi vardı. Kız ortada yok. Tüm köye baktık. Hiashi-sama bekliyor ! Adama yazık. Suçunu affetirebilmek için eğitimci oldu."
[Hiasi hapisten 5 yıl erken çıkmış, eğitimci olma zorunluluğu ve gözetimle evinde tutuluyor.]
Bunu demesiyle saçlarını tutması bir oldu. Nedense gülmeye başladım.
"Suratın çok komik görünüyor, Neji-ttebayo."
"Naruto, sus."
Herkes gülmeye başlayınca Neji odadan kapıyı çarparak çıktı. Koridordan Sadashi'yi bulacağım diye bağrıyordu. Deli herif.
Tenten peşinden gidip 'salak herif, beni beklesene' diye bağırıyordu.
644 kelime
Bu kitapta buraya kadardı. Aceleye gelmiş olabilir. Unuttuğum ayrıntılar olabilir. Mâlum okullar açılacak ve ben uzunca bir süre burada olmayacağım. Finalsiz kalmasın kitap dedim. Keyifli okumalar veya okuduğunuz için teşekkürler. Buraya kadar olan destekleriniz beni çok mutlu etti. Belki uzun bir arada sonra döndüğümde special bölümler yapabilirim ama söz veremem. Kendinize iyi bakın, ramenli kalın ! ❤❤🍀🍀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begonya || 《NaruHina Fanfic》
Fanfic...Gözlerini kapatmıştı. Pürüzsüz ve beyaz teni beni büyülüyordu. Hissettiğim nefesleri çiçek bahçesinde esen yumuşak ve rahatlatıcı meltem gibiydi. Kulağına yaklaştım ve fısıldadım. "Beni o kristal gözlerinden mahrum bırakma..."... Ana shipler: Nar...