6. BÖLÜM

7.6K 110 0
                                    

6. BÖLÜM

"Bazen acıyı mutluluğa dönüştürebilmeli insan buna acıya alışmakta denebilir..."

















......

Söylediğim şeyle göz bebekleri büyüdü. Dudakları şaşkınlıkla aralandında yatağın kösesine oturdu.
"S...Sen.. Nediyorsun?"
Bir kaç dakika idrak edemememiş gibi kalakaldı.

Ellerini saçlarının arasında gezdirip yanım oturdu. Sesli bir nefes aldı. "Yani senin yaşayan bir baban var. Senin öz baban bir milyoner. Ama ama bu nasıl olur? Neden seni bir içki parasına buraya sattı neden yaptı bunu!"

"Buradan kaçmalıyım," dedim öfkeyle...

"O adamın gırtlağına yapışmadan hayatına kara bulut gibi çökmeden rahat etmeyeceğim!" "Saçmalama!" diye uyardı beni. "Bir hafta önce Poyraz öldü. Sen ölmeyeceksin."

Yerimden kalkıp volta atmaya başladım.
"Bir şerefsiz uğruna ölmeyeceksin Gizem!" Gözyaşları yanaklarını ıslattığında kaşlarımı çattım. "Bu yaşamak değil. Kaçarsamda ölüceğim kaçmasamda. Buradan her türlü ölerek çıkacağım. Bir ihtimal kaçmayı başarırsam herkesi yakıcam herkesi!!!"

Ağlaması hıçkırıklara dönüştü.
"Benim kimsem yok," dedi dizlerinin üstüne çöküp elimden tutarak. "Bana annelik yapan kardeşlik yapan sendin. Biz birbirimize hep koruduk. Ceset torbasına girmene izin vermeyeceğim..."

Ayağa kalması için ona destek verdim.
"Eğer ölürsem..."
Lafımı tamamlamama izin vermedi
"Aptal! Sakın ölmekten bahsetme, sakın!" Bu söyledikleriyle benim için çok endişelendiğini anlamıştım. "Beni bir içki parasına bu cehenneme mahkum eden adamı zenginmiş Nur!" Sesim haddinden fazla yüksek çıkıyordu. "Beni buraya mahkum eden adam evlenmiş iki çocuğu varmış! Beni öz babam bu hale getirdi." Ağlayışım mahvoluşumun kanıtıydı.

"Aldığım her nefesi intikam için aldım ben,
o adamın gırtlağını çökmeden ölmeyeceğim!"

Göz yaşlarını silip tekrar elimden tuttu.
"Ne olur sakinleş Gizem..."
Deri bir nefes aldım. "Buradan kaçacağım ve eğer azıcık hatırım varsa bana engel olmazsın!" Dudakları düz bir çizgi halini aldı. "Gizem.." dedi ve gerisini getiremedi.

Arkamda gözü yaşlı bir Nur bıraktım ve asıl işime odaklandım.

"Evet plan yapacaktım."

Daha doğrusu icraat zamanı gelmişti.
Son iki hafta dışarı çıkmak için her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüştüm. İçeri giren çıkanı kontrol ediyor üstlerini bile arıyorlardı. Kapının dışı konusunda hiçbir fikre sahip değildim. Cama baktığımda kendi yansımam dışında hiç bir şey görmüyordum... Cam içerden ve dışardan görünmezdi.

Sekiz yaşında girdiğim bu yerde güneşe küsmüştüm. Gözlerimin gördüğü ışık yapay ışıktı. Tenimde hissettiğim soğukluk klimaydı. Günlük bir öğünlük ıspanak çorbası ve ekmek dışında bir şey yemiyordum. Hafta da bir düzenli olarak koluma vitamin enjekte ediyor gün içinde de vitamin kapsülleri alıyordum. Sporla çevik bir vücuda sahip olmamız sağlanıyor yemek yemenin zaman kaybı olduğu söyleniyordu. Beş saatlik uykuya zihnimiz alışmıştı artık.

Zamanımızın çoğu bilgisayar başında geçiyor arada çaylaklara bilgisayar dersi verdiğimiz bile oluyordu. Sekiz katlı bu bina da tanımadığım çok fazla insan vardı. Binanın alt beş katı yani gelenlerle doluyken üst üç katı ise sadece tecrübelilerin bulunduğu kattı.

Alt kattan üst kata geçen bir daha asla alt kata geçemezdi. Her katta üç tane adam bulunuyordu. Her gün düzenli olarak sayım yapılıyor ve bunlar raporlanıyordu.
Her yerde kamera vardı tüm kameralar 24 saatin sonunda her katta bulunan üç tane adam tarafından izleniyor ve ters durumlar rapor ediliyordu. Bugün bayılmam ve son birkaç günki şüpheli davranışlarımın hepsinin rapor edileceğinden adım gibi emindim. O saksıya gömdüğümm Flash belleği fark etmeleri an meselesi olabilirdi.
O günki Cansu ile kavgam da rapor edilecekti.

+18 Tutsak MağdurlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin