14. BÖLÜM
"Kendi içimde köpüren dalgayım. Hiç durulmayan, bazen kendini aşan, bazen gelgitlere yenilen..."
İyi okumalar :)
..........
Saatlerce gökyüzüne baktığınız oldu mu?
Teninizi yakan güneşin altında saatlerce durmak istediniz mi? En son ne zaman gökyüzünü görebildiğinize şükrettiniz? Yıldızlar sizi hüzünlendirdi mi?Teninize değen rüzgarla tebessüm ettiniz mi?
Gökyüzünü görmek sizi özgür hissettirdi mi?
Tüm bunları yaşadığınız için yaşamadığınızı hissettiniz mi?Bunlar gerçek mi? Geçen hüzünlü yılların ardından ilk defa gökyüzünü bugün görüyormuyum?
Evet, bunlar gerçekti...Gökyüzünü görüyordum. Gördükçe de milyon duygu nüksediyordu kalbimde.
Derin bir nefes aldım. Bu öyle bir nefesti ki doğayı içime hapsedermiş gibi...
Yemyeşil çimlerin içinde saatlerce oturmuştum. Kasıp kavuran güneşin altındaydım...Saatlerce...
Rengarenk çiçekleri tek tek koklamıştım. Masmavi havuza ayaklarımı daldırmıştım. Dayanamayıp kurumuş çiçekleri sulamıştım. Dışarıdan bakılınca yaşadığım hislerin bariz ilk olduğu görülüyordu.
Koskoca bir evin koskoca çok güzel bir bahçesinde özgürdüm ben.Gökyüzünü görebiliyordum. Kuşların uçuşunu gözümü kırpmadan seyretmiştim. Bahçe de gördüğüm kedilerden ilk çok korksam da yanıma kadar gelmeleriyle dayanamayıp onları kucaklamıştım.
Bir yandan içimi bariz bir mutluluk kaplasa da bir yandan da hüzünlüydüm. Gözlerimin yanmasınına engel olamıyordum.
Bu hissettiğim duyguları o cehennemde hiç hissetmeden ölen yüzlerce insan vardı. Ahmet gökyüzünü hiç görmemişti. Güneşin sıcaklığını teninde hissetmemişti. Saçlarını savuran bir rüzgarı ensesinde hissetmemişti.
O tutsak bir hayat yaşamıştı. Doğarken ölmüştü. Hiç uğruna öldürülmüştü! Ve nice insanlar öldürmeye devam edilecekti.
Bilgisayar ekranının sanal hayat olduğu o yer, cehennemden başka
bir şey değildi. Vitamin iğneleri, iğrenç kapsüller ve bir tas çorbayla ayakta durduğumuz o yer hapisten bile beterdi.Hayatın bana nasıl bir oyun oynayacağını bilmiyordum. Yaşadığım bu hisler sonun mu olacaktı?
Ya en büyük hedeflerimden biri olan yüzlerce insanın özgürlüğünü sağlayacaktım ya da yaşadığım bu hislerle beraber ölecektim.
Sekiz yaşında gökyüzünü denizi az çok hatırlayan benle bebekken oraya sokulan ve dışarıda bir dünyanın olduğundan bir haber olan yüzlerce insan vardı orada. İnsan olduklarından bir haber olan yüzler....
İşte bunun için her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlayarak yapacaktım.
Önce her yeri kolaçan etmiş, evde girmedik delik bakmadık yer bırakmamıştım. Evdeki çalışanlar dışarıdaki adamlara kadar her şeyi hafızama iyice kazıdım. Güvenlik kalkanım olan bu koca evdeki herkes hakkında bilgi edinmeye çalışmıştım.Ama hala kafamda soru işaretleri vardı. Soru işaretlerinin bazıları beni ilgilendirmese de ilgimi çok çekiyordu. Bir yapboz parçası vardı puzzlenin en büyük ve karanlık parçası... Ulaşmak zordu ya da erken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 Tutsak Mağdurlar
Romance+18 Yetişkin içerik! Dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde gözlerim büyüdü. Beni ilk defa öpüyordu. İlk defa... Öpüşü oldukça yumuşaktı kendinden geçmiş gibiydi. Karşılık vermeden karşısında utançtan renkten renge girdiğimde belimden kavrayıp sıkı...