3. BÖLÜM
"KENDİMİ KAYBEDECEK KADAR..."
....
"H..Hayır bir şey yok."
"Elindekini bana ver,"
Kalbim hızla atmaya başladığında kapana kısıldığım gerçeği tokat gibi suratıma çarptı. Aklım işlevini yitirmiş gibiydi bir bahane uydurmak ona bir şey demek aklıma hiç bir şey gelmiyordu.Yavaş adımlarla geri geri gitmeye başladım. Attığım her geri adımda şüpheyle bana doğru geliyordu. Sırtım duvarın soğukluğuyla buluştuğunda sessizce yutkundum. Kaçacak bir yer yoktu ihanet etmiştim ve bedelini ağır ödetecekti.
Kalbim deli gibi çarpıyor gözlerim yanıyordu tüm gücümle arkama sakladığım belleği sıkıp etrafımı süzdüm. Kaçamayacaktım ve hatta bugün yaşadım son gün olacaktı.
"Ne saklıyorsun arkanda?" Başımı hızla sağa sola sallayıp ağlama isteğimi bastırdım.
"Hiç bir şey."
Tatmin olmamıştı.
Bana doğru adımlarını sürdürdü.
Nefes alışverişlerim hızlanırken anlımdan terler damlıyordu."Hiç bir şey sakladığım yok," dedim onu durdurmak istercesine bir adım ötemde karşımda durdu. Kokusu korkumla karıştığında nefes alışverişlerim hızlandı.
Ölecektim...
Öldürecekti!
"Cihat," işittiğim sesle bakışlarımı sesin sahibine diktim.
Timur!
Kapıda arkasında beş adamıyla beraber duruyordu.
Timur iti ve köpekleri bize doğru geldiğinde korkudan deli gibi atan kalbimin sesi kulağıma varmıştı.
İhanet etmiştim!
Öldüreceklerdi her şey başlamadan bitmişti!Ben bitmiştim.
Arkasını döndü Cihat
"Ne var?"
"Gidiyoruz hadi," dedi Timur.
Omzunun üstünden kısa bir bakış attı bana Cihat süpheyle...
Sonrada babası ve arkalarındaki adamlarla beraber terk ettiler bilgisayar odasını.
Derin bir nefes aldım kurtulmuştum.
Şimdilik.
Şuanda yırtmam yakalanmayacağım anlamına gelmiyordu. Hızla koşmaya başladım.
Flaşı saklamalıydım onu üstümde taşımak ölümle eş değerdi.
Nur'la kaldığımız odaya gittim etrafı kolaçan edip flash belleği raftaki spor ayakkabılarının içine sakladım.
Ne kadar Cihat'ı başımdan atmayı başarsam da o peşimi bırakmayacaktı. Keskin zekasıyla foyamı ortaya çıkaracak beni bitirecekti.
Bugünki davranışlarım şüphesini daha da körüklemişti. Arkamda bir şey sakladığımı biliyordu sakladığım şeyin ne olduğunda habersizdi. Ya da ihanet edeceğimi düşünmüyordu.Bundan sonra atacağım her adımda çok dikkatli olmalıydım. Bugünki kurtuluşum kesinlikle bir mucizeydi aksi inkar edilemez...Flaş belleği içine kattığım spor ayakabıları dolaba yerleştirip daha fazla göze batmamak için yemekhaneye gitmeye karar verdim.
Yemekhaneye geldiğimde tedirgince etrafıma bakındım. İçimdeki suçluluk duygusunu istemesemde yansıtıyordum. Suçlu olmadığımı biliyordum. Suçlarımdan arınmaya çalışıyordum. Kurtulmak için kurtarmak için elimden geleni yapıyordum. Tutsak bir hayat istemiyordum. Birilerin beni yönlendirmesini kullanmasını bana acı vermesi istemiyordum. İstemediğim her şey için her şeyi göze alıyordum. Soğuk namluyu anlımda hissetmekte cabası!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 Tutsak Mağdurlar
Romance+18 Yetişkin içerik! Dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde gözlerim büyüdü. Beni ilk defa öpüyordu. İlk defa... Öpüşü oldukça yumuşaktı kendinden geçmiş gibiydi. Karşılık vermeden karşısında utançtan renkten renge girdiğimde belimden kavrayıp sıkı...