"Selim, ne zaman uyanır sence?"
"bilmiyorum abi doktor en geç yarım saat demişti"
"yarım saat çok fazla, dayanamayacağım ben."
Kulağıma çalınan karmakarışık sesler ağır uykumu bölmüştü.
Göz kapaklarımı aralamaya çalıştım, sanki kırk yıldır uyuyor gibiydim.
Bir yandan da doğrulmaya çalışıyordum ki yatağımın başında iki adam belirdi."hemen kalkmamalısın, dinlenmen gerek."
Bu baskın sesin sahibi 190 boylarında esmer bir adamdı. O kadar göz alıcıydı ki baştan sona incelemiş bulundum.
Kemikli yüz, sıfıra vurulmuş saç, laciverte yakın mavi renk gözler. Deri ceket ve siyah pantolonuyla karşımda duran bu adam son zamanlarda gördüğüm en yakışıklı herifti.
Bakışlarımı fark ettiğinde ciddi yüzüne bir sırıtış eklendi ve göz kırptı bana.Utancımdan pancar gibi olduğuma eminim.
"iyi hissediyorum ben kendimi. Noldu bana?"
"Yolda karşımıza bir anda çıkınca abinle sen, arabalarımız çarpıştı."
Bu sefer cevap veren diğerinden daha yumuşak mizaçlı kumral kahverengi gözlü
Ve daha klasik olarak gömlek, keten pantolon giymiş kişiydi. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
O an ne saçma düşüncelere kapıldığımı fark ettim. Hele de abim yanımda yokken."abim! Abim nerde?!"
Zihnim yeni yeni açılırken abime bir şey oldu düşüncesiyle ayağa fırladım.
Adım atar atmaz izbandut gibi olan herif tuttu beni."nereye gidiyorsun kızım sen böyle yarı yatalak?"
"ben yatalak değilim sapasağlamım bu bir."
Ona uzattığım işaret parmağımı yavaşça indirdi.
"ee, iki neymiş fındık kurdu"
"abimi görmem lazım o yüzden çekil. Bu da 2."
"abin iyi, ama daha uyanmadı. Merak edilecek bir şey yok."
"ben yine de görmek istiyorum."
"senin şimdi dinlenmen gerek. Ayağa kalkacak durumda değilsin."
Beni tuttuğu kollarını ittirip ileriye atılmaya çalıştım. Derin bir soluk aldı. Sanırım bu sinirlendiğine işaret.
Yine de abimi gerçekten görmek istiyorum.
Tam kendimi tekrar ittireceğim sırada kumral olan devreye girdi." bak gerçekten abin iyi, hem büyük bir kaza olsa biz de yaralanmaz mıydık?"
İkisinin de yüzlerini inceledim herhangi bir şey yok gibiydi.
"abim de gelsin o zaman büyük bir şey yoksa."
"gelecek zaten sadece küçük bir sarsıntı geçirdiği için bir süre baygın kaldı o kadar."
O kadar tatlı dille konuşuyordu ki ikna olmamak elde değildi, yakışıklıydı da şerefsiz.
"peki o zaman, ne zaman görebilirim?"
"yakında uyanır, görüşürsünüz."
Tekrar yatağa uzandım zaten hala üstümdeki yorgunluğu atmış değildim. Hala başucumda bekliyorlardı.
"neden gitmiyorsunuz?"
"ha şey, biz dalmışız öyle. O yüzden yani."
Bir anda gelen bu şapşallaşma da neydi?
Bir iki saniye daha bana bakıp gitmek için hareketlendiler."adınızı söyleseydiniz bari gitmeden."
İsimlerini öğrenmeden gitmelerini istemedim. Sonuçta biz baygınken yardım etmişlerdi. Böyle kovar gibi hadi görüşürüz demek olmazdı sanırım.
Önce esmer olan konuştu.
"Demir ben, kardeşimin adı da selim."
"memnun oldum, ben de alev."
"biz de memnun olduk Alev, ben bu hastanede çalışıyorum doktor olarak. Eğer bir ihtiyacın olursa burdayım. Tamam mı?"
Selim bunu söyledikten sonra sıcacık gülümsedi. Ben de kayıtsız kalamadım ona gülümsedim. Uzun zaman sonra ilk defa birine bu kadar ısınmıştım.
" tamam, eğer yolum düşerse buraya tekrar, sorarım seni selim nerede diye. "
" inşallah düşmez, ama düşerse sor selim abi nerede diye."
Son kez sırıttı ve dışarı çıktı, arkasından demir de kapıya doğru hamle yaptı ama çıkmadan kafasını bana doğru çevirdi.
" dikkat edin bir dahakine tamam mı abicim? "
İkisinin de cümlelere abi ekleme takıntısı nerden geliyor bilmiyordum. Yine de pek hoşuma gitmedi diyemem.
Sırıttım."hı hı tamam abicim."
Şımarık bir çocuk edasıyla söylediğim bu cümleden sonra el salladı ve dışarı çıktı.
Onlar gittikten sonra kafamı geriye yasladım.
Gözlerimi tavana çevirdim ve bilincim kendiliğinden kapandı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV
Teen Fiction17 yıl önce başlayan hisse davası küçük bir kızın kaçırılması ve hayatının tamamen değişmesiyle sonuçlandı. Şimdi ise kader bu küçük kızı ailesiyle buluşturmak için ağlarını ördü.. Peki Alev, Savaş'ın biricik kız kardeşi olarak sürdürdüğü yaşamından...