"ayyyyy yiğit geberip gidicem ben burda!"
"saçmalama kızım bitecek bak birazdan sakın bayılayım deme"
"yiğit kusarsam ayıp olur mu?"
"yani bana değil de, kimin suratına denk gelirse ayıp olabilir"
Hızlı hızlı atan kalbimin sesi kulaklarımı dolduruyordu. Lunaparktaki en yüksek hız trenine binmek benim fikrimdi ama birazdan bayılacak olan kişi de yine bendim.
Midem ciddi anlamda bulanmaya başlamıştı ve kusmuğum kimin Suratına denk gelecek diye düşünüyordum kendi kendime.
"Alev bitti kızım tut kendini, rezil olmayalım bak"
Kendimi sıkmaktan kıpkırmızı olan suratımı yanımdaki yiğite çevirdim.
Ağzımı açıp konuşmaya yeltensem kusacakmışım gibi geliyordu o yüzden sustum sadece."bak son 5! 5, 4, 3, 2, 1 bitti!"
Gözlerimi kapatıp içimden yiğitle beraber saymıştım ve gerçekten de yavaşlamaya başlamıştık. Gözlerimi açtım, sonunda düz zeminde yavaşça yol alıyorduk.
Yutkunup yiğite döndüm." bitti işte bebek gibi ağlayıp durdun. Gördün mü korkulacak bir şey yokmuş."
Yiğit şok olmuş bir şekilde bana bakarken ben sözlerime devam ettim.
"lan sen de ne korkakmışsın he, koskoca adam olacaksın güya"
Ben güvenlik kemerimi açmaya çalışırken o yerinden kalkmıştı bile.
"boş yapma kızım altına sıçtın şurda. Kokusu geldi."
"iğrençleşme salak"
Boyumun yettiğince kafasına bir tane yapıştırdım.
"hop hop! Abinim ben senin"
"noldu zoruna mı gitti İngiliz?"
"içine hangi keko kaçtı kızım senin? Bundan sonra tren falan yok sana"
Bacaklarımın titremesini bastırmaya çalışarak yürüdüm. Gerçekten de az daha altıma ediyordum. Galiba benim lunapark deneyimim en fazla çarpışan arabayla kalmalıydı.
"şimdi sıra bende, ben seçiyorum etkinliği."
"seç bakalım İngiliz"
İngiliz lafına göz devirip düşünmeye başladı.
"yani, lunaparktaki tüm oyuncaklara bindik nerdeyse"
Kafamı aşağı yukarı salladım.
"aklıma bir şey gelmiyor."
"ohoo! hani çok eğlenecektik"
"ya eğleniriz de"
"de?"
"kızım daha minicik bi şeysin. Bira ısmarlayım desem yaşın falan tutmaz"
"yiğit sen çok büyüksün dimi benden?"
"yani abinim sonuçta"
"saçma salak konuşma. Ismarla istersen yaşım tutar benim"
İnanmayan gözlerle bana bakıp kaşlarını çattı.
"yiğit uzatma ya, güya eğleneceğiz diye geldik. Borayla çıksam daha eğlenceli olurdu."
Kızdırmak için söylediğim sözler işe yaradı ve suratını astı.
"çok konuştun sen. Hadi düş önüme."
Önünde yürümek yerine koluna girip çekiştirdim.
Sonra birbirimize bakıp gülümsedik. Yiğit galiba benim sadece kardeşim değil en yakın arkadaşım da oluyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV
Ficção Adolescente17 yıl önce başlayan hisse davası küçük bir kızın kaçırılması ve hayatının tamamen değişmesiyle sonuçlandı. Şimdi ise kader bu küçük kızı ailesiyle buluşturmak için ağlarını ördü.. Peki Alev, Savaş'ın biricik kız kardeşi olarak sürdürdüğü yaşamından...