"prenses, hadi uyan bakalım."Hafifçe dürtüldüğümü hissederek uyandım ve gözlerimi aralamaya çalıştım. Karşımda Demir vardı. Sanırım beni uyandırmayı alışkanlık haline getirecekti. Kolay yoldan alarm da kurmuştum ama böyle tatlı uyandırılmaya da hayır demezdim.
" hadi Alev, annem ikimizi de haşlayacak."
Yastığın altına soktuğum başımı iyice yatağa gömdüm.
Parmağıyla karnımı dürtmeye başlamıştı şimdi de.
"Demir! Sabahın körü daha"
"evet evet biliyorum. Tam okula gitmelik saat."
Kafamı kaldırıp huysuzca suratına baktım. Ama gülümseyip yanaklarımı sıkınca ciddiyetimin pek bir önemi kalmadı.
"tamam uyandım bırak yanaklarımı."
Ellerini suratımdan zorla ayırdıktan sonra yataktan kalkıp Demiri arkamda bıraktım ve banyoya girdim.
"Alev hızlı ol kahvaltı hazır neredeyse."
"tamam Demir. Beş dakikaya aşağıdayım."
Duşakabinin içinden ona cevap verdim ve hızlıca duş almaya başladım.
***
Yarı uyur yarı uyanık kahvaltı masasına bakıyordum şimdi. Her şey çok güzel gözüküyordu ama o kadar uykusuzdum ki elimi uzatıp çatal almaya halim yok gibiydi.
" Alev iyi uyudun mu kızım? Gözlerin kan çanağı olmuş"
"uyuyamadım anne"
Anne mi? Kim anne? ne annesi?
Beynimin en çalışmadığı anda ağzımdan çıkan bir söz kahvaltı masasındaki tüm sesleri alıp götürmüştü.
Kendi kalp sesimi duyabiliyordum. Gözlerim önümdeki tabaktaydı ve herhangi bir surata bakmaya hiç niyetim yoktu.Saatler sürmüş gibi gelen bir dakikanın ardından sonunda masada biri konuşmaya başladı.
"bugün nöbete kalacağım o yüzden beni beklemeyin. Zaten uzun bir süredir izin falan derken hastaneyi boşladım."
Selim ya tesadüfi olarak ya da bilerek masadaki şaşkınlığı ve sessizliği dağıtmıştı.
Ali bey konuştu.
"tamam oğlum. Nöbete falan da kalma isterdim ama sen nasıl biliyorsan artık"
Demir ağzındaki zeytin çekirdeğini çıkarıp babasına döndü.
"niye gitmesinmiş nöbete baba?"
"e kaç saat hastanede onla bunla uğraş dur. Yoruluyor çocuk."
"işi bu baba. Ben şirkette eşşek gibi çalışırken hiç acıma yok vallahi."
"eşşeksin çünkü"
Ali bey ağzına tıktığı ekmekle konuşurken Demiri susturmuştu ve şimdi göbeğinin aşağı yukarı sallanan tüm haşmetiyle sessiz sessiz gülüyordu.
"ağızda yemek varken konuşulmaz hadi kavga etmeden yapın kahvaltınızı"
Sonunda gözlerimi Derya hanıma çevirdim. Gözlerinde tatlı bir parıltı vardı. Tam kafasını bana yana çevirirken gözlerimi kaçırdım. Göz göze gelmek hiç istemiyordum.
Selim suratı düşen Demire zeytin fırlatıp sırıttı.
" şimdi kimmiş kıskanç? "
" işine bak avel"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV
Genç Kurgu17 yıl önce başlayan hisse davası küçük bir kızın kaçırılması ve hayatının tamamen değişmesiyle sonuçlandı. Şimdi ise kader bu küçük kızı ailesiyle buluşturmak için ağlarını ördü.. Peki Alev, Savaş'ın biricik kız kardeşi olarak sürdürdüğü yaşamından...