Seokjin hayal dünyasında bile mutlu olamıyordu. Hayalleri asla gerçekleşmiyor, düşündükçe aptallığına gülüyordu.
Çünkü Seokjin imkansızı, imkansızları seviyordu.
Küçüklüğünden beri yanında olan Jeon Jungkook ve Seokjinin ev arkadaşı Kim Taehyung.
Bi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Seokjin yanındaki bedene döndü. Düzene giren nefeslerinden uyuduğunu düşünüyordu. Çok hareket etmeden döndü arkasını. Gözleri kapalı, dudakları aralık bedeni görünce gülümsedi. Yine çıkarmıştı üzerini, asla kıyafetle uyuyamıyordu. İyi ki hava soğuk değildi de üşümüyordu.
Seokjin bedenin huzurlu yüz ifadesini izlemeye başladı. Bir el özenle her kıvrımını çizmiş gibiydi, yüz hatları, kasları, dövmeleri ve o tavşan gülüşü. Seokjin emindi ki Tanrı Hyunguna ayrı bir özenmişti.
Yemeğini odasında yedikten sonra uzatmamak adına çıkmıştı odasından. Kapıdan çıkar çıkmaz kendisine bakmaktan kaçan iki bedenle dudaklarını büzdü. Hyungları ona küsmüştü, Seokjin bu saate kadar onlarla uğraşmıştı.
Şaka yaptıklarını biliyordu ama bir süre sonra gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Taehyung bunu fark edince küçüğünü hemen kendine çekmişti. Jungkook da en başta endişeli olsa da sonra kahkaha atmaya başlamıştı.
Seokjin bebek gibiydi.
Taehyung ve Jungkook, Seokjinle dalga geçince bu sefer de Seokjin onlara küsmüştü. Bu saate kadar peşinde koşmuşlardı ve bu çok eğlenceliydi.
