Sekizinci bölüm: Beni bırakma.

386 51 49
                                    

Mutlu olalım biraz :)

İyi okumalar!

Buyurun bölüme ❤️

🎭


"Sarılalım mı?"

Gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Yüzü kızarmıştı. Ellerimi birbirinden ayırıp gözlerimi kaçırdım. Ege, gördüğüm erkeklerden çok farklıydı. Başkası olsa öpmeye bile kalkışabilirdi. Önceden Ege'yi herkes gibi düşünüyordum. Sempatik ve komik tarafı kızların hoşuna gittiği ve onları güldürdüğü için 'kim bilir kaç sevgilisi olmuştur' diye de düşünmüştüm. Onuncu sınıfta sürekli bana olan bakışlarını yakalıyordum ve bu beni rahatsız ediyordu. On birinci sınıfta hiç yokmuşum gibi davranıyordu. Bu durum beni rahatlatmış ve herkes gibi olma düşüncesini kabul ettirmişti. Ne de olsa müdürün yeğeniydi, istediğini elde edemezse uğraşmazdı, daha nice güzel kızlar vardı onun gözünde. Küçük dağları yarattım egosu vardı. Herkes gibi aynıydı benim gözümde. Sonra on ikinci sınıfta beni sevdiğini söyledi. Arkadaşlarıyla iddiaya girmesi muhtemeldi. Belki de yalnız kalmıştı, yeni bir sevgiliye ihtiyaç vardı. Son çare ben kalmıştım onun gözünde.

Ben neler düşünmüşüm böyle?

Hayatımda iyi niyetim sömürüldüğü için herkesi çıkarcı olarak görmüşüm.

Ege'nin her an peşimde olması ve bir kere olsun bana dokunmaya yeltenmemesi az da olsa arkadaş gözüyle bakmama sebepti. Kötülük dokunmaz dedim kendi kendime. Farkında olmadan güvenimi kazanıyordu. Tiyatroya da benim için katılmıştı. Gürkan hoca, Leyla rolünü bana verdiğinde Ferhat olacağım diye tutturmuştu. Rollerimizi okurken neden kıpkırmızı çıktığını anlamamıştım. Hava mı çok sıcaktı? Yoo...

Onun için Ferhat olarak Leyla'ya seni seviyorum demesi çok kolaydı. Ferhat rolüne girip Leyla'ya sevgi dolu bakmasına gerek yoktu. Ege olarak bakıyordu bana. Ben de Leyla gibi davranıyordum. İki aşık rolünü üstleniyorduk.

Müdüre ara ara şikayete gittiğimde bi ton azar işitiyordu ama bıkmıyordu. Bir insana bağlanmak fazlaydı bana göre. Ne fayda görmüştü ki benden. Ümit bile vermemiştim ona. Bu sahiplenmesi niyeydi ki? Ben dayısının ve yengesinin evlatlığı olarak hiç sevilmemişken başkası nasıl olur da beni severdi?

Sevmemeliydi. Sevmek hak edilmeliydi değil mi?

Ben hak etmiyordum işte. Belki de onun sevgisini hak etmiyorum. Belki onu üzeceğim sürekli. Benim yüzümden kimseyi sevmeyecek ve-

Beni kolları arasına aldığında nefesimi tuttum. Sanki bir tüye dokunurmuş gibi dokunuyordu bana. Kollarıyla sımsıkı sarılmamıştı. Sık sık nefes alıp veriyordu. Kalp atışlarını hissediyordum. Çok... Çok heyecanlıydı.

Tuttuğum nefesi yavaşça verdim. Sanki onun heyecanı bana da bulaşmıştı. Etrafımı neden bulanık görüyorum, bilmiyorum. Gözlerimi kapatıp açtım. O an Ege'nin omzuna bir şey düştü. Yanaklarım kaşınıyordu. Ben ağlıyor muyum?

Alnımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım. Saç diplerim acıyordu. Kollarım... Yengemin sıkarak morarttığı kollarım acıyordu. Canım acıyordu. Ben kendimi çok çaresiz hissediyordum.

"Beni bırakma."

Sesimin titremesine engel olamamıştım. Kollarını gevşettiğinde kollarımı beline sardım alel acele. Başımı kaldıramıyordum. Beni sorgulamadan sadece bana sarılsın istiyorum. Beni bırakmasın.

Kollarını incitmekten korkar gibi sardı bana. Heyecanlı hissediyordum kendimi. Kokusu burnuma dolduğunda gözlerimi araladım. Tatlı, hoş, şeker gibi bir kokuydu. Ağır erkek parfümlerine benzemiyordu. Yanaklarım anlam veremediğim bir şekilde kasılırken başımı kaldırdım usulca. Başını eğdi. Göz göze gelmiştik. Kızarmış gözlerine takılı kaldı gözlerim. Ve gözlerine kadar gülümsedi. Gülümsüyordum. Sonra bir ses geldi. Ve yine.

Karnım gurulduyordu!

Utancımdan hareket edemezken gülümsemesi büyümüştü.

"Kantine inelim."

Kollarını gevşettiğinde ayrıldım ondan. Ve tekrar aynı ses geldi. Elim karnıma giderken başını çevirip güldü. Ondan güç olarak ben de güldüm. Gözlerim kapıya gidip gelirken sesini duydum.

"Kurt gibi acıktım, dört poğaça bile yiyebilirim." dedi karnını tutarak. Bu hâli gözüme komik gelmiş, gülmüştüm. Sonra aklıma gelenle yüzümü buruşturarak konuştum.

"Kusana kadar."

Başını bana çevirdiğinde gülüyordu. Kapıya doğru ilerledik.

"Lan çok mutluyum." dediğinde eli saçındaydı. Kızarmıştı. Çocuk gibiydi. Gözlerine kadar gülümsüyordu. Saçımı kulağımın arkasına getirip gülümsedim. Yanaklarım sıcacıktı.

"Aynı durum bende de var."

🎭

Bölüm nasıldı?

Düşünceleriniz?

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz :)

Leyla Leyla!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin