On dördüncü bölüm: Seni çok özledim.

313 40 20
                                    


Çok özledim..

İyi okumalar!

Buyurun bölüme 🍃

Ece

Burnuma dolan güzel kokularla gözlerimi araladım. Kendimi çok iyi hissediyorum. Yerimde gerilip yorgana sarıldım. Gözlerimi kapattım tekrar. Bugün dayım ve yengem kavga etmiyor. Güzel bir gün.

Dayım ve yengem?

Aklıma gelenlerle gözlerimi açtım hızla. Hüzün çöktü üzerime. Başımı yorgana biraz daha gömdüm. Burnum sızlıyordu ve ben bu halimden nefret ediyordum. Umurlarında olmadım. Oyuncak bebek gibi evcilik oynadılar benimle. Sonra istemeyip bir köşeye attılar.

Yaramaz bir çocuk mu oldum?

Sözlerini dinlemedim mi?

Saçmalıyorum!

Yanaklarımdan süzülen yaşlarla başımı yastığa gömdüm.

Neden ben bu evdeyim ki?

Neden başkasının evindeyim?

Benim neden kendime ait bir evim yok?

Yüzümü silip yerimde doğruldum. Pencereyi açtım. Sabahları odamı havalandırırdım. Hem bu oda benim değil. Daha düzenli ve temiz olmalıyım.

Yatağı düzelttikten sonra odadan çıktım. Ada abla, mutfaktaydı. Rutin işlerimi hallettikten sonra tekrar odaya döndüm. Lila giysi dolabını açtım özenle. Kıyafetlerimi dün akşam yerleştirmiştim. Üzerimdeki pijamamı çıkartıp kot pantolon ve sarı gömleğimi giydim. Pijamamı katlayıp dolaba kaldırdım. Saçımı toplu durması için tepeden topuz yaptım ve odadan çıktım.

Mutfağa doğru ilerlerken Ada ablanın sesi geliyordu kulağıma. Şarkı söylüyordu.

"You mean happiness to me- Ah günaydın canım. İyi uyudun mu?"

Başımı sallayıp gülümsedim.

"Kendimi çok iyi dinlenmiş hissediyorum. Teşekkür ederim, Ada abla."

"Lafı bile olmaz." deyip öpücük attı. Gülümsüyorum.

Gözlerimi masaya çevirdiğimde yine nefis bir kahvaltı hazırlamıştı. Mahcup hâlde başımı kaldırdım. Fırından poğaça çıkartıyordu.

"Ada abla, yardım edilecek bir şey var mı?"

Yine hazır sofraya oturacağım yoksa.

"Bardaklarımızı doldurabilirsin, tatlım. Poğaçalar da hazır."

"Tamam."

Bardaklarımızı doldurdum. Çaydanlığı ocağa bıraktığımda çalan zil sesiyle duraksadım. Ada ablaya döndüğümde tepsideki poğaçaları tabağa aktarıyordu. Başını bana çevirdi.

"Canım kapıyı açar mısın? Elim müsait değil."

Mutfaktan çıktım. Bu saatte kim gelir ki?

Kapı kolunu indirip kapıyı araladım.

"Good morning aunt-"

Gördüğüm kişiyle sertçe yutkundum. Aralanan gözleriyle bana bakıyordu. Şaşkın hâli gözüme çok tatlı gözükse de şu an bu düşüncemin ne yeri ne de zamanıydı. Utanıyorum.

Gözlerini sıkıca kapatıp açtı. Şaşkın hâli komiğime gitmiş, kıkırdamıştım. Gözlerine kadar gülümsedi.

"Kraliçem..." deyip şaşkınca güldü. Birkaç adımda yanına yaklaşıp kollarımı beline sardım. Yanında kendimi güvende hissediyorum. Onun sevgisi bana hediyeydi. Şükürler olsun, Allahım.

Kollarını bana sardığında kalbinin hızlı atışına şahit oldum. Başımı kaldırdım yavaşça. Yüz yüze bakıyorduk. Onu öpüp bir şey demeden gittiğim gün geldi aklıma. Yutkundum.

Yavaşça benden ayrılıp gözlerime baktı. Çok güzel bakıyordu bana. Yanan yanaklarımla gülümsüyorum.

"Ege... Seni çok özledim."

Boğazımı zorlayan yumruyla yutkunmaya çabaladım. Sanki bu dünyada sadece o vardı yanımda. Ona güveniyorum.

"Duygulandırıyorsun beni kraliçem. Ben de seni çok özledim." dedi yaşaran gözleriyle. Başımı eğdim. Beni nahifçe kendine çekip sarıldı. Kollarımı sıklaştırdım. Gözlerim doluyordu.

"Ece'cim kim gelmiş?"

Ada ablanın sesiyle birbirimizden ayrıldık. Gözlerimi kırpıştırıp yüzümü sildim. Ege, gözlerini kırpıştırıp başını çevirdi.

"Ben geldim, hala. Sana simit almıştım, hâlini hatrını da sorayım, dedim. İyi ki gelmişim." dedi gülerek. Gülümsedim.

"Yaa hoş geldin, Ege. Halacığım gel birlikte kahvaltı yapalım."

Elindeki simit poşetini uzattı. Gözlerine kadar gülümsüyordu.

"Yok hala. Sağ ol. Başka zamana inşallah. Benim bir işim var. Siz kız kıza takılın."

"Öyle olsun bakalım. Ece, simit sever herhalde." deyip kıkırdadı Ada abla. Ege'nin elinden poşeti aldı.

"Sever tabii, sevmez olur mu?"

Ege'nin heyecanlı konuşması üzerine atıldım. Günümü güzelleştiriyordu.

"Evet, severim!"

Aynı anda güldük. Sanki bütün dertlerim üzerimden akıp gitmişti.

"Hala, görüşürüz. Ben gideyim."

Durdu. Gözlerini bana çevirip devam etti sözlerine. Gözlerine kadar gülümsüyordu.

"Yarın okulda görüşürüz, Ece."

"Görüşürüz."

Ve gitti. Ada abla ile mutfağa geçtik. İmalı bakışlarını görmezden gelmeye çalışarak yerime oturdum. Burnuma Ege'nin kokusu geliyordu. Burnumu gömleğime yaklaştırdığımda kokusunun üzerime sindiğini fark ettim. Tatlı bir kokuydu. Yanaklarım gitgide kasılırken Ada ablanın konuşması üzerine başımı hızla kaldırdım.

"Yengeciğimle tanışmanı çok isterim."

🎭

Bölüm nasıldı?

Düşünceleriniz?

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz🍃

Leyla Leyla!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin