3.5

20K 1.2K 121
                                    

Oylarınızı ve satır arası yorumlarınızı unutmayın 🧚🏻‍♀️

İyi okumalar🤍

Bugün hastaneden taburcu oluyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bugün hastaneden taburcu oluyordum. Dün gece Pamir yüzümün halini görünce merak edip ne olduğunu sormuş ben mesajı gösterdikten sonra halledeceğini söyleyerek yanımdan ayrılmıştı. O gece Pamir'i tekrar göremedim ama bana yarın mutlaka yanımda olacağını söylemişti.

Hastane odasında Efsa'nın getirdiği kıyafetleri giyip saçlarımı taradıktan sonra odadan çıktık. Perviz çıkış işlemlerini yapıyordu ve yanında dün geceki çocuk vardı. Öğrendiğime göre çocuk Ceren'in flörtüydü ancak Perviz onunla daha çok flörtleşiyordu. Şakasına da olsa durmadan Eren'in -çocuğun adı buydu- dibindeydi ve Ceren kesinlikle sinirden köpürüyordu bu duruma.

"Abla daha iyi hissediyor musun?" Başımı salladım. Biraz daha yürüyüp yanlarına geldiğimizde konuşmaları daha net anlaşılıyordu.

"Perviz! Ben gay değilim gerçekten!" Zavallı Eren Perviz'in kolunun altından çıkmak için çırpınırken Ceren'de Perviz'in kolunu çekiştiriyordu. "Kırk yılın başı sevgilim olmuş bırak onu dağ ayısı!" 

Karşımızdaki manzaraya bakarken ben de Efsa da şaşkınlıktan birbirimize baktık. Perviz sırıtarak debelenen çifte bakıyordu bizi gördüğünde  onları bırakıp yanımıza geldi.

"Yenge iyisin değil mi? Ona göre hala durabiliriz." Aniden ciddileşen ifadesine kıkırdadım. Çok garip bir kişilikti.

"Sorun yok ben iyiyim, gitmekte bir sakınca yok." Perviz ne kadar benden büyük olsada sanki büyük olan benmişim gibi davrandığında garip hissediyordum.

"Öyleyse çıkalım dışarıda bekleyen biri var." Kalbim heyecanla çarpmaya başlarken hızlı adımlarla yürümeye başladım. Ceren ve Eren Perviz ile birlikte arkamızdan gelirken bahçeye çıkmıştık. Hastane otoparkında gördüğüm tanıdık araba ile yüzüm gülerken sarı saçları görebilmiştim.

"Abla yavaş düşeceksin şimdi!" Onu dinlemediğimi fark ettiğinde, "Oho ben zaten ağaçlara konuşuyorum diyerek beni kendi halime bırakmıştı.

Otoparka girip de arabanın önüne geldiğimde yüzünü nihayet görebilmiştim. Yüzündeki sert ifade göz göze geldiğimizde yumuşadığında yavaşladım ve normal adımlar atmaya başladım. Bir kaç adımda karşısında olduğumda uzanıp elimi avucuna aldı. Gözleri sargıdaki elimde gezinirken yutkundu.

"Hareket ettirebiliyor musun?"

"Biraz..." O gece yere düştüğümde biri elimi ezmişti ve o kadar sert basmıştı ki bu sabaha kadar acısından hareket ettiremiyordum. Doktor incindiğini söylemişti.

"O piçleri..." Bir anda sustuğunda başımı kaldırdım.

"Kendini suçlamıyorsun değil mi?" Bunu yaptığını biliyordum. Hareketleri sözleri ve bakışları bile bunu belli ediyordu. Kendisine kızgındı ama bu kendine yaptığı bir haksızlıktı. "Eğer kendini suçlarsan seninle konuşmayacağım."

Başını kaldırıp şaşırmış bir şekilde baktığında gözlerimi kıstım Efsa ve Ceren için kullandığım trip ifademi ortaya çıkardım. Bu benim gizli silahımdı ve onunda bu silaha yenilmesini umuyordum. "Sen ciddi misin?" dediğinde silahımın işe yaradığını anlayarak başımı salladım. "Suçlamıyorum!" Aniden bağırdığında şaşırdım ancak o da bu yaptığına şaşırmış gibi görünüyordu. Şu an ki yüzü daha çok bir balığı andırıyordu gerçi.

"Gerçekten mi?"

"Hı hım." 

"Öyleyse sana inanıyorum."

"Sizi bölmek istemem ama kök salmaya başladık ona göre.(!)" Ceren'in uyarısıyla birlikte Pamir elimi yavaşça bıraktı. 

"Gidelim." Açılan kapıdan içeri girip diğerlerinin girmesini bekledim ancak sadece Efsa bindi. Ceren ve Eren Perviz ile birlikte geleceklerdi.

Araba yavaşça hareketlendiğinde başımı cama yasladım. Araba hareket ettikçe gözlerim ağırlaşırken kendimi sıkmaya başladım neyseki sevdiğim bir şarkı başlamıştı. Bu beni eve kadar tutardı.

"Swear we drive each other, mad, she be so stubborn

– Yemin ederim birbirimizi delirtiyoruz, o kadar inatçı ki

But, what the fuck is love with no pain, no suffer
– Ama acı çekmeden, acı çekmeden aşk nedir" 

Başımı istemsizce yan koltukta oturan Pamir'e çevirdim. Dümdüz yüz ifadesiyle sıkı sıkıya tuttuğu direksiyonu ustalıkla hareket ettiriyordu. Mavi yeşil karışımı gözleri güneşden dolayı kısılmıştı upuzun kirpikleri kendini gösteriyordu. Sarı dalgalı saçları aralık camdan gelen  rüzgardan dolayı hafif bir şekilde sallanıyordu.

"I am his, and he is mine
– Ben onunum ve o benim

In the end, it's him and I
– Sonunda, o ve ben"

"Yok artık." Aniden arkadan gelen ses ile daldığımı fark ederek hemen kendimi toparladım. Çoktan eve gelmiştik bunu fark edememiştim bile. "Evin hasar alan yerleri düzelmiş!"

"Ne?!" Başımı cama çevirdiğimde ağzım ve gözlerim şaşkınlıkla açıldı. 

Ev aynı eskisi gibiydi. Ne camlar kırıktı ne de duvarda ezikler vardı.

Ama nasıl?

Başımı aniden Pamir'e çevirdiğimde omuz silkip gülümsedi. Hepsini Pamir yapmıştı...

"Teşekkür ederim." diyerek boynuna sarıldım. Ona olan borcumu nasıl öderim bilmiyordum gerçekten.

"Lafı bile olmaz." ellerini belimde hissettiğimde vücudum da yine o garip sıcaklığı hissettim.

Adı neydi bu şeyin?

"Teyze!" Efsa arabadan koşarak çıktığında ben de Pamir'den ayrılıp peşinden gittim. Efsa kollarını teyzeme dolamıştı teyzemde ona. Teyzem başını kaldırıp beni gördüğünde ifadesi değişti ardından arkama bakıp Efsa'dan yavaşça ayrıldı.

"Efsun, bir de ben tanışayım şu şarkıcıyla."

🎶

Geciktiğim için üzgünüm...

Menajer ❦ Texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin