2.1

29.7K 1.5K 70
                                    

Oylarınız ve satır arası yorumlarınızı atmayı unutmayın🧚🏻‍♀️

Telefonumu kapatıp tekrar cebime koyarken yüzümde nasıl bir ifade varsa artık Ceren bunu fark ettiğinde trip halinden bile çıkmış tek kaşını kaldırarak beni süzüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefonumu kapatıp tekrar cebime koyarken yüzümde nasıl bir ifade varsa artık Ceren bunu fark ettiğinde trip halinden bile çıkmış tek kaşını kaldırarak beni süzüyordu.

Omzuma yavaşça kol atıp, "Şşş hayırdır Karadeniz'de gemilerin mi battı uşağum?(!)" dedi alayla.

Karadeniz deme işte onu deme...

"Karadenizlileri de..."

"Biraz daha konuşursan arkanda ki Karadenizli İsmail seni sıranın başına tekmeleyecek." Kısık sesle sözümü bölmesiyle çaktırmadan arkama bakmaya çalıştım. Vallahi de İsmail kıpkırmızı olmuş bize bakıyordu. Herif açken zaten gözü dönüyordu şimdi bir de onunla uğraşılmazdı anasını satayım.

"Ay dön dön ben sana yemek alıp oturduğumuz da anlatırım."

Neyseki arkadaşım anlayışlıydı da başını sallayarak yeni konu açtı. Sıra bize gelene kadar bu konu hakkında gülerek konuştuk. Yemeklerimizi aldığımızda boş olan bir alan geçerek oraya oturduk.

"Eee anlat artık!" E bi dur da bir lokma bir şey yiyelim ya.

"Tamam kendini hazırla çünkü anlattıklarımın hiç biri şaka değil."

Anlatmaya başladığım andan itibaren her şeyle ilgilenmeyi bırakan arkadaşım ile kendimi gülmemek için sıkarken her anlattığım ile onu yüz ifadesi değişiyordu.

Tüm olanları kısa bir özet geçtikten sonra az önce sırada olanı da söyleyip olaya noktayı koydum.

"Sen menajeri ile yakın olmadığını söylediğine emin misin?" Başımı hızlıca salladım. O mesajı gözlerimle görmüştüm ve tekrar bunu kanıtlayabilirdim. Bunu dile getirdiğimde sevgili arkadaşım da başını salladı.

"Gençler yemek saati bitti dersiniz başlayacak hadi sınıfınıza!" Bir anda başımızda biten din kültürü öğretmeni ile ikimizde hızla doğrulduk. "Tabaklarınızı kaldırın!" Bunu tabaklarımızı aldığımızda söylemişti...neyse.

Tabaklarımızı götürürken Ceren bir yandan dinciye kötü kötü bakıyor ve muhtemelen içten içe ona sövüyordu.

Yemekhaneden çıkıp alt kata indiğimizde Ceren bunaldığını söyleyerek dışarı çıkmak istedi, onu onayladığımda kol kola en alt kata indik. En alt katta dokuzuncu ve onuncu sınıf öğrencileri vardı.

Ceren ile gülerek sohbet edip bir yandan da yürürken aniden bana çarpan beden ile neredeyse yere düşecektim. Ceren çarpan bedene kızarken bende o kişiye baktım.

Sanırım onuncu sınıflardan bir kızdı. Siyah saçları ile yüzünü örtmeye çalışsada göz yaşlarınının döküldüğü kömür rengi gözlerini ve kızaran beyaz tenini fark etmiştim. Ağzımı açıp ona bir şey söylemek üzereydim ki hızla özür dileyip koşarak yanımızdan uzaklaştı.

"Bu Farah Güz Dora değil mi? Müdürün yeğeniydi sanırım." Ceren yan tarafımdan konuştuğunda dudağımı sarkıttım. İsmini duymuştum ama daha görmemiştim.

Acaba neden ağlıyordu?

"Hadi biz çıkalım." Arkama bakmayı bırakıp Ceren'in koluna girdim. Dışarı çıkıp boş masalardan birine oturduğumuzda gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım. Bunu yapmak artık benim için bir alışkanlık olmuştu. Ne zaman bir ortama girsem önce orayı inceler ve ona göre hareket ederdim.

Okulumuz özel bir kolejdeydi. Hem benim hem de Efsa'nın bursu vardı ki zaten ailemiz vefat etmeden önce durumumuz iyiydi ve geleceğimiz için tüm hazırlıkları yapıp bize yüklü miktarda para bırakmışlardı. Yine de o paraya ihtiyaç duymadıkça dokunmuyor kendi paramı kendim kazanıyordum. Böylece keyfi harcamalar yapmak daha kolay oluyordu. Yine de ayrı eve çıkacak kadar paraya sahip değildik. Bir de reşit olma meselesi vardı.

Bahçede bir kaç grupdan başka kimse yoktu o yüzden daha rahat hareket edebilirdim.

"Aşkım iki saattir kıçın titriyor artık bak şu telefona.(!)" Daldığım düşüncelerden hızla doğrulurken titreyen telefonumu bile yeni fark etmiştim.

Telefonu cebimden çıkarıp ekranı açtığımda ise geleb mesajlar ve aramalar ard arda sıralandı.

7 mesaj ve 3 arama ve hepsi de Pamir'den birkaç dakika önce gelmişti.

Pamir: Hey bugün hiç sesin çıkmıyor (12:40)

Pamir: Okuldasın gerçi

Pamir: Ama şu an öğle arasında olmanız lazım
bence öğle arasında telefonla ilgileniyorsundur

Pamir: Tabi önce yemek yemen lazım
yemek ye sen o zaman (13:00)

Pamir: E yemek de yemişsindir artık (13:35)

Görüldü ✔️✔️

Mesajlarını görüldüde bıraktım. Sanırım şu an onunla konuşmak istemiyordum. Yoksa kesinlikle kızgınlığıma yenik düşer ve onu üzecek şeyler söylerdim. Bunun olmasını istemiyorum.

Ancak sanırım o istiyor.

Telefonumda beliren arama bana bunu gösteriyordu en azından.

🎶

600 kelime yazmışım be hemde telefondan başardım bunu...

Laptop yanımda olsaydı daha da uzardı ama köy şartları yapıcak bir şey yok.

Eh bir dahaki bölüm bir tık daha kısa olur muhtemelen çünkü tüm gün bu bölümle ilgilendim. Diğerini yeni yazmaya başlayacağım.

Bir de ufak bir soru sorayım,

–Sizce Efsun bu defa Pamir'in aramasını açacak mı?

Menajer ❦ Texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin