14. Beyaz Ayı

39 17 0
                                    

"Beyaz ayıların bedenleri üşümeye bilir ama bence her yalnızlığı tattıklarında kalpleri üşüyor.."
.
.
.

"İNSANLARA DİKKAT ET BEYAZ AYI. KÜRKÜN BAZILARINA LAZIM OLA BİLİR."

.
.
.
Poyraz gördüğü kabusun etkisiyle gözlerini hızlı açarak yatağında doğrulmuş, alnındakı teri titreyen elinin tersiyle silmeye çalışıyordu. Yanağındakı ıslaklıktan ağladığını anlamıştı. Acısı o kadar derindi ki, uykuda bile olsa etkisini yanağına akan yaşlarla anlaya biliyordu. Kabus görmeden uyandığı çok az sabahlar vardı ve malesef bu sabah o sabahtan değildi. Yine ondan uzak olan ruhu onadan biraz daha uzaklaşmıştı. Her  sabah olduğu gibi.

Her seferinde farklı kabuslar görürdü ama olayların cereyan ettiği kişi aynıydı. O kabusların sahibi ela gözlerdi. Arayıpta bulamadığı ela gözler. Gördüklerini hatırlamak istemese bile onlar kendini hatırlatacaktı. Görülen tüm güzel rüyaların unutulmasının inadına görülen bütün kabusların kendini unutturmadığı gibi bu kabusta kendini unutturmayacaktı. Kısa görüntüleri ona hatırlatarak kırık kalbini daha da kıracak, ruhsuz bedenini incitecekti.

"Gitme" diyordu ela gözlü kıza. Ama o arkasına bile bakmadan koşuyordu. Uzaklaşıyordu, uzaklaştıkca adamın ruhunu da peşine takmış hızla sürüklüyor, onu incitiyordu. Poyraz ne kadar onun arkasından koşsa da sanki yerinde durmuş gibi ona yaklaşamıyordu, kız daha da uzağa gidiyordu. Güneşe koşupta ulaşamamak gibiydi bu. O, güneşini, ışığını yavaş yavaş kaybediyordu.

Koşmaktan yorulsa bile asla pes etmiyor, bir umut ilerliyordu. Gözünden yaşlar yok olurken, kaybetmenin acısını iliklerine kadar hissediyordu. Ama sonunda dayanamadı ve birden kendini yere bıraktı. Dizleri yerle buluşunca olan acı kalbindeki acıyı bastıramamıştı. Ellerini kumun üzerine koymuş, başını yere eğerek ağlıyordu.

"Lütfen" diyordu, "Lütfen gitme.. Beni sensiz bırakma." Yumuruk yaptığı elini hızla yere vurup haykırmıştı artık izi bile görülmeyen kıza. "Ruhumu geri getir!" Dikleşip dizlerinin üstünde oturmuş sanki kollarını kullanamıyormuş gibi serbest bırakmıştı. O kadar çaresiz bir görüntüydü ki bu, kabusu bile acıvericiydi. "Ruhumu benden uzaklaştırma be kadın.. Onu geri getir!"

Başını iki yana sallayarak kafasını ve kalbini meşgul eden görüntülerden kutrulmak istedi. Yataktan hızla kalktığı sıra küçük bir göz kararması yaşayarak başı döndü ve tekrar yatağa oturmak zorunda kaldı. Fena şekilde ağrayan başını iki elinin arasına alarak sıktı. Ama geçecek gibi değildi bu ağrı. Başının tekrar dönmemesi için bu sefer daha yavaş kalktı yerinden ve odasındakı lavaboya ilerledi. Yüzünü bol suyla yıkadığı sıra gene ela gözler kendini hatırlatmıştı ama Poyraz bu sefer düşüncelerin onu esir almasına izin vermeyecekti. Hızla musluğu kapatarak odadan çıktı ve aşağı kata indi.

Merdivenleri artık yarıladığı sırada menemen kokusu onu karşılamıştı. Bir anlık Esma ablanın geldiğini düşünse de dün sabahkı konuşmaları gelmişti aklına. Esma abla oğlunun ısrarlarıyla artık yurt dışında oğluyla yaşayacaktı. Bu yüzden dün sabah oraya gelerek Poyrazla vedalaşmıştı. Poyraz onun gitmesine çok üzülse de en azından oğluyla olacağı için mutluydu. Anneler çocuklarının yanında daha da güzellerdi.

O sıra kimin menemen yaptığını düşünmeye başladı ve evde kimliğinden bile bihaber ama anlamsız bir güven duyduğu bir kız olduğu aklına geldi. Çatık kaşlarıyla mutfağa yaklaşınca sırtı ona dönük çay demleyen kızı gördü. Kardeşinin kıyafetlerinden birini giymişti ve çok yakışmıştı. Çayı demledikten sonra çaydanlığı ocağa bırakan kızı izlerken bulunca kendini hemen doğruldu ve düz bir şekilde konuşmaya başladı.

KOR  (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin