3. BİR ÖMÜR !

384 155 388
                                    

_________________________________☆

"Bazen sonlar başka, başlangıclar farklıdır. Sonun başlangıcında durmak mı önemliydi, yoksa sonsuzlu başlangıcları beklemek mi ? Belki de hiç biri değildi. Son da yoktu, başlangıcta. Sadece biz vardık.."

_________________________________☆

Bazen dilsiz olmak ister insan, konuşamamak, ya da sağır olup söylediklerini duyamamak. Bazense nefesi kesilene kadar bağırmak ister, bir uçurumun tepesinde sonsuzluğa haykırmak, çığlık atmak ister. İnsan her zaman farklı birşey ister, ama tam tersiyle yüzleşir.

Söylediği dört kelimelik söz Henanın kalbini delmişti. İnsan kendi söylediği şeyle kırılır mıydı ? Kırılmıştı işte, kendine, ya da herkese, bilemiyordu. Tek bildiği canının yandığıydı. Bütün bu olanların kabus olmasını diledi. Asla gerçekleşemeyecek bir kabus. Uykuda olmayı, sahilde her zaman oturdukları bankta sevdiğinin omuzunda açmak istedi gözlerini. Ama biliyordu bu hayali gerçek olmayacaktı. Bu yaşadığı ne kabustu ne de ruya, bunlar gerçeklerdi, hem de kabustan bile daha korkunç gerçekler.

Beyni sanki kendini tüm dünyaya kapatmıştı. Alkış eden elleri görüyordu ama sesleri duymuyordu. Kulağında bir çınlama kalbinde bir sızı vardı.  Öyle bir çınlama ve sızı ki, kimseyi duymasına izin vermiyordu. Sonrasında kulağındakı çınlama yerini onun sesine devretmişti. O, sanki kulağına fısıldıyordu. Öyle şeyler söylüyordu ki, Hena gözünden akan yaşa engel olamamıştı. Ama dinlemek istiyordu onu herşeye rağmen. Belki son kes dinlemek.

"Gidecek misin şimdi?" Diyordu fısıltı, "Beni bırakıp gidecek misin ?" Elinin tersiyle göz yaşını sildi, kulağındakı ses kesilmiyordu. "O bene benden başkası dokunamaz demiştim... Dokunmasın!" Elindeki benine kaydı gene bakışları. Sevdiği adamın hep okşadığı benine. "Ela gözlerinde takılı kalmasın başkasının gözleri. O gözler bana ait." Kulağında sevdiği adamın ona söyledikleri kendini hatırlatıyor, ona acı verir gibi susmak bilmiyordu. Artık sussun istiyordu. Onu unutmak, ona dair herşeyi unutmak istiyordu ama bunu yapamıyordu. Kulağında hala onun sesi vardı.

"Ben seni denizin gökyüzünü sevdiği kadar sevdim. O ki, gökyüzüne olan aşkından onun rengine sarılmış, ben de senin rengine sarılmak istiyorum. Seni en az deniz kadar sevmek istiyorum gökyüzüm. Beni renginle sar." Kor olan kalbi artık kaldıramıyordu duyduklarını, hatırladıklarını. Onu artık unutmak isyiyordu, unutamadıklarını unutmak. Yapamıyordu, geçmişi onu rahat bırakmıyordu. Ne geçmişi, ne de geçmişte bıraktıkları.

"Evet" Kulağına dolan başka bir sesle irkildi. Dış dünyaya geri döndü ve durmadan alıkşlayan insanları gördü. Herkes mutluydu, Henanınsa kalbi kan ağlıyordu. Arda gururlu ve mutlu birşeklide Henanın gözlerine baktı, öyle bir baktı ki, kalbi duracak gibi oldu. Tekrar o cümleyi hatırladı. "Ela gözlerinde takılı kalmasın başkasının gözleri. O gözler bana ait." Boğazı düğünlendi, yutkunamadı, önüne döndü bakışları. Bakmasın gözlerine istiyordu, kimse bakmasın, her kesten saklamak istiyordu gözlerini. O gözler başkasınındı, başkasının.

Memur imzalamaları için defteri ilk Henaya uzattı. Hena usulca kalemi eline aldı. Bir anlık herkesi orada bırakıp kaçmak istedi, herkesten, herşeyden uzağa kaçmak. Yapamadı. Ardanın ona verdiği sözlere, Ardaya olan güvenine imza attı. O onu mutlu edecekti, inanıyordu.

Arda ve şahitlerde imzaladıktan sonra Memur ayağa kalktı. "Belediğenin bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum." Dedi cüzdanı Henaya uzatırken. Ve yine mutlu suratlar ve alkış sesleri. Hena yüzüne herzamanki gibi sahte bir gülümseme ekleyerek cüzdanı aldı ve yukarı kaldırdı büyük bir gülümsemeyle. Kalbi kan revan ağlarken yüzü herşeye inat gülüyordu. Görenler onun gerçekten mutlu olduğuna eminlerdi artık.

KOR  (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin