8. SÖZ

273 123 268
                                    


Bu bölümü çok sevdiğim ve kalemine güvendiğim arkadaşım  ozaysnr  a ithaf ediyorum. 💜

💜🖤💜🖤💜🖤💜🖤💜🖤💜

SÖZ

İşte hayat bu. Kimi oyuna nasıl dahil edeceği belli değil..!

"Ölmüş"

Duyduğu şeyle parçalanmış kalbi daha da tuzla buz olmuştu Henanın. Yanlış duyduğunu, bunun doğru olmadığını düşünüyordu. Aslında düşünemiyordu bile. Kıpkırmızı olmuş gözlerini yerde kanlar içerisin de yatmış adama dikmişti.
Ne kırpmıyordu ne de gözünü çekmiyordu. Donmuştu, sanki hareket etmiyordu ama gözünden yaşlar sel gibi akıyordu.

"Ölemez.. Ölmüş olamaz.." dedi kısık bir sesle nihayet dudaklarını aralayıp.

Bu gün babasını kayb etmişti sevdiği adamıda kayb edemezdi. Evet kızqındı, evet asla onu affetmeyecekti, evet ayrılıp ondan uzaklaşacaktı. Ama en azından nefes aldığını, iyi olduğunu bilecekti. Bu onu mutlu etmeye yeterdi. Ama şimdi oda olmayacaktı. Aynı günde hayatındakı en sevdiği iki erkeği kayb etmişti. Aynı günde hem babasını, hem de kocasını kayb etmişti. Babasını kocası, kocasını ise kendisi öldürmüştü.

Nasıl bir döngünün, nasıl bir çarkın içindeydi bilmiyordu ama oradan da çıkamıyordu. Ne yapacaktı şimdi? Babası olmadan, sevdiği adam olamadan? Ne kadar nefes ala ne kadar yaşaya bilicekti?

Ahmet gözlerini Henaya dikmiş ayırmıyor onun bu hale düştüğünü gördüğü için canı yanıyordu. Kardeşi diri diri ölmüştü gözünün önünde. Bedeni sağdı ama ruhu.. Ruhu artık ölmüştü. Asla da dirilemez, asla da eskisi gibi yaşayamazdı.

Amcası, o da ölmüştü. Hâlâ olanların etkisinde idi. Kıpırdayamıyordu, dili söz tutmuyordu. Konuşmak istese bile dudaklarını aralayamıyordu. Oysa ki ne kadarda mutlulardı bu sabah, ne kadar da güzeller di.

Hena elini Ardanın yarasının üzerine dokundurdu. Narin  bir şekilde. Sanki biraz daha bastırsa acıyacakmış gibi. Daha da acımaması için hafifce gezdirdi yarasının üzerinde. Kana boyanmış eline baktı. Gözlerindeki yaşlar daha da artarken dudakları 'ne yaptım ben' diyerek fısıldadı. Nasıl yapmıştı, nasıl vurmuştu onu. Ardanın ona çaresiz bakışları geldi gözü önüne. Onu vurduğunda Arda elini yarasına götürüp eline boyanmış kan lekesine sonrasa Henanın gözlerine bakarak 'Sen ne yaptın' demişti. Sonrasa yere yığılmıştı. Son kez Henanın yüzüne bakıp gözünden bir damla  düşürerek  gözlerini sonsuza dek kapatmıştı. Asla uyanamayacağı uykunun kollarına bırakmıştı kendini.

Hena kendini asla affetmeyecekti. Onu bilerek öldürmemişti. Ama sonuçta o ölmüştü. Onun elinde ölmüştü. Hena düğün gecesi kocasını öldürmüştü. Hem de canından çok sevdiği adamı.

Hayat ne kadarda qarip değil mi? Hayatının değişeceğini, daha da güzel olacağını düşünerek birşeylere adım atıyorsunuz. Ama hayatınız öyle bir değişiyor ki, ne hatırası seni bırakmıyor, ne de acısı seni asla terk etmiyor.

Terk etmeyecekti. Henanı bu yaşadığı şeylerin acısı terk etmeyecekti. Kalbine bir kor parçası düşmüştü. O kor asla sönmeyecekti. Aksine her geçen gün daha da yanacak, daha da alevlenecekti.  Kaldıra bilecek miydi peki Hena bu olanları? Eskisi gibi mutlu ola bilecek miydi? Zaman gösterecek ama zaman da her şeye iyi gelmiyor malesef.

Ahmetin aklında şu an dolaşan tek şey bu olaydan Henayı kurtarmaktı. Yoksa hapise düşecekti ve hayatı daha da berbat olacaktı. Bu yüzden onu kurtarmalıydı. Dizlerini sürüyerek Henaya yaklaştı ve eli ile saçlarını okşadı. Hena hiç oralı değilmiş gibi gözünü sevdiği adamın cesedinden çekmiyordu. Ahmet dayanamadı ve Henanın elini Ardanın üzerinden çekti ve omuzlarından tutarak onu kendine çekerek sarıldı.

KOR  (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin