08

990 105 30
                                    

eski okuyucu iseniz tekrar okumalısınız bölümü, değişiklik yaptım <3 ve şimdiki zaman eki ile yazmaktan vazgeçtim. geçmiş zaman kipi ile yazacağım <3

seon woo
riki
nasılsın?

japon
iyiyim seon woo, sen nasılsın?

seon woo
iyiyim ben dee

japon 'riki' olarak değiştirildi.

seon woo
eğer henüz bir şeyler yemediysen bana gel diyecektiiim

riki
şey, olur
hazırlanıp geleyim o halde ben 💕

seon woo
tamamdır bekliyorum 💕

bana her sey yakisir
wp grubu

sunoo
sunghoon
bana para atsana

sunghoon
sen iyi alıştın bakıyorum da
ben de altın yumurta sıçmıyorum sonuçta burada.
veremem para falan.

sunoo
ya hadi riki'yi yemeğe çağırdım markete gidip bir şeyler almam lazım.

sunghoon
ya abicim senin yapabildiğin tek şey noodle. o da hazır noodle hani.
neyine güvenerek onu yemeğe çağırdığını sorabilir miyim???

jungwon
bekle sen,
gaza gelip ne yalanlar söyler daha bu.
zenginim falan da der yakında çocuğa.

sunoo
ya hadi
sunghoon sen elli at
jungwon sen de elli at
yeter

sunghoon
neyine yetiyor pardon?
ne zamandır market alışverişi yapmıyorsun sen sorabilir miyim?

sunoo
lise üçten beri
annemin istediklerini hep yanlış aldığımdan benden bir şey istememeye başlamıştı en son.

jungwon
annen nerelerde sunoo?

sunoo
geceleri çalışıyor.
bir ara ziyarete gelin lan

sunghoon
gelirimmm
bu arada parayı gönderdim <3

sunoo
TEŞEKKÜR EDERİM AŞKIMMMM

jungwon
ben de gönderdim

sunoo
sağ ol

jungwon
ibne.

"gülme. gülme diyorum ya." karşısında sızlanıp bir yandan da gülerken riki kahkahalarını tutamıyordu. hepsi önüne hazır noodle koyduğum içindi.

"sen cidden müthiş birisin seon woo." noodlea sosunu dökerken ara ara kıkırdamayı sürdürüyordu.

jungwon ve sunghoon'dan aldığım parayla markete gittiğimde bir şey almaktan vazgeçmiş ve evdeki hazır noodlelarla işimi halletmiştim. bunun sebebi sonrasında riki'ye güzel bir kahve ısmarlamak istediğim içindi. çünkü gecen gece onu sırf çayı ucuz diye kahveye götürdüğüm için utanıyordum. sunghoon duysa beni linç ederdi ama neyse ki onlara söylememiştim.

birlikte noodlelarımızı tatlı bir sohbet eşliğinde yedik. o bana kendisinden, ben ona kendimden bahsettim. ortak pek noktamız yoktu. müzik zevkimizden sevdiğimiz kitaplara, konuşma şeklimizden hobilerimize tek bir ortak noktamız bile yoktu.

"nasıl olabilir ya?" şaşkınlıkla konuştu. "taylor swift dinlemeyen biri olamaz, olmamalı."

"ben pek yabancı şarkı dinlemiyorum da." dedim. "o yüzden."

"ne çok şey kaçırdığını bir bilsen!" sonrasında telefonunu çıkardı ve müzik listesinden bir sürü şarkı açıp bana dinletti. şarkılar hakkında konuştuğu için şarkıya değil ona odaklanıyordum ve bu yüzden beğenip beğenmediğimi bile anlayamıyordum.

mutfak masasını hızlıca toparlayıp odaya geçtiğimizde de hâlâ konuşuyordu. birkaç japon grubundan ve gittiği konserlerden bahsediyordu şimdi de.

"ben hiç konsere gitmedim." dedim. "nasıl bir şey?"

"gittiğin sanatçıya ve kitlesine göre çok değişir. senin konserine gitmeyi istediğin bir sanatçı ya da grup var mı seon woo? ileride birlikte gidelim."

gülüp televizyon kumandasına uzandım. "hayal kurmayalım boşuna ama... exo'ya gitmeyi isterdim."

"e gideriz işte. neden hayal olsun ki?"

"bilet paralarından haberin var mı oğlum senin?" dedim gülerek. "yürü git."

"ya seon woo, para dert değil. gideriz işte."

iç çektim. "para çok büyük bir dert riki..." ardından kaşlarımı kaldırıp ona baktım. "animasyon filmleri seviyordun değil mi? ne izlemek istersin?"

heyecanla dikleşti. "arabalar. izledin mi?"

"izlemeyen mağarasından çıksın." sesli güldü.

televizyondan filmi ayarlayıp arkama yaslandım. o da aynısını yaptı ve ikimiz de gözlerimizi ekrana kilitledik.

uykusuz kalınan geceler # sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin