3.4

80 6 0
                                    


Kaldığımız yerden devam ediyoz.

Hadi bakiyim. Öpüldünüz😘😘

🐦🐦

"Sen kimsin?!"

Ablamın sesi beynimin içinde yankılanıyordu resmen.

Salona doğru adımlayıp ablamın yanında durdum.

"Tuğrul." Dedim. Ablam kafasını bana çevirip soru dolu bakışlarıyla yüzüme baktı.

"Tuğrul kim?"

"Benim erkek arkadaşım."

"Erkek arkadaşın?"

Kafamı salladım. Artık birilerinin öğrenmesi gerekiyordu.

"Ne zamandan beri?" Dediğinde Tuğrul lafa atladı.

"İki aydır."

O kadar olmuş muydu yaa? Olmuş demek ki.

Ablamın gözleri şaşkınlıkla büyürken neye uğradığını şaşırmış gibiydi.

"İki aydır öyle mi? İki aydır bi sevgiliniz var ve bundan hiçbirimizin haberi yok öyle mi Ahenk Hanım?"

Sesi sinirli çıkıyordu. Sanki sevgilimin olduğunu öğrenince eline ne geçecekti ki.

"Şimdi öğrendin işte. Kurcalamasana!" Dedim ve Tuğrul'un yanına gidip kolundan çekiştirdim.

"Zaten Tuğrul da gidiyordu. Biz bize konuşuruz." Deyip Tuğrul'u kapıya doğru itekledim. Kapıyı açtığımda annemle gözgöze gelmeyi beklemiyordum.

"Anne?!"

"Ahenk?!"

Annemle kısa bi bakışmanın ardından gözleri yanımda dikilen Tuğrul'a çevrildi.

"Sen kimsin evladım?" Dediğinde yutkundum. Şimdi annem de öğrenecekti. Tam olacaktı.

"Ahenk'in erkek arkadaşıyım efendim."

Tuğrul'un sesi bile titrememişti. Helal lan mal değneeme. Sözüm olsun bi gün öpeceğim seni.

"Erkek arkadaşısın?" Dedi ve bana döndü.

"Ahenk? Bunlar ne demek oluyor kızım?"

Ayhh. Heyecan basmıştı.

"Anne istersen içeri geç. Bak kapıda kaldın. Sonra anlatıyım sana."

Kafasını sallayıp içeri girdi ardından da Eylül girdi. Bana ve Tuğrul'a sırıtarak bakıyordu. Eşşoğlu beğendi herhalde eniştesini.

Tuğrul Eylül'e göz kırptığında yanakları al al oldu. Allah'ım. Kardeşim utanıyordu lan. Hem de benim sevgilimden. Amanın.

Tuğrul'un koluna hafifçe vurup bana bakmasını sağladım.

"Hadi geçin içeri ne bakıyonuz yüzüme."

Annem, Tuğrul ve bana bakıp konuşmuştu.

"Anne." Dedim. "Tuğrul gidiyordu zaten."

"Kimse bi yere gitmiyor efendim. Madem senin erkek arkadaşın o zaman akşam yemeğine kalıp babanla konuşacak."

"Anne, pardon da biz evlenmiyoruz. Yani size damat falan getirmedim. Bizi everin falan da demiyorum. Ne bu babanla konuşacak falan demeler."

"Yok öyle. Ciddi olmasan eve getirmezdin herhalde."

Ciddiydim elbette ama daha küçüktük yav biz ne evlenmesi gözünüzü seveyim.

"Biz gayet ciddiyiz Ceylan Teyzecim. Okulumuz bittikten sonra-"

"Üniversiteden sonra diyo yani anne!"

"Evet evet. Üniversite de bittikten sonra biz evleneceğiz. Zaten bırakmam ben Ahenk'i."

Son söylediği şeyle birlikte tükürüğüm genzime kaçtı. Öksürmeye başladığımda annem elini uzatıp sırtıma birkaç kez vurdu.

"Helal yavrum helal."

Sağ ol anacım. Sen olmasan kendi tükürüğümde boğulacaktım resmen.

"Ee Tuğrul anlat bakalım baban ne iş yapıyor?"

"Babam özel bi şirkette inşaat mühendisi efendim. Annem de diyetisyen."

Babam kafasını sallarken annem de gülümsüyordu. Anlaşılan gelecekteki dünürlerini beğenmişlerdi. Meslek önemliydi sonuçta. Di mi yani? Ehehehe.

Babam Tuğrul'a soru sormaya devam ederken ben de çayları servis edip yeniden koltuğa oturdum. Tuğrul gayet rahat konuşuyordu babamla, heyecan denen bir şey yok muydu bu çocukta Allah aşkına yaa?!

Çaylar da içildikten sonra Tuğrul ayaklandı.

"Ben artık müsaadenizi isteyim. Saat geç oldu."

Babam da ayağa kalkıp elini Tuğrul'un omzuna koydu. Kapıya doğru ilerlerken konuşmaya devam ediyorlardı.

"Müsaade senin evladım. Bu arada istediğin vakit gelebilirsin. Bu kapı sana her zaman açık."

"Teşekkür ederim Fethi amcacım."

Tuğrul babamla erkeklere özgü bir şekilde tokalaştıktan sonra annem de Tuğrul'a sarıldı. Zaten annem severdi insanlara sarılmayı. Ehh bir de bu insan gelecekteki damadıysa daha çok severdi.

"Yine gel oğlum. Her zaman bekleriz."

"Gelirim inşallah efendim."

Tuğrul'un yanakları hafifçe kızarmaya başlamıştı. Anlaşılan utanmıştı bizim mal değnee.

Annem babamın kolundan tutup onu salona yönlendirdi. Bizi yalnız bırakmak için yapmıştı bunu. Ahh düşünceli annem benim.

"Sen az önce utandın mı?" Sırıtarak Tuğrul'a baktım.

"Ahenk, kaşınma istersen sevgilim." Dedi bana doğru bi adım atıp.

"Kaşısana hadi." Dedim. Salonu işaret edip. İçeride babam vardı yiyosa dokunsun bana Tuğrul efendi de görelim.

"Cadısın sen cadı." Benden uzaklaşıp kapıyı açtı ve çıkıp ayakkabılarını giymeye koyuldu. Yeniden ayaklarının üzerine dikildiğinde bana baktı. Yüzü asık duruyordu.

"Üff, ne kadar somurtkan bi şeysin sen yaa." Deyip ona yaklaştım. Kollarımı uzatıp boynuna doladım ve yanağına bir öpücük bıraktım.

"Neyse bu somurtkanlığına çare olur herhalde." Dediğimde sırıtmaya başlamıştı bile.

"Sen nasıl bi şeysin yaa." Deyip alnımdan öptü sonra da saçlarımın arasına öpücük bırakıp geri çekildi.

"Ben gidiyim artık."

"Güle güle." Dedim ve onun gidişini izledim. Apartmandan çıktıktan sonra kapıyı kapatıp içeri girdim. Bizimkilerin yanına gidip oturdum. Babamın Tuğrul hakkındaki fikirlerini merak ediyordum.

"Ahenk?!"

"Efendim baba?"

"Bu çocukla ne zaman tanıştınız kızım?"

"Okulda tanıştık ama zamanını tam hatırlamıyorum. Oldu bayağı. Niye ki?"

"Hiçç. İyi çocuk, terbiyeli, saygılı. Hoşuma gitti."

"Evet evet ben de sevdim. Çok terbiyeli ağzı da iyi laf yapıyor."

Annem de babamla aynı fikirde olduğuna göre tamamdır bu iş. Yarın beni istemeye geliyorlar desem karşı çıkmazlar herhalde.

O kadar da değil.

Tamam yav. Şaka yaptım zaten.

Annem ve babam kalkıp odalarına gittikten sonra ben de yatmak için odaya gittim. Damla'nın laflarını çekemeyecektim gece gece. Bu yüzden üzerimi değişip yorganımın altına girdim. Gözlerimi kapattım. Hâla sırıtıyordum. Çünkü mutluydum.

🐦🐦

Helllooo👻👻

Napıyonuz🤠

Yayımlanma tarihi
30.07.2022
(Cmt)

Şişko|Texting ✓ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin