2.8

103 6 0
                                    


🐦🐦

Gözlerimi açmak gelmiyordu içimden. Hep böyle kalsaydım olmaz mıydı? Kalbimiz acı denen şeyi hissetmese olmaz mıydı? Bu dünyada yalancı insan olmasa olmaz mıydı ya olmaz mıydı?! Niye olmuyordu ki sanki. Bir kere de bizim istediklerimiz olsa. Nolurdu.

"Ahenk hadi kalk bak en sevdiğin şeyi yaptı annem."

Burnuma kokusu geliyordu elbette ama canım istemiyordu ki. Karnım gurulduyordu orası ayrı mesele tabii de.

"Yemiycem yaa. Rahat bırak beni."

"Bak dün akşam da yemedin. Neyin var senin, hadi anlat bana."

"Anlatmayacağımı öğrenemedin mi hâla sen? Sana ben neyimi anlattım ki bunu anlatıyım yaa?"

Damla'nın nefes alıp verdiğini duydum. Kendini sakinleştiriyordu güya.

"Bi kere de normal insanlar gibi derdini anlatsan ölmezsin Ahenk!"

"Belki ölürüm nerden biliyorsun?! Sana beni rahat bırak diyorum bunun nesini anlamıyorsun ki sen?!"

"Anlıyorum ama ben seni anlayamıyorum. Neden böyle yapıyosun ki? Anlat bana dinlerim seni."

"Anlatmıyorum anlatmıycam da. Şimdi defol git ve beni rahat bırak!"

İnsanın kalbi kırıkken başkasının kalbini kırması daha kolay oluyormuş onu anladım şu an.

Damla biraz daha kalmaya devam ederse ağzımdan hiç istemeyeceğim şeyler dökülecekti ve herkesi paramparça edecekti.

"Damla git artık git. Kalbini kıracağım o olacak şimdi!"

Ayağa kalktığını hissettim. Adım sesleri kapıya yaklaştı, açtı ve gitti.

Sonunda yalnız kalmıştım. Her zaman olduğu gibi. Benim istediğim gibi. Ya da istediğimi sandığım gibi.

Telefonumun zil sesi kulaklarımı dolduğunda elimi uzattım. Yakın zamanda bu zil sesinden kurtulacaktım. Halay çekmek bile saçma geliyordu artık.

Mal değnee arıyor...

Susturmak için kapatma düğmesine bastım. Hangi yüzle arıyordu ki beni. Hı? Hangi yüzle?

Telefon sustuğu an mesaj sesi geldi.

Mal değnee: Ahenk konuşmamız gerekiyor.

Mal değnee: Lütfen. Beni dinle. Her şeyi anlatacağım sana.

Mal değnee: Saat ikide parka gel. Seni bekliyor olacağım. Lütfen gel. Lütfen.

Telefonu kapatıp yastığın altına koydum. Gözlerimi kapattım. Uyuyacaktım. Uyumak dışında başka bir şey gelmiyordu aklıma.

Yüzümde hissettiğim şeyle gözlerimi açtım. Saçım yüzüme gelmiş ve kaşındırıyordu. Saçım bile belaydı bana. Bu nasıl bi şeydir yaa.

Elime telefonumu aldığımda saate baktım. Kimse beni uyandırmamıştı. Şükürler olsun. Saat şu an ikiye on vardı. O kadar uyumuş muydum cidden?

Yataktan kalkıp odadan çıktım. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda kendi berbat yüzümle karşılaştım. Ölmüş gibiydim. Bu nasıl bi yüzdür mübarek. Ruhlar aleminden falan mı geldin naptın.

Yeniden odaya dönüp üzerimi değiştirdim. Yatağımı düzleyip telefonumu cebime soktum.

Bugün spora da gitmemiştim. O güzel huzur verici dakikalardan mahrum kalmıştım.

Ev ahalisi nerdeydi hiçbir fikrim yoktu. Ses çıkmıyordu koskoca evde. Buna anlam veremedim ve salona ilerledim. Girdiğimde gözüme çarpan ilk şey sehpanın üzerine bırakılmış kağıt parçası oldu. Yoksa bunlar hep birden evi terk mi etmişlerdi.

Saçmalama istersen Ahenk.

Kağıdı elime alıp açtım. Bu Damla'nın yazısıydı.

Ahenk. Uyandığında umarım salona gelmek aklına gelir. Odana girecektim ama korktuğum için kağıdı buraya bırakıyorum. Biz teyzemlere gidiyoruz. Serkan abi askerden gelmiş. Onu görmeye gidiyoruz. Merak etme bizi. Akşama geliriz.

-Ablan

Hıhı kesin ablam. Ve şey...hiç umrumda değilsiniz. Bir ömür eve gelmezseniz de olur yani. Hiç sıkıntı yok benim için.

Kağıdı sehpanın üzerine atıp salondan çıktım. Ayakkabılarımı giydikten sonra dışarı çıktım. Kapıyı kapatıp apartmandan çıktım. Şu Mal değneeyle konuşmam gerekenler vardı. Gidecek ve ona hesap soracaktım. Bana yalan söylemek neymiş gösterecektim.

Parka gittiğimde bankta oturduğunu gördüm. Bu onunla oturduğumuz banktı.

Ona doğru adımlamaya başladığımda kafasını kaldırdı. Göz göze geldiğimizde gülümsedi. Gülümsemek üzereyken dudağımın içini ısırıp ifadesiz bir şekilde yüzüne baktım. Bi gülüşü için onu affedemezdim. Affetmemeliydim.

Tam karşısında durduğumda ayağa kalktı. Benden uzundu bu yüzden başımı hafifçe yukarı kaldırdım.

Kollarını bana doğru uzattı. Sanırım sarılacaktı ama buna izin vermedim. Elimi ona doğru uzatıp göğsüne koydum.

"Bana yaklaşma. Sadece anlat ve bitsin. Bi an önce gitmek istiyorum burdan."

Gözleri zifiri karanlıktı. Bakıyordu öylece. Sanki bana sarılmak istercesine.

"Ahenk ben özür dilerim. Yemin ederim pişmanım sana yalan söylememeliydim biliyorum ama-"

"Ama söyledin. Hem de benim yalandan ne kadar nefret ettiğimi bile bile. Gözümün içine baka baka bana yalan söyledin.

Ben seni sana anlatıyormuşum yaa. Turgut'layken bile her şeyimi sana anlattım. Onunla ayrıldık ben geldim sana söyledim. Sırlarımı açtım ben sana. Ama sen ne yaptın beni kandırdın!"

"Ben söyleyecektim. Yemin ederim söyleyecektim sana."

"Ne zaman hı ne zaman? Torun torba sahibi olunca mı? Masal niyetine mi anlatacaktın napıcaktın?

Ben seni sevdim yaa ben seni sevdim. Tuğrul yapmaz dedim. Kendimden çok sana güvendim ben. Güvenimi kırdın sen Tuğrul. Hem de çok kırdın."

"İzin ver geri kazanayım o güveni. Sana söz veriyorum bi daha asla ama asla yalan söylemeyeceğim yemin ederim."

"Nasıl inanayım ben sana? Tekrardan nasıl güveneyim söylesene?!"

"Seni seviyorum Ahenk. Seni çok seviyorum. Yaptım bi aptallık ve çok pişmanım. Belki her şey yalan olabilir ama sana olan sevgim yalan değil. Ben seni çok seviyorum Ahenk."

"İnanıyım mı şimdi ben sana?"

Gözlerim acıyordu. Damla damla akıyordu gözyaşlarım kalbime.

"İnan. Ve bir şans daha ver bana, bize. Sana söz veriyorum pişman olmayacaksın."

Birkaç dakika yüzüne baktım. Gözleri ne kadar pişman olduğunu gösteriyordu zaten. Acı çektiğinin farkındaydım. O acıyı ben de çekiyordum. Bize kıymak istemiyordum ki ben. Ben... ben onu seviyordum.

"Peki." dedim mırıldanırcasına.

"Ne!" dedi. Gözleri heyecanla büyüdüğünde ister istemez gülümsedim. Daha fazla acı çekmemeliydik.

"Peki dedim. Peki. Herkes ikinci bi şansı hak eder."

"Sen var ya-"

"Ben var ya?"

Birkaç adım atıp kollarını etrafıma doladı.

"Varsın işte şişko onu diyorum."

"Yalancı." Deyip omzuna yavaşça vurdum. Sonra da kollarımı boynuna dolayıp beni kendine çekmesine izin verdim.

🐦🐦

Ohh be barıştılar sonunda. Dayanamıyorum ayrılıklara😌😌

Yayımlanma tarihi
22.07.2022
(Cuma)

Şişko|Texting ✓ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin