Hoş geldiniz👻🐦🐦
B*k gibi bir güne daha uyanmıştım. Kaç gündür keyfim yoktu. Sürekli uyuyasım geliyordu. Uyuyunca da kalkmak istiyordum. Mal gibiydim anlayacağınız. Bi dediğim diğer dediğimi tutmuyordu. Aklım şaşkına dönmüş gibiydi.
Mal değnee kaç gündür yazıyordu ama ona bile yazmıyordum, yazamıyordum. Çünkü kendi dertlerimle başkasını boğmak istemiyordum. Onun garip enerjisini yerle bir etmek istemiyordum. Kendim kendi dertlerimle baş edebilirdim. Baş edemesem bile birlikte oturur çekirdek çitlerim. O kadar da yüzsüzümdür işte.
Yatağımın içinden çıkmak istemiyordum. Niye hemen sabah oluyordu ki sanki. Yine ne gerek vardı yeni bir güne uyanmaya. Ve sürekli aynı şeyleri yapmaya. Bence hiç gerek yoktu. Ama bu hayatta benim fikrimi önemseyen kimse de yoktu zaten. Bu yüzden kalkacaktın, zorundaydın çünkü.
Sanırım depresyona giriyordum. Belki de girmiştim.
"Ahenk öğlen oldu öğlen. Kalkmadın mı hâla?"
Ablamın sesi kulaklarıma dolduğunda yorganı üzerime daha da çektim. Yok olmak mümkün olsaydı keşke.
Bir anda üzerimdeki yorgan çekildiğinde neye uğradığımı şaşırdım. Ablam tepemde karabasan gibi dikiliyordu.
"Bi saattir sana sesleniyorum duymuyor musun sen beni?"
"Uyuyordum. Duymadım."
"Nasıl bi uyku kız bu kalk artık. Hadi daha yerler silinecek."
Çok da umrumda sanki. Bana ne lan yerlerden.
"Bana ne yaa. Uyuyacağım ben."
"Bak beynin şişer benden demesi. Sabahtan beri yatıyon zaten kalk da bi işin ucundan tut. Ben bu evin hizmetçisi miyim bee? Her şeyi ben yapıyorum."
"Yapma! Sana yap diyen yok ki!"
"Hee yapmayım da b*kun pisliğin içinde yaşayın gidin de mi?"
"Yaşarız niye yaşamıyalım ki sanki?"
"Pisliksin kızım pislik. Yemin ederim bak!"
"Üff bi git hadi Damla yaa."
Ablamın adı Damla'ydı. Ve ben ona abla demiyordum. Niye diyim ki. Bana ne.
"Bak beş dakikadan kalkıp salona geliyorsun yoksa-"
"Yoksa ne?"
"Gelmezsen görürsün!"
Hıh çok korktum. Mal kafa.
Odadan çıktığında yorganı yeniden kafama çektim. Acaba havasız kalsam ölür müydüm? Ahh ulan nerde bende o şans.
Rüya âlemine dalmak üzereyken üzerim yeniden açıldı ve ben vücudumda soğukluk hissettim. Gözlerimi açtığımda beyinsiz Damla'nın sürahiyle üzerime su boşalttığını gördüm. Cidden mal yaa.
"Lan napıyon sakat?"
"Ben sana demiştim."
"İyi b*k yedin di mi? Ne geçti lan beni ıslatınca beyinsiz?"
"Ohh. İçimin yağları eridi."
"Ben sana şimdi gösteririm içinin yağını da dışınınkini de."
Yataktan kalkıp Damla'nın üzerine yürüdüm. Biraz korkutsam hiç fena olmazdı. Bana bulaşmak neymiş gösterecektim şimdi ona.
"Gelme kız. Git!"
"Noldu korktun mu sarı?"
Sarılardan nefret ediyordum. En çok da Damla malından.
"Ahenk bak git kızım. Elimden bi kaza çıka-"
"Hadi çıkarsana o kazayı. Merak ediyorum ne yapabileceksin?"
Odanın kapısı kapalıydı geri geri yürüyüp hızlıca kapıyı açtı. Ben de koştum tabii. Tam çıkarken saçlarından yakaladım. Benden kurtulmak kolay mıydı lan? Kuş olsan belki ama karadaysan kaçamazdın elimden.
"Annee! Eylülll! Yardım edin!"
Bi de bağırıyordu. Kimse yardıma gelmezdi ki. Annem gelirse onun da saçını yolardım zaten kaç zamandır canımı sıkıyordu. Ama annemdi kıyamazdım ki lan.
Eylül salona girdiğinde gözlerini kocaman açtı. Bizi ayırmaya çalışacak değildi. Çünkü benim tarafımdaydı akıllı kardeşim. Ve o da Damla'ya gıcık oluyordu.
"Eylül yardım etsene ne bakıyosun?!"
"O yardım edemez sana. Kimse yardım edemez kızım. Anla artık!"
Saçını yoluyordum. Aynı boydaydık ama bana göre fazla çelimsizdi bu yüzden dövmesi kolay oluyordu.
Bir anda yere düştük ikimiz de. Tepeme çıkıp yüzüme tokat attı. Bana lan bana.
Karnına ayağımla tekme atıp üzerimden attım. Bu sefer de ben onun üzerindeydim.
Ben de ona tokat attım. Benimki daha sertti. Burnu kırılmış bile olabilir o derece yani. Gerçi burnu nasıl kırılsın yav yumruk atmadım ki. Neyse. Biz birbirimizi yemeye devam ederken bir anda tepemizden aşağı sular dökülmeye başladı.
Bugün su günü falandı da benim mi haberim yoktu acaba?
"Noluyo lann!"
Aynı anda kafamızı kaldırıp baktık. Abim tepemizde dikiliyordu. Pis pis sırıtıyor elindeki vileda kovasıyla bize bakıyordu. Lan. Tüm evin pisliğini üzerimize mi dökmüştü şimdi o?
"Bittin oğlum sen!"
Damla'yla aynı anda kalkıp beyinsiz abime doğru koştuk. Elindekini kenara fırlatıp kaçmaya kalktı.
"Eylül geç ablacım şunun önüne. Kaçamasın!"
Eylül kollarını açıp abimin önüne geçti. Zayıftı zaten. Çok bi şey yapamazdı.
Abim onu kenara itip kaçmaya kalktı. Ayağına çelme taktığımda bir seksen yere yapıştı. Oh olsun. İt oğlu. Bana o suyu dökmeyecektin oğlum. Dökmeyecektin!
Damla'yla birlikte Taner'i bir güzel hırpaladıktan sonra kanepeye oturduk. Biraz önce düşmanken şimdi Taner'i dövmek için ittifak olmuştuk. Gariptik ne diyebilirim ki. Hem de çok gariptik. Üçümüz yan yana oturuyor nefes alış verişlerimizi düzene sokmaya uğraşıyorduk.
"Yordunuz lan beni mallar!" Dedim ikisine de sinirli sinirli bakıp.
Elimi kaldıracak tâkatim kalmamıştı. Ama iyi dövmüştüm haa. Ohh ellerime sağlık.
🐦🐦
Of of of.
Ne müthiş bir kardeş kavgası izledik öyle. Ayy pardon okuduk.😁
Yayımlanma tarihi
10.07.2022
(Pazar)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şişko|Texting ✓ (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilAhenk: Sus lan. Bi kere de ben haklı çıkıyım. Ahenk: Susup otursan ölmezsin herhalde. 0531...: Yoo belki ölürüm. Ahenk: İyi ben de cenazene gelirim. Ahenk: Helvandan yer sana dua etmeden giderim. 0531...: Pisboğaz. Hâla boğazını düşünüyorsun ya pes...