04

668 64 65
                                    

Bedenim onun siyah iyilik meleği olduğu gerçeğiyle yüzleşmesine devam ederken kaşlarım havalandı. "Sen beni kurtaran kızsın." dedim işaret parmağımı ona doğrultarak. Kahverengi saçlarına gözüm takıldı. "Şu gri saçlı olan.."

Hafifçe güldü. "Evet, benim."

"Ama nasıl.. Yani tamamen tesadüf mü?" Aynı sınıfta bulunmamız evrenin kurduğu minik bir senaryo olabilir miydi ki?

Gözleri kara bulutlarda dolandığında, "Sadece öylesine olmuş bir şey, karşılaşmamız gerekiyordu; evren bunu istedi." dedi sakince.

Bizim karşılaşmamız tesadüf değildi, o gece beni kurtardığı andan itibaren onda bir şeyler hissetmiştim. Gerçek anlamda beni kendine çekmişti ve bunun herhangi bir dış görünüş-karakter ile ilgisi yoktu; onun ruhu beni kendine çekmişti.

Bana dönmeden, "Nereye gideceksin?" der demez bir şimşek gökyüzünde çaktı. Yağmur yağacaktı, yağacağının ikimiz de farkındaydık ve ben bu havada nereye gideceğini bile bilmeyen bir zavallıdan başka hiçbir şey değildim.

Dudaklarımı büzerek, "Bilmiyorum." dediğim sırada yüzüme bir damla düştü. "Bu yağmurda nereye giderim ki? Neden şoförü gönderdin sanki?" Bana yaptığı iyilikti dışarıdan görüldüğü kadarıyla fakat bu iyilik sadece bir anlık sürmüş, yerini direkt olarak olumsuzluğa bırakmıştı.

Alayla kıkırdadığında dudaklarımı birbirine bastırdım. "Eve gitmek istiyor musun?" Yanaklarımı şişirerek gözlerimi yumdum. "Gitmek istediğin falan yok, sadece buna mecbursun; hatta siktir et, mecbur bile değilsin, kendini kandırma."

"Kendimi kandırmıyorum!" dedim kısık bir sesle isyankar tavrımı ortaya koyarken. "Kafamın nasıl karıştığını anlamıyor musun? Onlar benim ailem ve günün sonunda benim yanlarında duracağım kişiler, bana bakacak ve destek olacak kişiler. Oraya dönmeme rahatlıkla mecburiyet denebilir."

"Mecburiyet falan değil bu, muhtaçlık resmen; ilgi ve sevgiye muhtaç olmanın hafifleterek anlattığında beni değil kendini kandırmış oluyorsun." Sözleri bedenime bir ağırlık oturmasına neden olduğunda zorlukla yutkunarak ayaklarıma çevirdim bakışlarımı. Hiç çekinmeden aileme muhtaç olduğumu yüzüme vurmuştu fakat mesele bu değildi, mesele aileme muhtaç olmamın normal bir şey olmadığını savunmasıydı.

"Her çocuk," dedim kelimeleri cımbızla seçerken. "Sevilmeyi ve ilgi görmeyi hak eder, bu muhtaçlık değildir." Gözlerim kaçamak bir şekilde ona kaydığında bedenin gerildiğini fark ettim. Eli yumruk hâlini aldı, çenesini sıktı.

Kafasını ağır ağır iki yana salladı. "Her çocuk hak etmez." dedi tek nefeste. "Hiçbir zaman çocuk olamayanlar hak etmez mesela, sırtında ağır yükler taşıyıp hayattan sayısız tekme yiyenler de hak etmez; neden bilir misin Jeon, onlar tamamen yabancı oldukları bu iki duyguyu kabul etmez çünkü. Yabancı herhangi bir hissin bedenlerine yayılması onlar için tehlikedir ki zaten ilgi ve sevgi onlar için oldukça yabancı olduğundan almazlar içlerine. Kabuklarına çekilir ve orada saklanırlar, sonra da bu kara yaşantılarını terk eder giderler. Bütün hikaye bu."

Sustum. Sustum çünkü yaşanmışlığın verdiği o duyguyla konuştuğunu anlamam için kendimi zorlamama çok gerek yoktu. Daha hayattan bir şey öğrenemeden ders mi verecektim ben sanki ona? Acaba ne yaşadı, diye düşündüm. Acaba hangi ıssız rıhtımda soğuktan donmaya terk edildi de böylesine kapalı bir kutu hâline geldi?

"Neyse ne," dedi ayağa kalkarken. "Konu oldukça saçma bir yere gidiyor." Sadece kafamla onayladım, nedense konuşmak içimden gelmiyordu.

Gökyüzündeki yağmur taneleri kendilerini bir bir aşağıya bırakırken gergince ellerimi birbirine sürttüm. Yağmurda ıslanmayı sevmezdim çünkü hiç böyle bir şey denememiştim. Tadına bakmadığım yiyecekler gibiydi bu da, ya tadı kötüyse düşüncesiyle ağzımı bile sürmezdim onlara. Hep takım elbiseli biri beklerdi beni arabanın yanında. Yağmur yağdığı an benim için şemsiyeyi açar, sıcacık arabaya binene kadar konforlu hissetmem için her şeyi yapardı. Bir damla bile ıslanmadan evime varırdım. Kolaydı, insanların benim için uğraşmasını sağlamak bir deste para saçmak kadar uzağımdaydı ve bu babam gibi biri için oldukça kolaydı.

kiss, heal and go Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin