bol bol yorum bekliyorum finale özel, oy yıldızını da unutmayalımm😽
•
"Neden bir dövmeciye geldiğimizi sorabilir miyim acaba?" dedim gözlerimi bir an olsun onun yan profilinden çekmezken.
Bir eliyle elimi tutarken diğer eliyle cam kapıyı araladı ve bana baktı kısa bir an. "Dövme yapmak için." dediğinde omzuna yumruğumu geçirdim. Dalga geçiyordu bir de!
Bilmiş bilmiş gülerken bizi karşılayan ve vücudunun her yerinde dövme olan kaslı adamla kısaca selamlaştı. Bir kişilik sıra olduğu için bizi kenardaki koltuklara yönlendirdi adam. Oturduğumuzda Jungkook orta sehpadaki kalem ve kağıtları aldı.
"Ne çizelim?" dedi bana bir kalem uzatırken.
"Ne çizmek istersin?" dedim ben de, önüme bir kağıt çekerken.
"Özel bir şey olsun," Elini çenesine yasladı. "İkimizi ifade eden bir şeyler falan.."
Bir süre düşündüm. Aklıma bir şeyler geldi. Kağıda özenle bir güneş çizdim, iki tarafına minik bulutlar. Altına da bir ay çizdim, iki tarafına minik yıldızlar.
"Bak," dedim bileğini tutup kucağıma çekerken. İşaret parmağımla bileği etrafında tam bir tur attım. "Senin bileğine bu güneşliyi çizeceğiz. Benim bileğime de aylı olanı." Dudaklarımı birbirine bastırdım, yüzüne sadece kısa bir an bakabildim. "Çünkü Jungkook, sen benim karanlığımda, gecemde bir güneşin nasıl yer alabileceğini gösterdin. Çünkü sen benim gecemi aydınlattın."
Derin bir nefes aldı. Çenemden tutup göz göze gelmemizi sağladı. Yüzümü inceledi uzun uzun. "Ben senin geceni aydınlattım çünkü sen bana hayatıma giren bir gecenin aslında ne kadar aydınlık olabileceğini gösterdin."
Bir saatin sonunda dövmeciden çıkarken ikimizin de yüzü gülüyordu. Bileğimi havaya kaldırıp bir kez daha baktım. Birbirimize ait iki bilekliğimiz vardı artık, sonsuza dek kalıcı şekilde.
"Nereye gidelim?" dedi motoruna yanaştığımızda. İkinci bir kask yanımızda olmadığı için olanı da benim kafama taktı dikkatli bir şekilde.
"Bara gidelim, yarış varmış bugün." dediğimde kafasını salladı. Ondan önce davranarak öne bindiğimde gülüşü vardı kulaklarıma.
Göğsünü sırtıma tamamen yasladığında bu sefer gülen ben olmuştum fazla temasından dolayı. Kollarını belime sardı. Ben sürmeye başladığımda ise belimde sabit kalmadı tabii, hem bacağımda hem de karnımda geziniyordu elleri. Ana caddeye çıktığımızda kırmızı ışıktan dolayı durdum.
Kafamı omzuna attım. "Trafikteyiz ve derhal beni ellemeyi kesmezsen-" Cümleme devam edemedim boynumda hissettiğim nefesinden dolayı. "Bilerek mi yapıyorsun?" dediğimde kaskın hemen bittiği yeri ısırdı. Kafamı omzundan kaldırdım.
"Karşı koyamıyorum sana," Güldü. Saçlarımın arasından kelebek dövmemin olduğu yeri öptü. "Ellerim arasındasın ve bu beni çıldırtmaya yetiyor bile."
Hafifçe kalçamı oynattığımda elleri belime yeniden tırmandı ve kendine bastırdı beni. Sarı ışığı gördüğümde dudaklarımı büzdüm üzgünce. Yeşil ışık yandığında da hızla bütün araçlardan daha önce geçtim ışıkları. Jungkook beni ellemeye devam ettikçe heyecanlanıyordum zaten.
Normalden daha kısa bir zaman içinde barın önüne geldiğimizde önce Jungkook indi motordan. Ben de inip saçlarımı savurarak kaskı çıkardığımda bugün bilmem kaçıncı kere yine güldü Jungkook. Çok gülüyordu. Çok güzel gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss, heal and go
Fanfictionruhum yaralı, günlerim hep sayılı. karanlık iyilik meleğim, gel yanıma da öp, iyileştir ve git. kapat yaralarımı ama asla unutma, yarayı kapatan aşk, yaradan da derin. rosékook. ✓