Selamlaar! Bölümleri artık uzun aralıklarla değil en fazla dört beş gün arayla atmayı düşünüyorum. Okula sarkmasını istemiyorum, tavsiyeniz varsa yazabilirsiniz. İyi okumalaar<33
-Naz
"Seni yalnız bırakmadım işte, orti."
Kurduğum cümle Pamir'in ben yoğun bakımdayken yanıma gelip konuştuğu zaman söylediği cümleydi. Hep filmlerde görürdüm ama gerçekmiş çünkü gerçekten duymuştum o an onu ve tüm söylediklerini de.
Kurduğum cümleden sonra gülerek eve girdim hiçbir şey olmamış gibi. Telefonu dresuara bıraktım, o da duyduklarının şokunu atmaya çalışarak eve girdi.
"İnsanın evi gibisi yokmuş gerçekten ya!"
Kollarımı iki yana açarak söylediğim cümleden sonra kanepeye doğru ilerledim ve ayaklarımı uzatarak kanepeye uzandım. Pamir ise hala şaşırmış ve sorgulayıcı gözlerle bana bakıyordu. Bu hali beni daha da güldürmüştü.
"Se- sen duydun mu her şeyi?"
Uzanırken ona döndüm. "Bilmiyorum" anlamında ellerimi iki yana açıp kaşlarımı kaldırdım. Ve gözlerimi tavana çevirip kapattım hala yüzümde olan zafer gülümsemesi ile. Çok uzun sürmedi gözlerimi geri açmam. Telefonum çalıyordu. Başımı çevirip yana döndüm hala uzanır vaziyette. Telefonumu Pamir'in yanındaki dresuara bırakmıştım. Telefonu getirmesi için elimi uzattım ona doğru. Çantayı kenara bırakıp telefonu almaya gitti. Telefonu alıp arayan kişiye bakarak yanıma doğru birkaç adım attı.
"Annen arıyor."
"Ver."
"Bence bir anne olarak kızının vurulduğunu, 36 saat boyunca uyuduğunu bilmeli, gerçekleri bilmek onun da hakkı. Değil mi?"
"Pamir! Böyle bir şey yapamayacağını ikimiz de biliyoruz."
"Bence hiç emin olma. O 36 saat çok şey değiştirmiş olabilir. Açayım da söyleyeyim 36 saat boyunca bilincinin bir gelip bir gittiği bir uykuda olduğunu."
"Pamir verir misin şu telefonu?!"
Tam açmaya yeltenecekken ben birden doğruldum ve Pamir açamasın diye yalandan ama yüksek bir inleme çıktı ağzımdan.
"Ahhh!" belimin sağ tarafını tutarak sanki canım çok acımış gibi bağırdım. Ve işe yaradı. Pamir elindeki telefona bakarkenki gülümser halini endişlenerek bir kenara bıraktı ve hızla yanıma gelip kollarımdan tutup destek çıkmaya çalıştı.
"Naz! İyi misin? Dur yavaş ol!"
Ben ise o anı fırsat bilip sol elindeki telefonumu tek hamleyle alıp ayağa kalktım. Bu halimi görünce bir anlığına şaşırdı ama sonrasında numara yaptığımı anlayıp gözünü devirdi bana karşı.
"Yaram sağ tarafta değil sol tarafta Pamir'ciğim. Biraz dikkatli ol lütfen, bir de polis olacaksın."
Pamir başını iki yana sallayıp derin bir nefes alırken çöktüğü yerden doğruldu, ben de annemin görüntülü aramasını cevapladım.
"Anneciğim!"
"Kızım! Nasılsınız, ne yapıyorsunuz?"
"Ne yapalım anneciğim, iyiyiz. Şimdi geldik işte."
"Nereden?"
Anneme söylemediğimizi unutmuştum. Bunu anlayan Pamir karşımda bana zaferle gülümseyip "hadi cevap ver bakalım" anlamında kaşlarıyla telefonu işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Princess and Gentleman • Naz&Pamir
RomanceBu, yıllardır kapatıldığı kalesinde gerçek aşkı bekleyen prensesle sevgiye inancı kalmamış centilmenin birbirlerini ve aşkı bulmalarının hikayesi🦋