yeniden, son.

60 8 4
                                    

-Pamir

Bir süredir duyduğum siren sesine benzer sesten sonra elime düştüğünü hissettiğim damla ,muhtemelen gözyaşı, kulağımın çınlamadığını ve diğer duyularımı hala hissettiğimi fark etmeme sebep oldu. Ne zamandır bu sesi duyuyordum bilmiyorum ama elime düşen bu damla sanki uzun zamandır hiçbir şey hissetmiyormuşum gibi hissettirmişti. Göz kapaklarımı kaldırmak için çabaladığımda ise sanki yüzlerce kiloluk bir ağırlık göz kapaklarımın üzerindeymiş gibiydi. Birdenbire öncesine dair her şey kafamdan siliniyormuş gibi hissettim birden: Yaz ve Levent oyunu, gizli görev, Tarık... Hepsi birden bulanıklaşmıştı zihnimde, tek net görünen ise Naz'dı. Onu hayalimin, zihnimin bir köşesinde bile olsa görebilmek kalbimde bir huzura sebep oldu. Belki de zihnimin oynadığı bu oyun gözlerimi açabilmem, o ağırlığı kaldırabilmem için bana tekrardan güç vermişti. Elime düşen ikinci gözyaşı damlasından sonra boğuk bir ses de kulağıma gelmeye başladı, saatlerdir duyduğum sirene benzer sesten sonra başka bir şeyler de duyabilmiştim. Etrafımda neler olup bittiğini analiz edemeyecek kadar dolu gibiydi zihnim ama bomboştu da aynı zamanda. Zihnimin her köşesinde yankı yapan sesler aynı zamanda bunu zorlaştırıyordu.

"Yaz ve Levent"
"İlk görüşte aşık oldum kızınıza"
"Gerçekten bana karşı bir şeyler hissediyor olabileceğini sandım."
"Siz bayağı bayağı olmuşsunuz he!"

Sanki hepsi birer rüyaymış gibi teker teker siliniyordu beynimin içinden. Tüm bunlar beyninin bir köşesinde silinirken başka bir tarafta ise bambaşka anılar yeniden gözümün önünden geçiyordu. Bu karmaşıklık öldüğümü ve o meşhur "hayatı film şeridi gibi gözünün önünden geçmek" sözünü yaşadığımı hissettirdi. Ama bu sefer duyduklarım, gördüklerim diğerleri gibi değildi, sadece görmüyor bunları hissediyordum.

"Coldplay'i seviyorsunuz sanırım."
"En sevdiğim müzik grubu."

"Naz, hayat bizi tesadüfen karşılaştırmadı bambaşka ülkelerde. İkimizin de tatillerimizin son gününde bir şekilde bu konsere gelmemiz tesadüf değildi. İkimiz de haftalardır Londra'dayken belki aynı caddeden yan yana ama birbirimizi fark etmeden geçmemiz o gün o konserde tanışmamız tesadüf değildi. Tesadüf değildi ne tanışmamız, ne birçok ortak aktivitemiz ve arkadaşımız varken bizim bir türlü tanışamamız. Kaderdi. Kader bizi tam burada karşılaştırmayı seçti, o yüzden sana burada soruyorum bunu Naz Arıxa. Ayrı ayrı yazılmış ve bizi burada denk getirmiş kaderlerimizi yine burada birleştirmek istiyorum. Benimle evlenir misin?"

"Hatırlıyor musun burada bana evlenme teklifi etmiştin?"
"Evet, bu sokak bizimle ilgili çok şeye şahit oldu."
"Ona bir yenisini de ekleyelim mi şimdi bu güzel Yaz akşamında?"
"Nasıl yani?"
"Baba oluyorsun!"

"Ne yazık ki, düşük riskinden dolayı sizi bir süre burada ağırlamamız gerekiyor."

"Ne olsun ismi?"
"Yaz olsun. Aydınlık, güneş. İsmimle de uyumlu hem."

Karışık olan kafam iyice karışmış, tüm bu düşüncelerin ağırlığı kalbimin çarpış hızını arttırmış, nefes almamı güçleştirmişti.

O sırada duyduğum sirene benzer ses daha da kulaklarımı çınlatmaya başlamıştı ama ben hala ne olup bittiğini anlayamamıştım, buna kendimi zorlamamam gerektiğini fark edip kendimi bu düşüncelere teslim etmeye karar vermiştim.

Bilmiyorum daha ne kadar durmuştum düşüncelerimle savaşmadan ve sadece o siren sesinin zihnimde yankılanmasına izin vererek ama sanırım daha iyiydim. Yaşayıp yaşamadığımı bile anlayamıyordum, bilincim yerinde miydi, değil miydi, neyin içindeydim ben? O sırada tekrardan birkaç ses ve ardından görüntü gözümün önüne gelmeye başladı.

Arabadaydım, elimde telefonla birileriyle hararetli bir şekilde konuşuyordum. Karşıdan gelen ses ise tanıdıktı, Naz. İkimiz de bağırıyorduk ama ben hiçbir sesi net olarak duyamıyordum şu an. Sadece iki tarafın da bağırdığını anlayabiliyordum seslerden. Bu tartışma devam ederken birden saatlerdir duyduğum siren sesine bir de üst üste çalınan uzun bir korna sesi eklenmişti.

O an zihnimdeki tüm taşlar yerine oturmuştu. Naz ile telefonda konuşurken kaza geçirmiştim, en son aklımda olan şey buydu.

Peki ya Tufan? Yaz ve Levent? Nehir ve Tarık?

Hepsinin yüzleri, yaptığımız kahvaltı sohbetleri, gittiğimiz yazlık yavaş yavaş silinmeye başladı sanki. Onun yerine Naz ile konser çıkışındaki tanışma anımız, aynı yerde yıllar sonra evlenme teklifi edişim ve aynı şekilde birkaç sene sonra yine aynı yerde Naz'ın bana çocuğumuz olacağı haberini verdiği an, kızımız Yaz netleşiyordu. Naz ile bahçede kızımızla oynadığımız oyunlar, doğum günleri, evlilik yıl dönümlerimiz ve onlarca konser... Coldplay konseri...

En son hatırladığımsa korna sesleriydi. Hayalimde gördüğüm Naz gözlerimi bir kez daha açmayı denememe sebep oldu, bana güç verdiğini hissettim. Birkaç kere denesem de olmadı. Olmadığı gibi her deneyişimde daha da çok canımı acıttı. Tam pes ettiğimi düşündüğüm sırada ise birden o siren sesini duymamaya başladım. Onun yerine şimdiye kadarki en net haliyle başka bir ses duyuyordum.

"Seni çok özledik sevgilim. Özür dilerim, özür dilerim o gün sana çok kızdığım ve gereksiz yere sinirlendiğim için. Zaten yorucu bir gün geçirmiştin, üzerine gelmemem gerekiyordu bu kadar, özür dilerim. Bu kaçıncı özrüm bilmiyorum ama seni çok özlüyorum. Herkes umudunu yitirmek üzere kimisi yitirdi ama ben geleceğine inanıyorum. Hatta geleceğine değil, hiç gitmediğini ve hep burada olduğunu da biliyorum. Bizi yalnız bırakma. Bak oğlumuz da olacak, sen hep derdin 'bir kız bir erkek çocuk' diye. Olacak sevgilim, geri dönüp göreceksin sen de bunları. Hem konuştuğumuz gibi Levent babamın adını koyacağız. Sakın gitme onun yanına tamam mı? O da senin bizimle kalmanı isterdi."

Tüm bu duyduklarım bu sefer içimde gerçekten bir şeyler kımıldamasına sebep oldu. Tam gözlerimi açacakken birden tekrardan o şeylerden gördüm, gerçekten film şeridi gibilerdi bu sefer. Hızlı bir şekilde gördüğüm şeyler aslında benim hayatımdı ve başrolünde de Naz vardı. Bir de kızımız, Yaz. Onun doğumundan 4 yaşına kadarki her şeyi gördüm, yaşadığım babalığı, Naz'ın hayatımda gördüğüm en güzel anne oluşunu, ailemizi... Sanırım bunları görmem artık geri dönmem gerektiğinin işaretleriydi. Bu kez tüm bu gördüklerim ve duyduklarımdan güç alarak gözlerimi açmaya zorladım. Bu sefer oldu.

Gördüğüm ışık beynimde büyük bir ağrıya sebep oldu önce. Tekrar kapattım ama yanımda oturan kişi bunu görmüş olacak ki bağırmaya başladı doktorların gelmesi için kapıya koşup. Bir süre daha gözlerim kapalı kaldıktan sonra gözüme gelen beyaz ışıkla tekrardan görmeye başladım. İki beyaz ışık da gidince gözlerimi tekrar açmayı denedim ve bana bakan bir çift gözü görünce içimi büyük bir huzur kapladı. Her yerimde bir ağrı hissediyordum ama bana bakan dolu dolu gözler bu ağrıyı önemsiz kılmaya yetmişti. Gülümsemeye çalışıp tekrardan gözlerimi kapattım, ne kadar yapabildim bilmiyorum ama kendimi oldukça yorgun hissediyordum.

***

Tekrardan gözlerimi açmaya çalıştığımda bu kez diğeri kadar zorlanmamıştım ve ilk denememde başarabilmiştim. Kafamı çok az bir şekilde kımıldatabildim ve gördüğüm manzara kalbimdeki heyecanı canlandırmış, belki de uyuyor olduğum muhtemel uzun süre boyunca kalbim ilk kez bu kadar kuvvetli atmıştı. Naz ve kızımız Yaz...

Gördüğüm şeyler: Yaz ve Levent, Nehir, Zeynep, Tarık... Bunların hepsi rüya mıydı yani? Komadayken gördüğüm birer rüya. Kızımızdı aslında Yaz, Coldplay; Yaz ve Levent'in değil ben ve Naz'ın tanıştığı konserdi, o ev zaten bizimdi ve hiçbir zaman Tarık Koşuoğlu adında bir komşumuz da olmamıştı. Gördüklerim belki sadece bir rüya belki de yalnızca başka bir evren, bizi bir araya getiren başka bir ihtimaldi. Şu an gerçek olan ise Naz ve Pamir'di, kızımız Yaz'dı ve sanırım Naz'ın karnındaki oğlumuz rahmetli babamın ismi olan Levent'ti.

O evrende, o ihtimalde mutsuz oluyorduk hikayenin sonunda; şimdiyse beni hayata bağlamaya çalışan bir ailem vardı, başarmışlardı da.

Princess and Gentleman • Naz&PamirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin