Bu tarihler, bölümleri yazdığım değil, Defnenin günlüğüne yazdığı tarihler. Unutanlar varsa hatırlatayım dedimm.
19/12/2021
Merakla bana bakan Baran eşliğinde kalbime bir sızı girmişti. Arabayı sürerken kafamın dağılacağını sanmak tam bir salaklıktı. Binaya varınca arabayı park edip kilitledim.
Şu anda ben önde Baranın dairesine doğru merdivenleri hızlıca çıkarken o da sorularıyla beraber arkamdan geliyordu.
"Defne, ne oluyor?"
Kapının önüne geldiğimizde anahtarla kapıyı açtı ve ben hızlıca içeri girdiğimde peşimden ilerledi. Hızlıca mutfağa girip büyük bir çöp poşeti aldım ve lavaboya girdim. Tek tek bütün eşyalarımı içine attım. Parfümüm, fırçam, şampuanım, tarağım ve bir çok eşyamı daha attım poşetin içine.
Baran hızla poşeti tutan elimi kavradı ve sanki kendini sakin kalmak için zorluyormuş gibi duruyordu. Haklıydı, onu görmezden gelmekle kalmayıp bir de duymuyormuş gibi davranıyordum.
"Defne ne olduğunu açıklayacak mısın?" dediğinde hâlâ canımı acıtmamak için bileğimi çok narin tutuyor asla sıkmıyordu. O her zamanki Barandı..
Bunu fırsat bilip bileğimi çektim ve tekrar mutfağa girdim. Peşimden hızla geliyordu."Bir şey olduğu yok! Olması gerekeni yapıyorum." dediğimde kaşlarını çattı.
"Olması gereken ne?! Bir anda değişen şey ne?!" dediğinde sinirle dolmuş göz yaşlarımın gitmesini bekledim bir süre ve çöpe kupa bardağımı attım. Nihayet göz yaşlarım yok olduğunda ona döndüm.
"Baran! Olması gereken bu bencilliğe son vermek. Ben ölüyorum! Arkamda seni bana bağlı bir şekilde bırakamam. Bu evde benden bir şey kalmamalı.." son kısımlarda sesim kısık çıkmıştı. O ise sarsılmış bir şekilde donuk bir ifadeyle bana bakıyordu. Yaşarmış gözlerinden kendi yansımamı görmek kendimi berbat hissettirmişti. O bu kötülükleri kesinlikle hak etmiyordu.
"Ölmeyeceksin.. Hâlâ umut var." dediğinde sesi o kadar kısık çıkmıştı ki bu dediklerine beni değil kendini inandırmak istiyor gibiydi.
Elimi hızla saçlarımdan geçirdim ve tokayı çıkardım. Tedavi gördüğüm için saçlarım dökülmüştü üstelik büyük bir kısmıydı. Toka ile beraber elime gelen saçları avuç içimde tutarak ona gösterdim.
"Bak! İhtimal var mı sence?"
Boştaki elimin işaret parmağını sol kaşımın üzerinde biraz sert gezdirdim ve tek tük kalmış kaşım da tamamen dökülmüştü. Ben bu görüntüye alışmış olmam gerekirken ilk defa oluyormuş gibi üzülüyordum. O ise gerçekten de ilk defa görüyordu ve dik duruşu bozulmuştu. Omuzları düşmüş kızarmış gözleri ve kızarmış kulaklarıyla bana karşı acısını saklayamıyordu. Benim yüzümden bu kadar acı çekmesi kalbimde yük oluşturuyordu. Sanki o ağlayınca benim kanım çekiliyor, kalbim ağırlaşıyormuş gibi hissediyordum.
"Baran, biz çok bağlandık ve bu doğru değil. Biz hafızanda eski bir anı olarak kalmalıyız. Eğer anılar sana zarar verecekse unutman gerekir.." boğazımda oluşan yumru ile arkamı dönüp yatak odasına girdim. Bu evde kaldığım da ikimiz de salonda dizi izleyerek uyurduk ama eşyalarım onun odasında kalırdı. Gerçi ben yokken de odasında kaldığını düşünmüyordum.
Odaya girip dolabın kapağını açtım. En üst rafta bir eşofman takımım ve tişörtlerle pantolonlarım vardı. Hepsini içerisine tıkıp yanan gözlerimi sıkıca kapattım. Tutamadığım göz yaşlarım akarken bana yabancı gelen hıçkırık sesimi dindirmek için elimdeki poşeti bırakıp elimin tersi ile ağzımı kapatmaya çalıştım.
Çok zorlanıyorum.. Kendimi tanıyamıyorum..
Sanırım yine bencil davranıyordum. Biz bu filmin sonunu daha filmin başındayken biliyorduk buna rağmen devam etmiştik. Aramızdakiler büyümeden önce yıldızları izlediğimiz kamp gecesinde her şeyi durdurma imkanımız varken bencillik etmiştim ve şimdi bunun acısını ona çektiriyordum. Çok iğrenç ve bencilim bir insandım.. O ise bu bencil ve iğrenç insanı sevmeyi seçmişti.
Dengesizim hem de çok. Birazdan yapacaklarıma ilerde pişman olacaktım buna emin olduğuma rağmen ani verdiğim kararla odadan çıkıp koşarak mutfağa ilerledim.
Adım seslerimle bana döndüğünde koşarak ona sarıldım. Dengesizliğime şaşırıyor, kızıyor olabilirdi ve haklıydı..
Kollarımı sıkıca boynuna sarıp omzunda yüzümü gizleyip ağlamaya devam ettim. O da şaşkınlığını atmış olmalı ki sıkıca sarılmıştı.
"Özür dilerim Baran, çok çok bencilce davranıyorum. Kendime engel olamıyorum. Sürekli üzülmene neden oluyorum." bir eliyle saçlarımı okşarken beni dinliyordu.
"Defne.. Bana bunu yapamazsın." kısık çıkan sesi ile kafamı omzundan kaldırdım ve ne demek istediğini anlamak için kaşlarımı kaldırarak yüzüne baktım. Kızarmış olan yüzümü gördüğünde küçücük bir tebessüm oluşmuştu yüzünde.. Çok garip bir tebessümdü, hem kırgın hem mutlu.. Hani bazen bir bakışın veya gülüşün ne demek olduğunu anlamak için bir insanı tanıman gerekmez ya.. Öyleydi tebessümü..
"Sence ben bilmiyor muyum ölüm ihtimalinin olduğunu? Ben gözünde öleceğinin kesinleşmesi ile seni hayatımdan atmak isteyecek biri miyim, Defne? Bu kadar mıyım senin gözünde?" dediklerimi tamamen yanlış anlamıştı. Öleceğimi duyunca beni terk edeceğini düşündüğümü sanmıştı. Dengesiz olduğum için mi yoksa beni tanımadığı için mi böyle anlamıştı?
"Baran. Ben çıkmaya başladığımız gün de öleceğimin farkındaydım. Çok bencil davrandım. Bugün de bu bencilliği bitirmek istiyordum. Sonra" sözümü kesip konuşmaya o devam etti.
"Sonra benim fikrimi bile sormadan iyi olacağımı düşünerek benden ayrılmanın da bencillik olduğunu fark ettin?" dediğinde bakışlarımı yere sabitledim ve onaylamak için başımı salladım.
"Defne, benden benim için ayrılma. Eğer bir gün bana karşı bir şey hissetmezsen ayrılmana karışamam ama benden benim için ayrılma." diyerek derin bir nefes verdiğinde ona baktım. Kaşlarım ve saçlarıma bakıyordu..
"Bir daha kendine zarar verme." diyerek az önce bağırırken parmağımla sertçe sildiğim için hepsi dökülen kaşlarımın olduğu yere bakıyordu. Artık orada bir kaşım yoktu. Önce eskiden kaşlarımın olduğu kısmına sonrada saç diplerime bir öpücük bıraktı. Sonra kollarımdaki morluklarda gezdirdi gözlerini..
"Hayat neden bu kadar acımasız?"
"Baran, hayat neden böyle şu an bilmiyoruz ama her şeyin bir sebebi olduğuna inanıyorum. Bu yüzden şimdi bunları bırakalım. Sana anlatmam gereken şeyler var." ellerinden tutup onu sandalyeye oturttum ve ikimize de büyük bardaklarda soğuk su doldurup birini ona verdikten sonra yanına oturdum.
Ona gerçekleri anlatacaktım. Tedavinin iyi gitmediğini bilmiyordu ve birazdan kalan ömrümle beraber tedavinin iyi gitmediğini de öğrenecekti. Ameliyat konusunu ona şimdi anlatmayacaktım. Çok uzun bir gece olacaktı..
Herkese selam!
Uzun zaman oldu, farkındayım. Finale çok yaklaştık ve inanın finali yazınca yaşayacağım duygu selini bildiğim için ister istemez ağırdan aldım Defne ve Baranın hikayesini..
Baran içine kapanık olan ilk ve tek karakterim. Defne ise dengesiz ve duygusal olan tek karakterim. Sanırım bu yüzden onları yazarken garip hissediyorum..
Finale son 5 bölüm. Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEFNE YAPRAĞI /TAMAMLANDI/
RomanceÖlmek istemeyen bir kadın ve kendi hayatını ona vermek isteyen bir adam ne kadar mutlu olabilirdi? Yağmurun altında yaptıkları dans onları mutlu eder miydi? Peki ya onları ölüm ayırsaydı ne olurdu? Sizce hayat onlara ikinci şansı verir miydi? Bu pla...