Son

48 2 0
                                    

Kısa ama olması gereken bir bölüm..

Güneşin doğuşunu izlemiş sonrasında doktorum bizi arayana kadar birbirimizden ayrılmamıştık. Bir kaç saat sonra ameliyata girecektim. İçimdeki korku, özlem, heyecan! çok garipti!

Baran bir saniye bile yalnız bırakmıyor elimi sımsıkı tutmuş bırakmıyordu. Efsunlar ise birazdan burada olacaklardı.

Kapı sert bir sesle açılınca ayağa kalkmıştım. Salya sümük ağlayan Efsun elindeki poşetleri yere atıp bana sıkıca sarıldı.

"Bana neden bu kadar geç haber veriyorsun?!" o bana sarılırken tek kolumla ona sarılmıştım çünkü Baran elimi bırakmama konusunda kararlıydı.

Mert gözleri dolmuş bir şekilde sarılınca ikisini de teselli edecek bir cümle arıyordum.

"Arkadaşlar ölmeyeceğim ya. Ameliyata girip çıkacağım."

"Evet Mert niye üzüyorsun kızı." Efsun sahte bir sinirle Mertin koluna vurduğunda gülümsemişitm.

"Saat kaçta?"

"Akşama doğru."

"NE?! 3 saat kalmış. Allah kahretsin ya!"

Baran Mertin kulağına bir şeyler fısıldarken az çok tahmin ettiğim için bir şey dememiştim.

Mert bir süre sonra Efsunu odadan çıkarmıştı. Onlar çıkar çıkmaz Baran kapıyı kilitlemişti.

"Bu 3 saati benimle geçirmeni istiyorum. Üzgünüm biraz fazla bencilim." dediğinde gülmüştüm.

"Nasıl veda etmem gerektiğini bilmiyorum." dediğimde gelip sıkıca sarıldı.

"Böyle. Üstelik bu bir veda değil."

Bir süre sarıldık, bir süre konuştuk, bir süre sustuk. Zaman geçti heyecanımız dinmedi.

Şimdi ise heyecandan ayağa kalkmıştım. O da bana ayakta eşlik ediyor elimi tutup beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Defne?" ona dönmemle yüzümü kendine çevirip öpmesi bir anda olmuştu. Kokuyordu çünkü yüzümü tutan elleri titriyordu. Beni öperken dudaklarıma onun göz yaşları düşüyordu. O da korkuyordu.

Onun göz yaşlarına benimkiler de karışırken ondan ayrılıp anlımı anlına yasladım ve içimdeki tüm sevgiyle titreyen parmaklarımla göz yaşlarını silmeye çalıştım.

"Ellerin soğumuş." söylediği şey ile ellerimi avuç içlerine alıp nefesini üflemiş ellerimizi birbirine sürterek ısınmasını sağlamaya çalışıyordu. Ben ise sadece ağlıyordum.

"Git burdan!" söylediğim şeye aldırmayıp devam ettiğinde daha çok ağladım.

"Git, kaç. Benim ameliyatımın sonucunu duymadan kaç. Bu senin için daha iyi. Lütfen git.." hıçkırıklarım konuşmamı zorlaştırıyorken ona gitmesi için yalvarıyordum.

"Olmaz!" bana sıkıca sarıldığında ilk defa bu kadar sıkı sarıldığını fark etmiştim. Baran bana hep kırılgan bir şeymişim gibi davranırdı şimdi ise kadar çok sıkıyordu ki farkında bile değildi. Hıçkırıklarını duydukça kendimi berbat hissediyordum.

"Benden gitmeni kaldıramam Defne. Ben sandığın gibi güçlü biri değilim. Ben sensiz yaşayamam lütfen gitme.."

midemin bulandığını hissederken ağzımda biriken kanı yere kusmuştum. Canım o kadar acıyordu ki ne konuşabiliyordum ne de göz yaşlarımı durdurabiliyordum.

Baran büyük bir şaşkınlıkla kapıyı açıp doktor çağırırken efsun içeri girmiş yanıma çökmüştü. Bir şeyler söylüyordu ama anlayamıyordum..

Hırkamın cebindeki iki zarfı zorlukla alıp ona verdim. O şaşkınlıkla cebine koyup bana seslenmeye devam etmişti.

Gözlerim buğulanırken çektiğim acı büyüyordu. Doktorlar sedye ile gelip beni aldıklarında her şeyin bittiğinin farkındaydım.

Baran elimi tutmuş ağlarken son gücümle konuşmaya çalıştım ama tek yapabildiğim daha çok kan kusmaktı.

"Seni seviyorum sevgilim.." son gücümle söylediğim cümle o kadar kısık çıkmıştı ki duymaz sanmıştım ama bana döndüğünde duyduğunu anlamıştım.

Sonra sesler git gide azaldı gördüğüm şeyler durdu, her şey dondu ve acım kayboldu..

Sonra sesler git gide azaldı gördüğüm şeyler durdu, her şey dondu ve acım kayboldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
DEFNE YAPRAĞI /TAMAMLANDI/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin