Yine yayınlamış olduğumu sandığım ama taslakta unuttuğum bir bölüm ile döndüm.
İki gün önce panik atak geçirmiştim, ilk defa.. Beni Baran son anda tutmuş çağırdığı doktorla beraber odaya getirip başımda beklemişti. Sonrasında ise biraz zaman tanımıştık kendimize. Baran bana sürekli güç vermek için bir sürü konuşma yapıyor ve yalnız hissetmemem için dibimden ayrılmayıp Mert ve Efsunu da getirmişti. İki gündür dördümüz beraberdik ama dün gece trenle Efsunun ailesinin yanına gitmişlerdi. Şimdi ise kararan havayla birlikte başlayan yağmuru izliyordum. Baran ise annesinin yanına gitmişti. Kadın haklı olarak sürekli oğlunu arasa da içi rahat etmiyordu. Gitmesi için zor ikna etmiştim Baranı.
Dolaba sakladığım kamerayı açıp başımdaki renkli bereyi düzelttim ve videoyu başlattım. Her gün en az 10 dakikalık videolar çekmeye devam ediyordum. Taktığım bereyi Baran almıştı. Bir keresinde dışarı çıktığımızda kendime bere almak istemiştim ve Baran bir poşet dolusu farklı farklı bere alıp bana vermişti.
"Merhaba sevgilim, nasılsın? Bak yağmur yağıyor." kamerayı büyük pencerenin karşısına çektiğim tekli koltuk sayesinde rahatça cama çevirmiştim.
"Çok güzel değil mi? Bugün sana ameliyat hakkında gerçekleri anlatmak istiyorum. Sen buraya dönünce bunu tabii ki anlatacağım." ben kameraya karşı konuşurken telefon çalınca kamerayı hızla koltuğa bırakıp ayağa kalktım.
"Sevgilim, aşağıya gelir misin? Ama kalın giyin." Baranın telefonda sorduğu soruya şaşırsam da üzerime uzun kahverengi paltomu aldım ve paltonun iplerini önümde bağlayıp telefon kulağımda iken odadan çıktım.
"Ne oldu? Neden iniyorum?" dediğim de güldüğünü işitmiştim.
"Seni seviyorum Defne." söylediği şeyden sonra telefonu kapatınca gülümseyerek asansöre bindim. Size söylememiştim değil mi? Baran uzun zamandır her fırsatta bana beni sevdiğini söylüyordu. Bunu sürekli bana söylemek onu mutlu ediyormuş..
Aşağı kata ulaşıp Hastanenin bahçesine çıktığımda ilerde ki hastanenin dışında bir parkta olan farları açık arabasını fark edince hastanenin bahçesinden çıkıp oraya doğru ilerledim. Yağmur sayesinde ıslanırken çizmelerimi giydiğim için kendimi tebrik ederek arabaya doğru ilerledim. Birden kolumdan çekildiğinde hızlıca dönüp Baran olduğunu görmüştüm. Baran birden öptüğünde şaşırsam da ona karşılık verdim.
Birbirimizden ayrıldığımızda anlını anlıma yaslayıp gülümseyerek baktı gözlerime..
"Bekle." söylediği şeyle arabaya girdi ve arabadan yükselen sesle şaşırarak kahkaha attım.
Benim gülüşümle duraksayıp bana baktığında bende ona döndüm. Hızlıca yanıma gelip büyük bir heyecanla elini uzattı.
"Yıllar geçse de kalbimden çıkamayacak olan kadın benimle dans etmek ister mi acaba?" sorduğu soruyla uzattığı eline elimi bırakıp dansına ayak uydurdum.
"Yıllar geçse de üstünden.." şarkı devam ederken gülümseyerek anlımı anlına yasladım ve omzuna sardığım elimi sıkılaştırdım.
"Teşekkür ederim."
"Bende teşekkür ederim." verdiği cevaba gülümserken bana baktığı hayran bakışları yüzünden gülümsemem büyümüştü.
"Baran?"
"Hım?"
"Seni çok seviyorum." bir cümleydi bu öyle değil mi? ancak içten söylediğimizde içinde o kadar duygu barındıran bir cümleye dönüşüyordu ki bunu ikimizde biliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEFNE YAPRAĞI /TAMAMLANDI/
RomanceÖlmek istemeyen bir kadın ve kendi hayatını ona vermek isteyen bir adam ne kadar mutlu olabilirdi? Yağmurun altında yaptıkları dans onları mutlu eder miydi? Peki ya onları ölüm ayırsaydı ne olurdu? Sizce hayat onlara ikinci şansı verir miydi? Bu pla...