Selam?
Merhaba?
Çok yoruldum düşünmekten.. En son ne zaman kabus görmeden uyuduğumu veya stresli bir şekilde uyanmadığımı hatırlamıyorum. Sonra Defneyi yazmak istedim çünkü onlara hayat verdikçe kendime de hayat veriyorum ben ve şimdi yazarken sürekli sildiğim, günlerce karalayıp düzelttiğim sonunda ise içimdekileri yazamadığımı fark edip yeniden başlıyorum yazmaya.
Uzun zamandır ne kitap okuyor ne de yazıyorum. Bir kitap okuma aşığı olarak kitaplarımı yazarken kitap okumuyorum çünkü anlatım tarzımı etkiliyor. Şimdi ise yaşadıklarım ve yansıtamadıklarımı bir kenara bakıp yeniden yazmaya başlıyorum. Beni iyi yapan şeyi bırakmak zorunda kalmıştım ama bana her zaman hayatın tadını çıkarmam gerektiğini hatırlatan Defne sayesinde dönüyorum buraya.
Girişi karışık çünkü bunları yazmak istediğim için yazıyorum.
Son olarak, hayatın tadını çıkarın. Lütfen.
Yüzüme vuran sıcak nefes ile irkilerek gözlerimi açtım. Baran kollarını bana sarmış uyuyordu. İnsanların uyurken daha masum gözüktüğünü Baranı tanıdıktan sonra kabullenmiştim. Uyurken o kadar masum ve tatlı gözüküyordu ki bazen uyanana kadar ona bakakalıyordum. Gülümseyerek bedenime sardığı kolu bileğinden kavrayıp çekmeye çalıştım. Yaptığım hareketle daha sıkı sarılınca uyanık olmadığını anladım. Tekrar denediğimde bu sefer başarmış ve kollarını çekip ayağa kalkmıştım.
Yataktan kalkıp terliklerimi ayağıma geçirdim ve lavaboya girdim. Lavaboda duran mavi küçük çantamdan sabunumu çıkarıp yüzümü temizledikten sonra dişlerimi fırçalamış ve tekrar çantama koymaya çalışıyordum. Küçük çanta kullanmak zordu. Sıkıştıramadığım fırça ile beraber çanta yere düşüp içindekiler döküldüğünde çıkan sesle rahatsız olup eşyaları toparlamaya çalıştım..
Tarağıma takılmış olan tıraş makinesinin kablosu ile duraksadım. Bu hastalığa yakalandığım zaman aldığım makinemdi. İki kez bozulan moralimi düzeltmek için saçlarımı kesmiştim. Makineyi elime alıp tekrar doğrulduğumda ellerimin titrediğini fark etmiştim.
İşte bundan nefret ediyordum, kabullenmekten.. Önceden iki kere kanseri yenmiş ve saçlarımı kesip moralimi düzeltmiştim ama şimdi farklıydı. Öleceğimi biliyordum ve bununla yüzleştiğim her saniye benim için berbat bir deneyimdi..
Titreyen parmaklarım yüzünden makinenin fişini takamıyordum. Derin bir nefes aldım ve fişi takayı başarıp aynaya baktım, bitmiş halime..
Saçlarımın büyük bir kısmı dökülmüş, kaşlarım kalmamış ve kirpiklerim tel tel kalmıştı.. Göz altlarımdaki morluk ve yüzümdeki hüzünden bahsetmek dahi istemiyordum.
Boğazımda garip bir acı vardı yutkunmamı etkileyen damağımı kurutan tarif edemeyeceğim bir acı vardı..
Makineyi çalıştırıp saçlarımı kesmeye başladım. Bir bir keserken ellerim titriyordu nedenini bilmediğim bir his vardı kalbimde heyecan mı korku mu ayırt edemediğim ancak kalbimin çok hızlı atmasını sağlayan bir şey olduğunu biliyordum. Saçlarıma değer veren bir kız çocuğu değildim, ailemin ölümüne sebep olan kanseri öğrenene kadar. Saçlarım benim için kanserden kurtulduğumun bir işareti ve yaşamaya olan umudumun simgesiydi. Eğer bu hastalıkla savaş vermeseydim bu kadar anlam yükleyebilir miydim? Bilmiyorum..
Aralık kalan kapıdan içeriye giren Baranın yansımasını aynada gördüğümde duraksamış hareketsiz kalmıştım..
Küçük adımlarla yanıma gelip gözlerini saçlarımda gezdirdi sonra kızaran gözlerini aynada yansıyan gözlerime çevirip makineyi elimden aldı. Konuşmuyordum çünkü konuşursam ağlardım eğer konuşursam dağılırdım, toparlayamazdım ve ben dağılmak istemiyordum eğer ben dağılırsam o parçalanırdı..
Başını eğip yutkunmaya çalıştı veya göz yaşlarını saklamaya, bilmiyorum. Sadece omuzlarının düştüğünü görmüştüm.
"Ben yapabilir miyim?" cılız çıkan sesi ile kalbimin bir parçasının daha eksildiğini hissettim, hissettirdim..
Konuşmadım sadece gözlerimi evet anlamında kapatıp açtım. Makineyi saçlarıma yaklaştırmadan önce küçük bir öpücük bıraktı saçlarıma. Sonrasında yavaşça makineyi saçlarımdan geçirip saçlarımı benim yerime kesmişti. Saçlarım önce omuzlarıma sonra yere düştüğünde ikimizde bazı şeyleri tekrar fark etmiştik, hasta olduğumu yeniden hatırlamıştık. Göz ardı ettiklerimizi gün yüzüne çıkarmıştık.
Özenle kesmiş ve bitirmişti. Yanan gözlerimi kapatıp sıktığımda hissettiğim buruklukla gözlerimi açtım, Baran aynaya bakarak saçlarını kökünden kesiyordu. Onun yaptığı hareketle hızlıca arkamı dönüp ona baktım.
Gözleri gözlerimi bulduğunda büyük bir yük hissettim. Bu bencilliğimin yüküydü.. Bende kitaplardaki gibi onu terk edip üzgün olmasını engellemeliydim ama yapamadım çünkü ben onu bencillik yapabilecek kadar çok seviyordum. Baran benim için çok farklı bir yere sahipti. Belki de onu ailem, arkadaşım, sevgilim gibi görebildiğim içindir, bilmiyorum.
Ben bir şey demezken o kızarmış gözleriyle burukça gülümseyip tekrar aynaya döndü ve saçlarını tamamen kesti. Saçları yerde olan saçlarımın üzerine düştükten sonra bana döndü. Makineyi kapatıp yerine bıraktığında tek bir kelime edemiyordum. Kızarsam onu kırar, susarsam gözlerimin konuşmasına izin verirdim.
Sol gözümden akan yaşı baş parmağıyla sildiğinde kalbimdeki hissin korku olduğunu anlamıştım.
İçimdeki korkuya yenik düşüp onun beline sıkıca sarıldım ve yüzümü kazağında gizledim. Beni bırakmaması için tişörtü avuç içlerimde sıkıştırıp gözlerimi yumdum.
"Baran ben ölmekten çok korkuyorum.." hıçkırıklarımın arasından çıkan cümle kulaklarıma ulaştığında anlamıştım ne dediğimi.. Ben ölmekten çok korkuyordum, yok olmaktan. Ben daha genç değil miydim? Daha deneyimleyemediğim bir sürü duygu, izleyemediğim dizi, okuyamadığım kitap, gezemediğim ülke, dinlemediğim şarkılar vardı.. Ben daha hayatımı yaşamamıştım bile. En acısı da hayatımı kanserle savaşarak geçirip sonunda kaybetmemdi. Yok olmaktan delicesine korkuyordum.. Her geçen gün hissediyordum kötüleştiğimi belki de bu yüzdendi korkumun artmasının sebebi..
Kolları beni sararken çenesini başıma yerleştirmiş güvence vermek istiyordu.
Kazağını avuç içlerimde sıkıştırıp hıçkırıklarıma engel olamazken kalbimin bu kadar hızlı atması beni bile şaşırtıyordu.. Sanki aldığım nefes ciğerlerime yetmiyor gibiydi. Kafamı göğsünden kaldırıp elimi kalbime bastırdım.
"B-Baran! N-n-efes alamıyorum!" söylediklerimle bana bir şeyler söylemeye başlamıştı ama kulaklarım uğulduyordu bu yüzden ne dediğini anlayamıyordum.
Ellerimle boğazımı sarıp nefes almaya çalışırken o koşarak çıkmıştı lavabodan. Avuç içlerimle boğazımı sarıp nefes almaya çalışırken sadece berbat hissediyordum. Böyle ölmemeliydim..
Kısa ve öz.. Geri dönüşümün bu kitaptan olmasını beklemiyordunuz, beklemiyordum. İhtiyacım var Defneye ve hikayesine.. Bu bölüm aklımdaki sorunlar kadar karışık..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEFNE YAPRAĞI /TAMAMLANDI/
RomansÖlmek istemeyen bir kadın ve kendi hayatını ona vermek isteyen bir adam ne kadar mutlu olabilirdi? Yağmurun altında yaptıkları dans onları mutlu eder miydi? Peki ya onları ölüm ayırsaydı ne olurdu? Sizce hayat onlara ikinci şansı verir miydi? Bu pla...