00

1.9K 152 112
                                    

02.07.2022

€€€

"Baksana bir şuna, arkası dönük değil mi?"

Eğilmiş Taehyung'un arkasından görünmemeye çalışarak, fısıldayarak kurduğum cümlelerden sonra Taehyung'dan bıkmış bir nefes verme sesi duydum. Normalde iki dakikada ulaşacağımız çıkışa, benim görünmeme çabam ve ses çıkarmama hevesim yüzünden on beş dakikadır ulaşamamıştık.

Aman, Taehyung da iki dakika dişini sıksın canım. Burada görünmemek için uğraşıyoruz.

"Evet arkası dönük Jennie Hanım." dedi Taehyung da fısıldayarak. Bu da hem böyle olmaktan hoşlanmıyordu hem aynı benim gibi fısıldayarak konuşuyordu. "Bu yaptığınızı Jungkook Bey hiç hoş karşılayamayacak..."

"Aman sıra ona gelene kadar şöyle bir sekiz yüz kişi hoş karşılamayacak zaten," deyip gözlerimi devirdim ve Taehyung'un belinden sıkı sıkı tuttum. O önde eğilmiş, ben arkasından eğilip belini tutuyor ve duvarların arasından görünmeden gitmeye çalışıyorduk. Kafamı bir düz çevirsem, Taehyung'un kalçasıyla karşılaşacak olmam gerçeğini bir kenara bırakırsak, şu an ki pozisyonumuz pek de şirket adabına yakışıyor değildi. "Sen, bu sinsi sarışın-pardon Roseanne'nin dikkati dağıldı an söyle. Hızlı hızlı çıkışa koşacağız, anlaşıldı mı?"

Uzun, bıkmış ve epey imalı derin bir iç çekip, "Anlaşıldı Jennie Hanım," dedi Taehyung.

Onun, benim emrettiğim şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmesine ne yalan söyleyeyim çok mutlu olmuştum. Beş yıldır sürekli birilerine, bir patronun himayesinde çalışmaktan hiç "Jennie Hanım" ya da "Anlaşıldı efendim" gibi şeyler duymamıştım. Nasipte bunları ilk Taehyung ile açmak varmış.

"Tamam, şimdi Jungkook Bey geliyor," diye fısıldadı Taehyung. "Büyük ihtimalle birbirlerine sarılacaklar. Biz de o sırada çıkışa koşacağız, uygun mudur?"

Gülmemi durduramayarak küçük bir kıkırtı çıktı dudaklarımdan. Altı üstü şuradan görünmeden çıkacaktık ama sanki FBI'a iş yapıyormuşuz gibi titiz davranıyorduk.

"Uygun uygun," dedim gülerek. Başımı biraz kaldırıp abim ve Roseanne'ye baktım. İşte beklediğimiz fırsat! "Tamam sarılmaya başladılar, ben, 'ÜÇ' deyince çıkışa koşuyoruz! ÜÇ!"

Benden geri geri saymamı bekleyen Taehyung, anında 'üç' deyip koşmamı gördüğünde, ağzını kocaman açtı ve gerginlikten olsa gerek saçlarını geriye doğru atıp yanıma koşmaya başladı.

Onun da en az benim kadar hızlı koştuğunu düşünürsek şayet, lobide bulunanlar arasında pek dikkat çekmediğimizi söyleyebilirim gibi geliyordu bana.

Ya da iki tane dana kadar insanın, oradan oraya koşmasını en önden film izler gibi seyretmiş de olabilirler, bilemedim pek.

Şirketin içinden çıkıp, kenarda kalan arabamın yanına geldiğimde kahkahalarım tüm caddede yankılanıyordu.

"Sizin 'üç' demenizi bekliyordum!" diye nefes nefese yanıma geldi Taehyung. İki elini dizine koyarak eğilmiş ve nefeslerini kontrol altına almaya çalışmıştı. "Nasıl bu kadar hızlı koşabiliyorsunuz acaba?"

Canım, Los Angeles'dayken kumarbaz arkadaşım Sehun'un borçlu olduğu kişilerden koşarak kendimi geliştirdim ben. Ayağımda kafan kadar topuklularla bile buradan eve üç tur koşarım, senin de ruhun duymaz.

Tabii ki de böyle demek isterdim ama senin bu şekil bir cevaba hazır olduğunu düşünmüyordum.

O yüzden devam edelim.

feel meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin