01

1.4K 145 101
                                    




09.08.2022


####


Jeon Jennie,

Ne yalan söyleyeyim, Los Angeles'da yaşadığım eğlenceli, özgür, aksiyonlu ve çılgın geçen dört yılın ardından, Kore'nin bana yetmeyeceğini ve beni sıkacağını gayet iyi biliyor ama kendime sürekli belki eğlenceli geçer, deyip avutuyordum.

Gerçekten buraya gelene kadar da küçükte olsa içimde bir umut vardı.

Tabii bu minik umutlarım, yemek masasına dizilmiş ve hiç konuşmadan yemeğini yiyen ekip tarafından öldürülmüştü. Herkes ama herkes, başını tabağından ayırmıyor, etraftan çatal-bıçak sesleri haricinde çıt çıkmıyordu.

Şimdi bizimkilerle beraber olsaydım; Joohyun, çoktan tabağındakileri Sehun'a fırlatmış, bunu gören Yuta, sinirle tabakları kırmaya başlamış, ben de kendimi yerlere ata ata gülerek onları izlemiş olurdum.

İşte, bir kez daha arkadaş seçimin ne kadar önemli olduğunu anlayabiliyordum.

Bu yemek masasından o kadar sıkılmıştım ki, uzun uzun ve sesli oflamalarıma engel olamıyordum. Biri bir şey söylemeleri ya da yapmalıydı, yoksa işi ben ele alacaktım.

Can sıkıntısı bahanesiyle, tüm aileye dört yılda yediğim bütün haltları tek tek anlatmam yok muydu?

Yoktu bu arada.

Kendi içimde çıkarımlar yapıp, durum değerlendirmesi yaparken, bu can sıkıntıma çok çok sevgili ağebeyim yetişti.

Jungkook, elindeki çatalı ve bıçağı bırakıp sağında kalan bana döndü. Bu ailenin asla anlamadığım bir kuralı da kesinle masada oturma düzeniydi. Her kim olursa olsun, masanın iki başına annem ve babam, babamın sağ tarafından büyükten küçüğe -Jungkook, ben ve Yeonjun- doğru çocuklar, bizim tam karşımızda da misafirler -bugünlük bu kategori önyargılı ayı Taehyung ve peri yengem Roseanne dolduruyordu- otururdu.

''Siz bugün Taehyung ile beraber gelmeyecek miydiniz?'' diye sorduğunda Jungkook, başını tabaktan kaldırmama yemin etmiş olan Taehyung, anında bana bakıp yutkundu. ''Neden Taehyung ayrı geldi?''

İçimden kötü karakter kahkahaları atarken, peçetemle ağzımı sildim. Taehyung, asla bakışlarını benden ayırmıyor tırnaklarıyla masaya vuruyordu.

''Ah, Taehyung'un çok acil bir işi çıktı abiciğim,'' deyip sahte sahte gülümserken Taehyung'a döndüm. ''Bu arada ne oldu o işin Taehyung? Umarım yirmi dakikada bitirebilmişsindir...''

Yutkunup, boğazını temizleyen Taehyung, ''Bitirdim efendim,'' diye karşılık verdi. ''Yirmi dakikada bitirip buraya geldim. Hiç merak etmeyin...''

Bu içimin yağlarını yeterince eriten anı, büyük bir keyifle seyrettim ve ağzım kulaklarımdayken bardağıma uzanıp suyumdan bir yudum aldım. O kadar sıkılmama nazaran, Taehyung'un kızarmış ve sinirli yüzünü görmek inanılmaz keyif vermişti bana.

Tabii... her keyifli ve mutlu anımı bitirmeye yemin etmiş olan babam, ''Jennie'ye boşu boşuna efendim demene gerek yok, Taehyung.'' dedi. Anında yüzüm düşerken ona gözlerimi devirmeyi de ihmal etmemiştim.

feel meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin