07

1.2K 130 149
                                    


29.09.2022

<><><>

Jeon Jennie,

''Gerçekten bu sarayı -bakın benzetme ya da yavrusu gibi tabirlar kullanmadım- bırakıp, bizimle iki artı bir eve çıkmak istediğine emin misin? Ben bir daha düşün derim.''

''Olaya böyle değil de, seni sürekli rahatsız eden ailen ile beraber yaşamayı değil, bizimle yaşamayı mı tercih mi ediyosun? diye düzeltirsen, esas cevaba ulaşırsın Yuta'cığım.''

''Var ya burdan on numara kumarhane olur amına koyayım. Merkez Bankası gibi ev yapmış baban, takdir ettim, saygı duydum, önünde eğildim."

Yuta, Joohyun ve Sehun kendi aralarında konuşurken -ki son cümlelerin kime ait olduğunu gayet iyi anlamışsınızdır- ben, rüzgarın saçlarımı karıştırmasına izin vererek karşımdaki devasa büyüklükte olan evi seyrediyordum dalgın dalgın.

Hayırdır filminin sonuna gelmiş ve her şeyini kaybetmiş ana karakter gibi triplere giriyorum?

Bu ev, birçok kişinin tabiriyle "saray" olabilirdi, içinde bir sürü yardımcısı olan, el bebek gül bebek yetiştirilen çocukların barındığı bir yer sayılabilirdi. Oysaki bana sadece cezalarımı, anne babamın amansız, sıkıntılı kavgalarını ve en önemlisi kabus gibi geçen çocukluğumu hatırlatmaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Siz burada kalın bence," deyip nefes verdim. "Ben eşyalarımı alırım, sonra eve geçeriz. Bugün, normal yaşadığımız günlerden daha uzun geçti ve bizim normal günümüz hiç olmaz. Bilmem anlatabildim mi ben acaba?"

Öğlenden yarım günlük işime gitmiş, orada birçok azar ve bağırış yemiş, öğle yemeğinde öz abim tarafından saçma sapan ithamlara maruz kalmıştım; akşamında da gayet güzel geçeceğini düşündüğüm yemek, sevgili Taehyung'un garip garip konuşmasıyla felakete dönüşmüştü. Ardından ıssız yolda tek başıma kalmış ve ara sokağa girip Tanrının başka bir garip herifiyle tanışıp iş anlaşması yapmıştım.

Bunun bir tık üstü Sehun ile kumarhane basmaktı zaten?

"Tamamdır güzelim," deyip kolunu omzuma attı Yuta. Saçımı karıştırıp, "Biz seni arabada bekleriz sen de işini halledip gelirsin," diyerek ayrıldı benden.

Yuta, aranızda duygularını en çok bastıran kişi olduğu için "sana güveniyorum, seni seviyorum" tarzı cümleleri pek söylemezdi. Bunun yerine kolunu milletin -yani bizim- omzuna koyar, size katıldığını belli ederdi. Hatta çok iyi zamanına denk gelirseniz sizin için adam bile dövebilirdi!

"Okay," deyip bizimkilere dudaklarımı büzerek baktım. "10 bilemediniz 30 dakikaya gelirim. Ha, eğer yarım saati geçerse gelmem, bilin ki beni eve hapsetmişlerdir. Hemen polisi arayın ve gelip beni kurtarın."

"Abartma makinesi seni," deyip dil çıkardı bana Sehun. "Defol git eşyalarını al, biz arabada bekliyoruz."

Ona iki elimin orta parmaklarını gösterip üç dakika sonra eski evim olacak yere girdim.

Kapıyı tabii ki de adını asla hatırlayamadığım -daha doğrusu hiç görmediğim- oldukça genç duran bir yardımcı açtı. Kadın, beni gördüğü gibi yerlere kadar eğildi ve geçmem için bana yol açtı. Ona sevimli bir şekilde gülümsedim ve salonun orta yerinde kahve içtikleri adım gibi bildiğim ailemin yanına gittim.

feel meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin