29 bölüm

458 32 18
                                    


Tuvaletin karşısında yere çökmüş ve İdil'in çıkmasını bekliyordum.Kafamı geriye yaslayarak, gözlerimi kapattım.Babam diye söylemiyorum kendisi biraz ağır işitiyor.Adam sağır mı oldu belli değil! televizyonun sesi bu kadar açılırmı yahu!?

İyice yaslandığım kapı geriye doğru gidince, sırtım yerle buluştu.Gözlerim bana alttan bakan bir çift ela göz'le karşılaştı."Eylül, sen orada ne yapıyorsun?" Demişti İdil şaşkınlıkla.
"Ne yapıyor gibi gözüküyorum!? İnsan kapıyı açınca sormaz mı hiç, burada birisi oturuyor mu diye?!" Yerden destek alarak kalktığımda, kıpkırmızı gözlerle karşılaştım.Kaşlarımı çattım.

Kolumu omzuna koydum."Tamam ya ağlama! Ben öylesine söylemiştim." Gülümsedi.Göz hizama kaldırdığı beyaz bir şeyi elime aldım.Bu bir testti ve iki çizgiydi.Ve bu da demekti ki..

Şaşkınlıkla, elimle ağzımı kapattım.Dolu gözlerimle ona baktım."İdil..Sen?" Dediğimde, gözündeki yaşları silerek kafasını salladı.Attığım küçük çığlıkla kollarımı ona doladım."İdil! Ben hala oluyorum! Ay kız çocukları halaya çeker! İnşallah bana benzer." Gülmüştü.
"Salak! kız olucağını nereden biliyorsun?"
"Eyvah! O zaman kesin dayısına çeker." Geri çekildiğimde, gülümsedim."Tebrik ederim İdil.Senin güzel bir anne olucağına inanıyorum.." dolu gözleriyle kafasını salladı.Anasına çekerse yandık ki ne yandık!

Poyraz elinde kahvelerle yanımıza geldiğinde, sabırsılzıkla İdil'le bir-birime bakıyorduk.Bu mutlu haberi kardeşine söylemek için sabıraızlanıyordu.Bense Poyraz'ın tepkisini görmek için sabırsızlanıyordum.O çok iyi birisiydi.İyi bir dayı olacağına emindim.Her ne kadar abimden hazetmese de herkesten daha çok sevineceğine kalıbımı basardım!

Ellerini dizlerine dayayarak, öne doğru eğilmiş bir şekilde oturdu.
"Ee kızlar, sebebi ziyaretiniz nedir?" Diye sormuştu Poyraz.
"Allah'ın emri peygamberin kavliyle, seni bana istemeye geldik." Diyerek dalga geçtiğimde, içtiği kahve boğazına takılmış ve öksürmeye başlamıştı.İdil yerinden fırlayarak Poyraz'ın arkasına geçti ve sırtına vurdu.Ben güldüğümde her ikisi de bana bakıyordu."Aman şaka yaptım!" Dedim en sonunda.

"Ne şakası?" Diye sordu Poyraz.İdil yeniden yerine oturmuş ve derin bir nefes almıştı.
"İsteme şakası."
"Beni istemeye gelmediniz mi?" Demişti kafası karışık bir şekilde.Bir kahkaha attığımda, İdil'de gülmüştü."Olum sen mal mısın ya!?" Demişti kardeşine bakarak.
"Çocuğun kafasını karıştırdın iyice Eylül!" Diye devam ettiğinde İdil, gülümsememi durdurarak, geriye yaslandım.

"Tam olarak ne olduğunu anlatır mısınız?" Demişti Poyraz.İdil derin bir nefes aldı.
"Poyraz..Ben." dediğinde İdil, Poyraz hala çatık kaşlarla ona bakıyordu.
"Sen? Yoksa.." diyerek güldü.İdil'de Poyraz'ın anladığını sanarak gülümsemişti.Ama dediği şeyle gülümsemesi anında solmuştu.

"O heriften boşanıyor musun yoksa?" Dediğinde gözlerimi devirdim.
"Hayır Poyraz! Bende anladın sanmıştım.." diyerek surat astı İdil.Haklıydı da!
"Off! ablan hamile işte." Dedim en sonunda.Poyraz şaşkınlıkla bana baktığında, İdil'de sinirle bakıyordu."Ben söyleyecektim!" Dediğinde."Söyleseydin!" Diye çıkıştım onu üsteleyerek.

"Abla? Gerçekten sen?" Dediğinde Poyraz hala büyük bir şaşkınlık yaşıyordu.Hayır yani ne var bu kadar abartılacak!?

İdil dolu gözlerle kafasını salladığında, Poyraz ona doğru gelerek sımsıkı sarılmıştı.Geri çekildiğinde gözlerinin dolduğunu farkettim.Onu ilk kez böyle görüyordum.Gülümseyerek baktım onlara.
"Abla ben çok sevindim.Hayırlı olsun.." dediğinde, İdil gülümsemişti.Hala olmak dünyanın en güzel hissiydi..

Küçük adımlarla yatak odasına girdiğimde, balkon kapısının açık olduğunu farkettim.Poyraz tek başına oturuyordu orada.

Öyle sessizce yaklaşmıştım ki, Poyraz geldiğimi bile duymamıştı.Arkasından kollarımı boynuna doladığımda, kıkırdayarak sigarasını küllükte söndürdü."Sigara içtiğini bilmiyordum." Diyerek yanındaki koltuğa oturdum.

Bakışlarını bana çevirdi."Bende." Diye mırıldandı.
"Mutlu oldun mu? Sanki üzgün gibisin.." dedim.
"Üzgün değilim.Sadece biraz farklı hissediyorum.Zamanında o benimle oynar, benimle ilgilenirdi.Şimdi büyüdü ve çocuğu olucak.."
"Zaten bu normal bir şey değilmi? Dayı oluyorsun sevin!" Dediğimde, gülümsedi."Darısı başına gülüm." Dediğinde, bakışlarımı başka tarafa çevirdim.

"Sende hala oluyorsun.Sen mutlu musun?"
"Hemde nasıl! Eğer kız olursa bana benzesin.Abim'in başına hep oyun açsın." Dedim.Bir manzarayı izler gibi bakıyordu yüzüme.
"Kalbi senin gibi olsun ama." Dediğimde dudağının kenarı yukarı kıvrıldı.

"Eğer bir gün bir kızımız olursa.Sana benzesin isterim.Junior Eylül!" Diyerek güldü.
"İkinci bir bela mı istiyorsun başına?" Dedim alayla.Kalktı ve önümde diz çöktü.Ellerini dizlerime yasladı."Sen benim bu zamana kadar başıma gelen en güzel bela'sın." Gülümsedim.

"Kızımız sana benzesin diyorum çünkü, senin gibi güzel ve tatlı olsun.Kalbin gibi  masum olsun.." dudağımın kenarına bir öpücük bırakıp, ayağa kalktı.Bende kafamı kaldırıp ona baktım."Sen bu çirkin dünyanın, pencereönü çiçeğisin Eylül.."  gülümseyerek ayağa kalktım ve ellerimi boynuna doladım.Ben bu çocuğu gerçekten seviyordum.

Kitap 5 bin okunmaya ulaşmış, teşekkür ederim her birinize <3

Bilinmeyen Numara|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin