0.1

4.8K 80 0
                                    

08.04.2021

1 yıl önce :

Deniz her zaman ki saatinde uyanıp hazırlanmaya başladı. Güzel bej rengi vucüdu saran bir elbise tercih etmişti. Saçlarını da salık bırakarak hafif tonda bir makyajla hazırlanmayı tamamlayıp odasından çıktı.

 Saçlarını da salık bırakarak hafif tonda bir makyajla hazırlanmayı tamamlayıp odasından çıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kış mevsimin son ayıydı. Ve beyaz rengin yavaş yavaş kendini renkli çiceklerle süslediği mevsime bırakması hoşuna gidiyordu.

Deniz üniversiteden nerdeyse daha yeni mezun oluyordu. Zaten okuduğu zamanda küçük işler yaparak para biriktirmişti. Bir yandan garsonluk, bir yandan üniversite onu ne kadar zorlamış olsada kendine ufak bir ofis açmayı başarmıştı.

Ayakkabılarını da giyindikten hemen sonra evin anahtarını çantasına koyup evden çıktı.

Otobüs durağına ilerledi ve beklemeye başladı. Hava hem serin hemde güneş çok yakıcı değildi. Uzaktan gelen otobüsü gördüğünde rakamlarını okuyarak vakit kaybetmeden kartını göstererek bindi.

20 dakikalık kısa bir yolculuğun ardından ofise varmıştı. Kapıyı yavaşça aralayıp içeride ki danışman kısmında oturan ve aynı zamanda yakın arkadaşı olan Esra'ya karşı ;

"Günaydın!" demişti, sabahın verdiği enerjiyle gülümseyerek. Esra ise arkadaşına baş selamıyla karşılık vermişti.

Deniz çabucak odasına doğru yöneldi. İçeriye girdiğinde masanın üzerinde tonla yığılmış proje ve dosyaları farketmişti. Önceliğini projelere verip konularını not almış ve kafasında ufak tefek taslaklar oluşturmuştu.

Deniz'in ofisi tamamıyla mimarlık üzerine kuruluydu. Bunun sebebini tahmin etmek çok zor değildi. Üniversiteyi mimarlık üzerine kazanmış, okuduğu süreçte ise büyük bir başarı ile bitirmişti.

Ofisine vardığında saat 9:00'u gösteriyordu. Şuan da ise tam tamına saat 13:00'i gösteriyordu.

Esra odanın kapısını bir hışımla açıp içeriye girmesiyle, Deniz dikkatini verdiği dosyalardan başını kaldırıp arkadaşına bakmıştı. Çünkü Esra eğer odaya geldiyse bu öğle yemeği zamanının geldiğine işaretti.

"Sabah yüzün çok daha iyiydi. Geldiğinden beri odandan çıkmadın. Hadi yemek yemeğe!" büyük bir heyecanla söylediğinde Deniz'i oturduğu sandalyeden çekiştirip zorla odadan çıkarmayı başarmıştı.

Deniz ilk başta yemiyceğini söylesede Esra'ya söz geçiremiyceğini anlamıştı. Arkadaşını çok iyi tanıyordu çünkü.

İki arkadaş hızlıca ofisten çıkıp her zaman gittikleri ( neredeyse üniversite zamanlarından berri ) küçük ama gerçekten tatlı olan kafeye gelmişlerdi.

İçerisi çok fazla dolu değildi. Tam olarak belli köşelerde insanlar genellikle kahvelerini içip işleriyle ilgileniyorlardı. Tabi bazı köşelerde ise öğrenciler sohbet ediyorlardı.

Boş bir masa bulup hemen oraya yerleştiler. Etraftan gelen yemek kokusuyla Deniz acıktığını hissetmişti. Aynı şekilde Esra'nın karnı guruldamaya başlamıştı.

Garsona yemek istedikleri yemekleri söyleyip siparişlerinin gelmesini beklediler. Bir süre sonra masa yemeklerle dolu olmuştu.

Biandan yemek yiyip bir yandan ise her zaman ki gibi sohbet ediyorlardı.

Deniz hayıflanarak ;

"Bu proje beni çok zorluyor Esra. Tek başıma yetişemiyorum. Küçük bir yer işletiyor olsak da bu bizim için büyük ve güzel bir fırsat! Ayrıca eğer başarırsak adımızı duyuradabiliriz." demişti. Son cümlesini söylerken gözleri parlıyordu Deniz'in.

Esra'nın cevabı ise ;

"Biliyorum Deniz. Senin daha gelmediğin zaman içeri girip bir bakmıştım. Ben yardımcı olacağım sana. Yoksa beni niye yanında çalıştırıyorsun?!" demişti, sahte bir kızgınlıkla.

Yüzümde ki gülümsemeyi saklama gereği duymamıştım. Esra'ya büyük bir teşekkür borçluydum. Eğer onunla üniversitede tanışmasaydım, çektiğim zorluğun 2 kat daha fazlasını yaşayacağıma emindim.

Saate baktığımda öğle yemeğinin süresinin dolduğunu görmüştüm. Oturduğum yerden yavaşça hazırlanıp ayaklanmıştık.

İkimizde kasaya gelince Esra'ya beni dışarıda beklemesini, ödeyip geleceğimi söyledim.

Ödeme işlemini tamamlayıp kapıdan çıkacakken sert bir şekilde biriyle çarpışmıştım. Kafamı kaldırıp ;

"Ah! Kusura bakmayın acelem vardı. Ben sizden özür dilerim!" demiştim. Adam suratıma donuk bir şekilde bakıyordu. Tepkisiz görünüyordu.

""Senin daha dikkatli biri olduğunu sanmıştım."" Ses tonu aşırı derindi. İstemedende olsa kaşlarım çatılmıştı.

Uzatmadan yanından geçerek gözlerimle Esra'yı aramıştım. Uzaktan yavaş yavaş yaklaşan arkadaşımı görmemle içim az da olsa rahatlamıştı. Arkamı döndüğümde adam hala bana baktığı için isteksiz bir şekilde göz göze gelmiştim.

Kahveleri gerçekten içine çekiyordu. Garip ve gizemli bir imajı vardı. Giydiği tepeden tırnağa siyah olan takımıyla hoş duruyordu. Başka bir açıdan biri bizi görseydi eğer ben açık tonlar, o ise siyah tonlar olarak iki zıt gruptuk.

Esra'nın gelmesiyle göz kontağımı bozmuş ve içimde rahatlık hissetmiştim. Bir an önce bulunduğumuz bu ortamdan uzaklaşmak istiyordum. Esrayla yavaş yavaş ofise doğru ilerlerken aklımda o adam vardı.

Sanki aklım bir yerlerden onu hatırlıyor gibiydi...

🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤

*İlk bölümle karşınızdaydım. Gerçekten aklımda bu hikaye hakkında iyi fikirlerim var. Sabırla bekleyip okuyan herkese büyük teşekkür ediyorum. Eğer beğeniyorsanız yorum olarak yazın. Bilmek isterim fikirlerinizi...

Ve son olarak sonuçta burda yazdığım adam akıllı ilk kitabım. 🤍🤪🖤

EscapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin