Karşımda oturmuş söylediğimi sindirmeye çalışıyordu sanki.
""Üstünü giyin Deniz. Sonra aşağıya in!"" odadan çıkmasıyla arkasından bakakalmıştım. Ne yani bu kadar mı? Umarım aşağıya indiğimde her şeyi öğrenirdim.
O yüzden adımlarımı dolaba yönlendirip mavi takımımı tercih etmiştim.
Giyindikten sonra hemen aşağıya indim. Salonda kollarını bacaklarına koymuş kafasınıda iki elinin arasına koymuş bir vaziyette oturuyordu. Adımlarımı karşısındaki koltuğa yönlendirip oraya oturmuştum.
Gözlerimin içine bakarak derin bir nefes alıp konuşmaya başlamıştı. Dikkatle onu dinliyordum.
""Deniz sana detayıyla birlikte birşey söylemiyceğim. Ama şunu bil ki sen her zaman benimdin. Üniversite zamanında görmüştüm seni. O kadar güzeldin ki seni sadece bana saklamak istemiştim. Kısacası gördüğün bu güzel kafesime, güzel bir kuş koymalıydım. Bana itaat edecek!"" sinirlerim gerilmişti. Yıllar geçmesine rağmen hala aynıydı.
Ben nerdeyse uzun bir süredir onunla yaşıyordum. Duygularını hiç bana göstermemişti. Bir ara kendisinin duygusuz olduğunu bile düşünmüştüm. Resmen onun için bir objeden farkım yoktu. Beni kullanıyordu ve bense buna aptal gibi göz yumuyordum.
Ne kadar istemesemde bunu yapmak zorununda oluşum beni bitiriyordu. İnanamıyordum bu halde oluşuma.
"Sen, sen neyden bahsediyorsun? Karşımda ne zırvalıyorsun? Ben sana ait değilim! Sen tam olarak bir manyaksın!! Her şeyi kendin kurmuşsun resmen!" ayaklanmıştım. Ses tonum yüksek çıkmıştı. O da ayaklanıp benim üzerime gelmişti. Yüzünde sahte bir sırıtış vardı.
""Deniz, benim altımda inlerken öyle söylemiyordun? Terden saçların yüzüne yapıştığında nasıl da seksi görünüyordun? Ah, bunları ne çabuk unutuyorsun?"" sakin ses tonu aşırı ürperticiydi. Söylediği cümleler ağırdı. Bu yükü kaldıramazdım. Böyle mi düşünüyordu?
"Sen benim hayatımda gördüğüm en boktan kişiliğe sahip insansın. Sana insan demeye bin şahit ister be! Beni kaçıran, bu eve hapseden, üstüne üstlük bana zorla sahip olan sensin!" ağladığımı dudağıma değen tuzlu tattan anlamıştım. Bora'nın yüzü sabitti. Hiç bir tepki göstermiyordu.
""Sen kim olduğunu sanıyorsun. Senin adında bile benim soyismim var. Deniz Polat! Bana aitsin, her şeyinle."" kapıya yönelmiştim.
Yöneldiğim sırada beni durdurmuş ve kucağına almıştı. Beni bırakması için yalvarıyordum ona. Bodrum kata inmemizle beni soğuk odaya götürüyordu. İçeri beni bırakıp kapıyı kilitlediğinde kapıya vuruyordum.
"Çıkar beni burdan Bora! Yalvarırım beni burada bırakma." buradan korkuyordum. Soğuk iliklerime kadar işlemişti. Onun en son söylediği cümleyle olduğum durumu kabullenmiştim.
""Sana fazlasıyla iyi davrandım. Olduğun konumu iyi hatırla, Karıcım!""
1 ay sonra
05.03.2022
O günden sonra beni 1 hafta daha o odada kilitlemişti. Gerisini de tahmin etmek çok zor değildi. Bugün planımızın hazırlığının bittiği gündü. Bora evde değildi. Toplantısı nedeniyle dün şehir dışına çıkmıştı.
O yüzden o gelmeden hemen evden çıkmam gerekiyordu. Çünkü onun ne zaman döneceğini bilmiyordum. Belli bir süre gittiğini söylemişti. Telefonumdan saate baktığımda saatin 2:40 olduğunu gördüm.
Hemen koyu renk olan kıyafetlerimi üzerime geçirip farkedilmemek için saçlarımı at kuyruğu yapmıştım. Şapka ve maskemi takmıştım.
Kabanımı ve bavulumu alıp kapıda bekleyen Esra'nın yanına gitmiştim.
İşte unuttuğum nokta yüzünden planım mahvolmuştu. Meğersem Bora telefonuma takip cihazı koymuştu. Beni bu sebeple bulabilmişti. Aklıma nasıl gelmezdi? Oysa ki eski telefonumu bile bu yüzden kırmıştım.
Elimdeki tek fırsatı bile bu şekilde bozmuştum. Tek mutlu olduğum konu ise bana yardım eden kişinin Esra olduğunu bilmemesiydi. En azından onu koruyabilmiştim.
🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤
*Bir sonraki bölüm finalle karşınızdayım.
Umarım bu hikayemi beğenmişsinizdir.
Fikirlerinizi belirtmeyi sakın unutmayın.🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escape
Teen FictionDeniz hayatında böyle birşeyle karşı karşıya geleceğini hiç düşünemezdi. Gerçekten bu zorlu hayatında yeni bir zorluk çıkmıştı karşısına. Özellikle şuanda tam önünde oturan adamı hiç görmemişti. Deniz'in kafası öne eğikti. Adam ise sürekli onun ke...