3

434 42 102
                                    

sunwoo biraz daha sakinleştiğinde ben de soğuk kahvemin son yudumunu almıştım. telefonumun çalması ile sunwoo'nun menajerinin beni aradığını görmüştüm.

"alo? sunoo"

"efendim jay hyung?"

"sunwoo'ya ulaşamıyorum. telefonu kapalı sunghoon'u aradım ama bilmediğini söyledi. sen nerede olduğunu biliyor musun?"

"oh evet hyung yanımda bir sorun mu vardı?"

"bir çekim yarın sabah erkene alınmış onun için arıyordum"

"hyung sunwoo şu an iyi değil ama ona haber veririm."

"ne?! nasıl iyi değil? ne oldu ona?"

sunwoo'nun saçlarını okşarken onun hareketlenmesi ile bizi dinlediğini anlamıştım. göğsümden kafasını kaldırıp masadaki şapka ve maskeyi takıp çantasını almış büyük ihtimalle  hesabı ödemeye gitmişti. ben ise jay hyung ile konuşmaya devam edecektim.

"hyung şimdi benim anlatmam doğru olmaz. o yarın sana ne olduğunu zaten anlatır. sen de onu yarın benim evimden alırsın."

"tamam dikkat edin kendinize kameralara yakalanmayın"

"o ben de hyung merak etme."

telefonu kapattığım sıra sunwoo elindeki faturayı büzüştürerek etrafa dalgın bakışlar atıyordu.

"jaydi değil mi?" kafamı salladığımda sunwoo elimi tutmuş bir bebeği olacak olsa da kendisi daha çok bebek gibiydi.

"sunghoon ararsa-"

"açma sunoo"

"konuşmanız gerekiyor ama biliyorsun değil mi?"

"biliyorum ama onunla sen konuşacaksın"

"ne?"

"aklımda bir plan var."

"bak eskisi gibi başımıza bela almayacak şeyler bul"

"hayır tam tersi belanın kendisini planladım"

"hayır sunwoo eskisi gibi yer değiştirmeyeceğiz"

"bunu detaylıca sonra konuşsak?"

asla konuşmak bile istemiyordum ama attığı bakışlardan dolayı kabul etmiştim.

"tamam başımın belası tamam"

"böyle demeyeli çok olmuştu. şimdi de buna ağlayacağım" diyerek güldüğünde ben de ellerimizi ayırmış koluna girmiştim.

<>

"bak yarın çekime gideceğim sen ise saçını benimkiyle aynı yapacaksın. sadece bu. zaten iki üç çekimden sonra tatile gireceğim. jay'den onları de iptal etmesini isterdim ama bir tanesi aşırı önemli. beni kabul ettirmek için neredeyse yarım yıllık maaşımı vermek istediler"

"çüş"

"işte bu yüzden yapmalısın. hem sen şu an benden daha zayıfsın daha iyi olur. NOOLUR YAPALIM. ben sunghoon'u gördüğüm anda yumuşarım ama sen yumuşamazsın. sürünmesi lazım onun daha."

"anlar sunwoo"

"hayır şu an pişmansa eğer süründürürken bunu anlamaz. düşünmez bile"

"tamam o anlamadı diyelim. jay biliyor diye yardım edecek diyelim. benim işim?"

"ya iznini filan kullan diyorum sana yaklaşık dört beş çekim sonrasında izin alıyorum"

"bu çekim sayısı niye gittikçe artıyor"

"bak dediğim giyim markasının üç tane çekimi var. onun dışında bir kozmetik bir tane daha giyim markası var onun dışında yok. cidden hatta söylerim ben jay'e daha fazla iş almadan izne gireceğimi duyururlar"

"of kaç hafta sürer bu?"

"üç çekimi olan markanın çekimleri farklı yerlerde olacakmış. o bir hafta sürse diğerlerini da öne çekeriz iki haftada halletmeye çalışırız. sonrasında da beraber şirkette oluruz"

"tamam o zaman ben iki haftalık izin alıyorum şirketten. haberin olsun yarın tüm gün çalışacağım sakın beni arama vazgeçerim"

"tamam ya aramam merak etme"

"of sunwoo of"

"ne ya"

"umarım sorun olmaz"

"bebeğimi doğuracağım, sunghoon'u sürüm sürüm süründüreceğim daha ne olsun bebeğim? hem kendine zaman vermiş olursun. giyim çekimleri kıyafetleri değiş gibi şeylerden dolayı en zorları ve yorucuları ama etrafındaki çalışanlar çok tatlı ve yardım sever olurlar. rahat geçirirsin"

"çok kendinden ve benden emin konuşuyorsun ama sana sunghoon denince sular durur ve içimde kötü bir his var..."

<>

ay fikrinizi belirtin yeto meraktan catlicam

ᴛᴡɪɴꜱ² - ꜱᴜɴᴋɪ+ꜱᴜɴꜱᴜɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin